Evra'nın hikayesi 3
.Bir nefeste hayatı içine çekmek istedi o an.
Uyumalı dedi artık, başını yastığa koyup uyudu….
Sabah ezanıyla birlikte uyandı Ayhan, kalktı üzerini giyindi ve sokağa attı kendini. Sokak lambarının ışıkları eşliğinde sabahın ayazlığı dudaklarını titretse de yüreğindeki yangın onu ısıtmaya yetiyor artıyordu. Cami’ye vardığında birkaç yaşlı amca ile karşılaşıp selam verdi. Sonra abdestini alıp camiye girdi. İmam sabah namazının sünnetlerini kılıyordu. Ayhan da sünneti kılıp cemaat ile birlikte sabah namazının farzını kılmaya başladı.Namaz bitmiş cemaat dağılmış Ayhan hala oturduğu yerde ellerini açıp dua ediyordu.’’ Ya Rabbi! Bereketini yer yüzüne indirdiğin gibi onun aşkını da öyle yüreğime indir.
İlahi aşkından,bana da nasip et. Ya Rabbi! Geceyi aydınlatan nurun gibi, güneşe verdiğin sıcaklık gibi,
Gökyüzüne verdiğin sonsuzluk gibi, onunda aşkını yüreğimde sonsuz eyle…’’ duasını bitirdikten sonra çıktı camiden.
Sayfa 11
Caminin avlusundan dışarı adım attı Ayhan, sessizliğini bozmadan gecenin, yüreğindeki aşk ateşi
Gün geçtikçe çoğalıyor. Evra’yı görmemenin acısını çekiyordu. Geleli iki haftaya yakın bir süre olmuş
Ayhan çoğu yerde Evrasını aramış bulamamıştı. Oysa ki, ne hayaller kurmuştu gelmeden önce Evra onun geldiğini duyacak. Hatta yolun yarısına gelip onu karşılayacaktı. Buna anlam veremiyordu Ayhan neden hala Evra’dan bir ses seda yoktu. Bu düşünceler eşliğinde yürümeye devam etti. Işıklara geldiğinde gölgesini görüyor duruyor, tekrar yürümeye devam ediyordu. Eve gitmek istemedi hemen,
Biraz dolaşmak istedi eski yaşadığı yerleri, sabahın erken saatleriydi ama yine de gezmek istedi. Önce sokak arasına girdi oradan ana yola çıkan sokaktan caddeye attı kendini. Ne de çok değişmişti buralar, eskiden bir iki dükkan vardı. Şimdi ise yol boyu marketler, eczaneler, lokantalar vardı. Yolunu bilerek uzattı Ayhan hafif esen rüzgar yüzünü öpüyor, saçlarını dağıtıyordu. Ayak sesinin eşliğinde yürek atışlarını ayarlıyor yavaş yavaş ilerliyordu. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Neredesin Evra neredesin?
Ben hep şiir kokarım bu şehrin kimsesiz sokaklarında.
Gece üzerime şiirler yazar, ben geceye eş olurum.
Çoğu zaman puslu bir camda senin ismin, çoğu zaman yalnız içilen bir sigaranın dumanında ilişirim sevdana.
En çok geceleri görünürüm cirit atarken haydutlar hayallerimde...
Tek içilen çayın tadında çok anlamsız kalır adım.
Benim adım yalnızlık yalnızlığım ise sen.
Okşardım isteseydin saçlarını uzun bir masal edasında.
Gözlerinden yüreğine köprüler inşa eder.
Yüreğinde saraylar yaptırırdım kendime ait.
Sonra sen rüzgar ol istersen.
Ben yaprağı olurdum akşam sefasının.
Ya da sen şehir, ben sokaklarında kaldırım taşı…
Sayfa 12
Sana benzer baharın gelişi...
Güneş sana ay sana ve aşk sana…
Sana benzer fakirin umudu, ekmek sana, tuz sana, mutluluk sana...
Ve sana benzer hayata bakışım,
senin gibi derin, gözlerin gibi nazlı ve endamın gibi sevdalı.
Sen şiirsin.
Ben, seni, bitiremeyen kalem…
Olsun gece sana benzer, geceyi yaşamak ise güzel sevgili...
A.E
Gözleri dolu dolu olmuş, yüreği bedenine sığamıyordu. Bir hışırtı duysa belki duracaktı kalbi. Evranın özlemi ve ona bu kadar yaklaşmışken onu görememesi acıların en büyüğüydü. Sabır dedi yine kendi kendine sadece sabır....
Not: Roman nın bazı yerlerini es geçiyorum...
Şimdiden teşekkürler hayırlı bayramlar...