- 1092 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DUVAR YAZILARI DEĞİŞMEK ÜZEREDİR
DUVAR YAZILARI DEĞİŞMEK ÜZEREDİR
1960-1970 arası Türkiye duvarları, yeşil çamın yarattığı afişlerle süslenirdi. Kızlarımız, o günün sinema koşullarına göre sevdiği bayan artistlerine örnek alırlardı. Onlar gibi giyinirler… Onlar gibi davranırlardı. Delikanlılarımızın da gönüllerinde sevdikleri jönler yatardı. Taşra duvarları ise sinema tiyatro ve müzikli konserlerin afişleri ile donatılırdı. Herkes, anlayışına göre seçim yapardı. Sinemaya sevenler sinemaya. Tiyatroyu sevenler tiyatroya. Müziğe ve edebiyatı sevenler, konser salonlarına doldururlardı.
Toplumun gelirleri kısıtlı olmasına rağmen, herkes mutluydu. Mutsuzlar ise azınlıkta idiler. Herkes birbirleri ile et tırnak misali yaşamlarını sürdürürlerdi. Sağ elin verdiğini sol el bilmezdi. İki kişinin arasında söz senedi bilinen söz geçerdi. Ne var ki bu güzellik, 1970-1980 arası yaratılan ideolojiklerden dolayı bitirildi. Her şey gibi yatak odaları bile bölündü. Her köşe, kendisiden emin olarak haklı olduğunu savundu. Haksız olanlar ise etliğe-sütlüğe karışmayanlar oldu. Çünkü onlar, bir türlü ideolojik olamamışlardı. Onlar, duvarları süsleyen sevdiği artistleri arıyorlardı. Ama silinmişti. Onların yerini, kahrolsun faşistler ile kahrolsun komünistler yazıları yazılmıştı. Dengeler bozulmuştur artık. Verilen sözler, bir elin verdiğini diğer elin görmediği felsefesi unutulup gitmiştir.
1980-1990 arası, geçmiş ile yüzleşerek geçmiştir. Duvarlar, boyalı endamları ile nasibini bekleyen gelinlik bir kız gibi beklediler. Duvarlar ve sokaklar, hareketli yıllardan sonra sakin yıllara gömüldü.
1990-2000 arası, duvarlar, yeniden elçilik vazifesini üslendiler. Bu sefer, duvar yazıları değişime uğradığını gördük. Türk edebiyatının en güzel mısraları yer almaya başladı. Mecazi anlamlarda mı istersiniz? Kafiyelimi istersiniz? Aşklarını duvar yazısı ile gönderide bulunanları mı okumak istersiniz. Ne yazıktır ki son yıllarda bu güzel sözcüklerin yerine gezi parkları, gazlar, sular, yazılmaya başlandı. Polisleri bu toplumdan ayrı bir millet gibi göstermek, ister istemez 1980 öncesini hatırlatıyor. Polislerimiz bu toplumun evlatları değimlidir? Niçin toplumdan ayırmak isteniliyor? Öte yandan toplum nedense ısrarla etnik ayrılıklara bölünmeye çalışılıyor. Bu yapılanmayı göz ardı edilirse eğer, acılarını hep beraber çekeriz. Duvar yazıları değişmek üzeredir.
Abdullah ziya kabak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.