SIRADAN BİR HAFTA SONU
Bu gün çocukların günü, etrafımda bir sürü çocuk var. 23 Nisan değil bu gün, sıradan
Cumartesi ve Pazar, yani hafta sonu tatili hepimize. Evde şu an mangal keyfine hazırlık yapan yaşlı annem ve babam, mutfakta duruyorlar. Ablamı, ev temizliği yaparak
sıkılmamak için bahaneler sarmış. Etrafı toparlayarak başladım, ev işini erken bitirdik.
Penceremin hemen yanında oturarak dinleniyorum, birazdan ailemin mangal keyfine ortak olacağım. Dışarıda çocuklar, parkta oyunlar, sokakta oyun çığlıkları… duyuyorum, tatilimin sıkıcı gününde onların sesleriyle vakit öldürüyorum.
Bir zamanlar Bahadır abi vardı, çocuklarla beraber vakit geçiren bir abi. Yaşıtlarına selam atar, yanlarından geçerdi. Mahalledeki bakkala geçip şakalaşır, çıkardı. Ama bakkaldan ihtiyacı neyse alıp, evine dönerdi. Yabancılar, hakkında çocuk olduğunu düşünseler takmaz, parktaki her çocuğa abilik yapardı. İsmi bir tek “Bahadır abiydi”, başka hiç kimse çağırmaz. Herkeste olduğu gibi, onu geleceğe yönelik bekleyişler düşündüremeden edemezdi. Çocuklar, o zamanlar onun sevgi pıtırcığı ve kuşkusuz nasihate ihtiyaçları olan bir gelecekti, Atatürk’ün “geleceği biz yeni nesil gençlere emanet edişini” düşünürdü.
Geleceğin bize emaneti olduğu gibi, yeniden çocuklara penceresinden bakmak için, sokakta oyun çığlıklarına karışmak için bu günlerde yeniden çocuk olurdu. Kendisi ortalıklarda hem var hem yok. Geleceğe yönelik bekleyişler, ondan bir “gık” sesi duymak istiyor. Ki onun sesi bir nasihat kadar, daha önemli. Dışarıda çocuk sesleri var; kaba inşaatlar-da oyun niyetine tuğla parçalayan çocuklar. Onunda çocuklara ihtiyacı var, “Gençliğe Hitabe” ye kendi değimlerini ekleyerek, canlandırmak adına. Bu gün çocukların günü, evde onlar gibi saklambaç oynuyorum… aradan beş yıl geçti. Yarın, sabah olunca pencereme güneş doğacak ve ben umarım güzel bir güne adım atacağım.
07.04.2008
16:05