- 1552 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YILDIZ KENTER
O, Türk Tiyatrosu’nun TANRIÇA’sı
O, Türk Tiyatrosu’nun DİVA’sı...
O, Türk Tiyatrosu’nun her zaman parlayan
YILDIZ’ı...
YILDIZ KENTER...
Ayvalık’ta kaldığımız üç haftalık iznimizin programında, bol deniz, güneşlenirken iyotlu rüzgar eşliğinde kitap okumak, akşamları yemekten sonra sohbet ve de en keyiflisi, bana çocukluğumdaki İstanbul’umun yazlık sinemalarını hatırlatan amfitiyatroda püfür püfür esen rüzgarın eşliğinde seyrettimiz tiyatro oyunu vardı.
Oyuncu ve yönetmen Mehmet Birkiye’nin yönettiği, Kent Oyuncuları’nın sergiledikleri oyunun ismi Gece Mevsimi, sizlere sunmak istediğim oyuncu ise,
Türk Tiyatrosu’nun
DİVASI
ve
TANRIÇASI
YILDIZ KENTER...
Kendisini 1988 yılında Berlin’de "Ben Anadolu" oyununda seyretmiştim. Birkaç sene önce de ‚Güle Güle’ filminin galası için Berlin’e gelmişti. Havaalanında rahmetli eşi Şükran Güngör ve Metin Akpınar’la beraber geldiklerinde karşılayanlar arasında ben de vardım. Filmin galasından önce verilen yemekte yanlarında idim. Metin Akpınar’la yaptığım söyleşiden önce kendisiyle kısa bir sohbetim de olmuştu. O zaman da kendisine "hoş geldiniz Berlin’e" derken, heyacanlanmış; sesim titremişti. Yemekten önce kendisiyle yaptığım sohbette almış olduğum notlarıma bakıyorum:
Bol kitap okunan ve müzik dinlenen bir evde büyümüş Yıldız Kenter.
Annesi Nadide Hanım’ın annesi ile babasının İngiltere’de Shakespeare oynayan tiyatro grubu varmış. Yani tiyatro kökenli bir aileden geliyor. Yıldız Kenter’in incecik fiziği, annesi manken Nadiden Hanım’dan olsa gerek. 11 yaşında karar vermiş tiyatro oyuncusu olmaya. Annesinden gizlice babası Naci Bey’in yardımıyla konservatuara yazılmış. Hatırladığı ve unutmadığı hocaları arasında Carl Ebert, Nurettin Sevin, Mahir Canova, Cahit Külebi, Sabahattin Ali ve Bedrettin Tuncer var. Ankara Devlet Konservatuarı’nı sınıf atlayarak geçmiş.
1928 yılında İstanbul’da doğmuş olan Yıldız Kenter’in profesyonel tiyatro yaşamı, 1948 yılında, yani 68 yıl önce, Shakespeare’in "Onikinci Gece"si ile Ankara Devlet Tiyatrosu’nda başlamış. Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Bölümü’nü sınıf atlayarak bitiren ilk öğrenci olma sıfatını kazanan Yıldız Kenter, onbir yıl Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalışmış. Rockefeller bursu kazanarak, American Theatre Winng, Neighbourhood Play Hause ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yapmış. Ankara Devlet Konservatuarına hoca olarak atanan Yıldız Kenter, 1959’da Devlet Tiyatrosu’nda ayrılıp Muhsin Ertuğrul ile bir yıl çalıştıktan sonra, kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları’nı kurmuş.
İsterseniz gelin, Kent Oyuncuları’nın kuruluşunu ve Türk Tiyatrosu’na yapmış olduğu hizmetleri, benim başucu kitaplarımdan biri olan Sevda Şener’in yazmış olduğu "Cumhuriyet’in 75. yılında Türk Tiyatrosu" adlı kitabından beraber okuyalım:
"Altmışlı yılların başında, amacını nitelikli tiyatro yapmak, sanat düzeyi yüksek oyunlar sergilemek olarak belirleyen ve günümüze dek bu ilkeyi korumayı başarmış olan Kent Oyuncuları tiyatrosu kurulur. 1958’de Devlet Tiyatrosu’ndaki görevine son verilen Muhsin Ertuğrul’un arkasından aynı kurumdaki görevlerinden istifa eden Yıldız ve Müşfik Kenter kardeşler, Muammer Karaca ile birlikte Muhsin Ertuğrul’un yönetiminde bir topluluk kurmak üzere birleşmişlerdir. Amaçları, ideallerinde yaşattıkları sanat değeri yüksek tiyatroyu gerçekleştirmektir. Çekirdek kadrosunda Yıldız ve Müşfik Kenter’den başka, Genco Erkal’ın, Şükran Güngör’ün, Sadri Alışık’ın da bulunduğu bu birliktelik İstanbul seyircisini mutlu eden başarılı sonuçlarını verir. 1959-1960 mevsiminde Karaca Tiyatro’da Salıncakta İki Kişi, Çöl Faresi, Öfke gibi oyunlarıyla yeteneklerini kanıtlayan Müşfik ve Yıldız Kenter, Muhsin Ertuğrul’un ve Muammer Karaca’nın desteyiğle Site Sineması’nın üst katında Site Tiyatrosu’nu açmayı başarırlar. Bu tiyatronun bir özelliği oturma yerlerinin kent, kasaba, sayfiye adlarını taşımasıdır. Bir mevsim, kadrosundaki Çiğdem Selışık, Çolpan İlhan, Ekin Kardam, Tanıl Ergun, Yurdaer Ersan, Ferit Erkal, Saruhan İren gibi yeni elemanlarıyla Site Oyuncuları olarak etkinlik gösteren topluluk, 1961’den başlayarak Kent Oyuncuları adını alır ve temsillerini önce Karaca Tiyatro’da, daha sonra Dormen Tiyatrosu’nun saat 18:00 matine seanslarında verir. Kent Oyuncuları kadrosuna katılanlar arasında Tuncel Kurtiz, Erdal Özyağcılar, Ali Poyrazoğlu, Nisa Serezli, Meral Tayhgun, Çetin İpekkaya, Bülent Koral, Pekcan Koşar, Alev Koral, Erdoğan Akduman, Kemal Sunal gibi isimleri görürüz. Kenterler, seyircilerinin de katkısıyla Harbiye’de, 1968’den bu yana oyun sahneledikleri tiyatro binasını yapmayı başarırlar. Repertuarlarında yerli yazarların oyunlarına yer vermeleriyle, sahnelenecek oyunların seçiminde ve bu oyunların sahnelenmesinde gösterdikleri özenle dikkati çeken ve saygı gören Kent Oyuncuları, ele aldığımız dönemde Necati Cumalı’nın Nalınlar, Derya Gülü, Cahit Atay’ın Pembe Kadın, Melih Cevdet Anday’ın Mikadonun Çöpleri gibi yerli oyunların, Anton Çehov’un Üç Kızkardeş, Bertolt Brecht’in Üç Kuruşluk Opera, Eugene Ionesco’nun Sandalyeler, Herold Pinter’in Kapıcı gibi yabancı oyunların sahnelenmesinde gösterdikleri başarıyla tiyatro yaşantımız içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Başta Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Güngör olmak üzere oyunlarda rol alan sanatçılar düzeyli tiyatroyu geniş çevreye tanıtıp sevdirmişlerdir. s:174...
... Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Şükran Güngör beraberliğinin ürünü olan pek çok oyunla eleştirmenlerin övgüsünü kazanmış olan Kent Oyuncuları, yönetmen ve oyuncu Mehmet Birkiye’nin ve Yıldız Kenter’in eğitiminden geçmiş genç ve yetenekli öğrencilerinin katkısıyla Türk Tiyatrosu’nun en başarılı özel topluluklarından biri olmuştur. Devlet Sanatçısı unvanına sahip olan Yıldız Kenter, 1998 yılında sahne yaşamının ellinci yılını Maria Callas adlı oyundaki olağanüstü başarıyla taçlandırarak tamamlamıştır. s:260."
Kenterler’e ilk katılanlar arasında olan Çetin İpekkaya Berlin’de yaptığımız sohbette o yılları şöyle anlatıyor:
"Türkiye’de 1950 ortalarından 1970’e kadar olan dönemde çok önemli bir tiyatro sevgisi atılımı yaşandı. Çoğunluğu gençlerden oluşan amatör tiyatrolar, çağdaş tiyatro edebiyatının en yeni oyunlarını ülkemizde tanıtmaya çalışırken, Devlet Şehir Tiyatroları gibi ödenekli kurumlar da sahneleniş ve oynanışta üst düzey seviyeyi korumaya özen gösteriyorlardı. Bu anlayış doğal olarak reji ve oyunculuk kavramlarını ön plana çıkardı. İşte bu dönemde üstün oyunculuk tekniği ve alışılmışın ötesindeki yorumlarıyla Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter gerek seyircilerin gerekse tiyatro dünyamızın hayranlığını kazandılar. Her ikisi de Ankara’da devlet tiyatrosu sanatçılarıydılar. Ama Muhsin Ertuğrul’un genel müdürlükten ayrılması ve İstanbul’a dönmesi Kenterler’i de bu şehre yöneltti ve özel tiyatro kurma cesaretini de aşıladı:
1960-1961 sezonunda "Kent Oyuncuları" adlı özel tiyatro, Şişli’de Site Sineması’nın en üst katındaki, daha önceleri İlham Gencer ve Ayten Alpman’ın çalıştıkları 180 kişilik "ÇATI" adıyla tanınan lokalde perdesini açtı. İlk oyun Jean Anouılh’un "Antigone"siydi.
Kenterler’le beraber Şükran Güngör de Devlet Tiyatrosu’ndan ayrılıp Kent Oyuncuları’na katılmıştı. Çolpan İlhan, Kamran Yüce, Çiğdem Selışık, Genco Erkal, Ergun Köknar, Yurdaer Ersan ve ben de İstanbul’dan katılanlardık. Ergun Köknar hem dekoru yapıyordu hem de salonun tiyatroya göre düzenlenmesini üstlenmişti. Biz gençler de rollerin dışında çeşitli işlerde görev almaktaydık. "ÇATI"daki oyunlar İstanbul seyircisi tarafından çok sevildi ve Kent Oyuncuları bir sonraki sezon Beyoğlu’ndaki 600 kişilik KARACA Tiyatrosu’na taşındı. Daha sonra Müşfik Kenter ve Yıldız Kenter’in oynadıkları Sandalye ve Ders oyunlarının dekorlarını ben yaptım. Sandalye oyunu ile "En İyi Dekor Ödülü"nü almıştık."
Karaca Tiyatrosu’ndan sonra Dormen Tiyatrosu’nda 18:00 matinelerinde oyunlarını 6 yıl sergileyen Kent Oyuncuları’nın bu yıllarını Haldun Dormen’in satırlarında okumaya devam edelim:
"Bu arada Karaca Tiyatrosu ile anlaşamayan Kent Oyuncuları ortada kalmışlardı. Kendilerine haber yollayarak, isterlerse pazartesi akşamları saat altı matinelerinde tiyatroyu kendilerine verebileceğimizi söyledik. Başka çareleri olmadığı için Kent Oyuncuları bizimle anlaştılar ve bu beraberliğimiz Harbiye’de kendi tiyatrolarına geçinceye dek tam altı yıl sürdü. Bu altı yıl içinde aramızda en ufak bir tartışma, ya da anlaşmazlık çıkmadı ve dünyada ender rastlanabilecek bir şeyi kanıtladık birlikte: İki tiyatronun aynı çatı altında rahatça çalışabileceğini." Haldun Dormen/Sürç-ü lisan ettikse.../s:338
Sinema oyuncusu olarak üç kez "Altın Portakal" ödülü almış, Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar oynamış. 1981’de Türkiye’de "Devlet Sanatçısı" olarak ödüllendirilen sanatçımız, 1984’de Roma’daki İtalyan Kültür Birliği’nce "Adalaide Ristori" ödülüne layık görülmüş. 1956’da Ankara Devlet Konservatuarı’nda vermeye başladığı oyunculuk ve sahne tekniği derslerini İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda sürdürmüş ve Sahne Sanatları Bölüm Başkanlığı yapmış, kendisine profesör ünvanı verilmiş.
Yıldız Kenter, tiyatronun her türünde; yerli, yabancı, dram, komedi, çağdaş ve klasik eserlerde canlandırdığı roller ile sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada başarılı olmuş bir tiyatro sanatçısı ve eğitmeni. Onu Berlin’de 18 yıl önce seyrettiğimde 60, Ayvalık’ta seyrettiğimde ise 78 yaşında idi... Aynı sahneyi paylaştığı Selçuk Yöntem, Demet Evgar, Yeşim Koçak, Elvan Boran, Umut Temizaş ve Osman Sonant gibi genç sanatçılarla adeta yarış eder gibi kendine has sesi ve tanrıçaya benzeyen güzel fiziği ile tüm sahneyi dolduruyordu. Tıpkı 18 sene önce olduğu gibi; genç ve enerji dolu...Türk Tiyatrosu’na 60 yıldır hizmet ediyor. Birçok sıkıntılara rağmen hala sahnede dimdik... Zaman gelmiş, İsmet İnönü’ye kurmaya çalıştığı Kenter Tiyatrosu’ndan bir sandalye satamamış, ancak tiyatrosunu hacizden Süleyman Demirel kurtarmış. Bazen yılda 500’den fazla oyun sergilemiş. Tüm maddi sıkıntılara karşı pes etmemiş, başarı çizgisini hep yüksekte tutmuş. Sesiyle, güzel Türkçesiyle ve beden diliyle sahneleri hep doldurmuş.
Gece Mevsimi adlı oyunun yazarı Rebecca Lenkiewicz, bu oyunla ünlenmiş. Hikaye, İrlanda’nın küçük bir kasabasında geçiyor. Alkolik bir baba, üç kızı ve hasta olan büyükanne beraber yaşamaktalar. Kasabada bir film çekilmekte. Filmde oynayan genç oyuncu da pansiyoner olarak aralarına katılır. Üç mutsuz genç kızlara karşılık büyükanne hala hayattan umudunu kesmemiştir. Ölmeden önce genç oyuncuyla bir aşk yaşamak ister. Sahne düzeni çok ilginç. Ufacık sahneye Üç yatak odası, şömineli bir oturma odası, bar, kütüphane, deniz kıyısı... dekorun dönmesi hepsini görmemizi mümkün kılıyor. Oyunda başarılı olan genç oyuncuların büyük şansları, Selçuk Yöntem ve Yıldız Kenter’le aynı sahneyi paylaşmış olmaları. Benim ve kızım Duygu’nun şansı ise, böyle bir oyunun Ayvalık’ta olduğumuz zamana denk gelmesi ve açık havada püfür püfür esen rüzgar eşliğinde bu güzel oyunu seyretmemiz.
Oyundan sonra onunla görüştüğümde, tiyatro okumaya karar vermiş kızım Duygu gibi, ben de elini sıkarken, Berlin’de olduğu gibi, yine heyecanlandım ve duygulandım. Kendi yazdığı "Hep Aşk Vardı" oyununun önsöz’ünde şunları yazmış Yıldız Kenter:
"Oyuncu olarak, konum, ilgi odağım hep "İnsan" oldu. Doğal. Bu yüzden "Anı" türü yazın’a farklı bir ilgi duydum. Aslında her türlü yazıda yazarın kimliği, kişiliği, bütünün orasında burasında çıkıverir ortaya...
Geçmişi durmadan anımsarız, yeniden yaşarız. Geçmişi anlatırız, bu defa oynayarak yaşarız. Şu an durduğumuz noktada, şimdi, geçmiş, gelecek hep var.
Sağdan soldan gelen dürtülerle biraz da, anılarımı yazma hevesine kapılınca, oyuncu aç gözüm ağır bastı, oyna, oyna, oyna...
Sevgili Ülkü Tamer, 50. yılımı, "Bir çılgının 50 yılı" diye, kendime pek yakıştırdığım bir cümleyle, özetleyivermişti.
Bu yaptığım da, Ülkü’nün tanımına çok yakışıyor aslında.
Yaşam-ölüm arasındaki bir çizgide, 1920’de annemin Türkiye’ye gelmesinden, 2000’e kadar, Türkiye’nin sislice bir panoraması önünde üç kadın...
Tek gövdede üç kuşak... Olga Cynthia, Ayşe Yıldız, Fatma Leyla... Üç yaşam, üç kavga, üç kuşak...
İyi ki hep Aşk vardı..."
60 yıldır sahneden inmeyen ve 50 yıla yaklaşan eğiticiliği boyunca sayısız oyuncu yetiştiren Türk Tiyatrosu’nun DİVA’sı ve TANRIÇA’sına, hep parıldayan YILDIZ’ına daha nice oyunlar diliyorum
Yıldız Kenter’in oynadığı-yönettiği oyunlar:
12. Gece, Finten, Yağmurcu, Çöl Faresi, Öfke, Salıncakta İki Kişi, Nalınlar, Ayak Takımı Arasında, Pembe Kadın, İnsan Denen Garip Hayvan, Üç Kız Kardeş, Çiçu, İçerdekiler, Oturma Odası, Günden Geceye, Seneye Bugün, Yürüyen Geceyi Dinle, Vanya Dayı, Bodrumdaki Pencere, Bir Garip Orhan Veli, Harold ve Maude, Babalar ve Oğullar, Cyrano, Ben Anadolu, Arzu Tramvayı, Savunma, Uzaklar, Bir Çift Kanat, Van Gogh, Şafak Yıldızları, Sevgili Yelena, Sergeyevna, Maskeli Süvari, Kuvayı Milliye Destanı, Fehim Paşa Konağı, Konken Partisi, Çok Uzak Fazla Yakın, Ramiz ile Jülide, Nutuk, Maria Callas, Martı, Hep Aşk Vardı, Gece Mevsimi...gibi.
Filmleri:
1951 Vatan İçin, 1964 Ağaçlar Ayakta Ölür, 1965 İsyancılar, 1966 Pembe Kadın, 1967 Yaşlı Gözler, 1971 Anneler ve Kızları, 1971 Elmacı Kadın, 1972 Fatma Bacı, 1973 Ablam, 1974 Kartal Yuvası, 1974 Kızım Ayşe, 1974 Bir Ana Bir Kız, 1983 Zulüm, 1988 Hanım, 1999 Güle Güle, 2001 Büyük Adam Küçük Aşk, 2005 Sen Ne Dilersen
Diziler:
1990 Uğurlugiller
2002 Aşk ve Gurur
2005 Saklambaç
Ödülleri:
1964 Antalya Film Şenliği, Ağaçlar Ayakta Ölür filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
1966 Antalya Film Şenliği, İsyancılar filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
1974 Antalya Film Şenliği, Kızım Ayşe filmi ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
1984 Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince "Adalaide Ristori" ödülü
1989 Korsika - Bastia Film Festivali’nde Hanım filmindeki rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü.
1991 Uluslararası Lions Kulübü The Melvin Jones Ödülü
İki kez Ulvi Uraz "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü
Üç kez Avni Dilligil "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü
1994 "Konken Partisi" oyunundaki Fonsla rolü ile "Olağanüstü Yorum" ödülü.
Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüz yılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı.
1995 Kültür Bakanlığı, Tiyatro Sanatına katkılarından ötürü Onur Ödülü
1995 "Mevlana Kardeşlik ve Barış" ödülü
1996 Magazin Gazetecileri Derneği tarafından "Ramiz ile Jülide"deki Jülide rolü için "En İyi Kadın Oyuncu" ödülü
1997 Uluslararası İstanbul Festivali tarafından "Ömür Boyu Tiyatro Sanatına Katkı Ödülü"
1998 Ankara Sanat Kurumu "Yılın Kadın Sanatçısı" ödülü
1998 Tiyatronline Seyirci Ödülü
1998 Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü
1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü
1999 "Mart" adlı oyundaki Madam Arcadina rolüyle Afife Jale En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
ADEM DURSUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.