- 848 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beðeni
ÖÐRETMEN VE DAYAK
ÖÐRETMEN VE DAYAK
Öðretmen ve dayak,
Birbirleriyle hiç uyuþmayan iki kelime,
1953-60 arasý Korgun ilkokulu, Öðretmenlerim Mehmet Samsa ve Osman Selçuk ikisi de rahmetli oldular, Mekanlarý cennet olsun. Ýlkokula giderken öðretmenimden yediðim dayaklarý hiç unutmam, haklý haksýz, hani derler ya öðretmenin vurduðu yerde gül biter. Okulun baþarýlý sayýlan öðrencilerinden sayýlýrdým, Yalnýz, bir keresinde üç öðrenci ile birlikte Osman Selçuk öyle bir dayak attý ki, inanýn neredeyse donuma iþeyecektim, yani o kadar dayak attý, Artýk siz karar verin Ýlkokul çocuðunun büyüklük derecesini, Evet yaramazdýk ve dayaðý hak ettik ama ilk okula giden bir öðrencinin neticesi o kadar dayak deðildi.
Aðabeyim Yüksel’in kulaklarýnýn arkasýnda yarasý eksik olmazdý, annem her gün merhem sürerdi ama bir türlü yara iyileþme göstermezdi. Sorardý annem, senin kulaklarýna ne oluyor diye, fakat korkudan cevap bile vermezdi, sonradan sýnýf arkadaþlarýndan öðrendik ki 4. ve 5 inci sýnýflardaki hocasý Sevim Acar tarafýndan kulaklarýný çeke çeke yaralandýðýný söylediler, babamýza da Öðretmenimiz tarafýndan kulaðýmýzýn yýrtýldýðýný söylediðimizde gayet sakin þekilde “Kim bilir ne yaramazlýk yaptý, yada dersine iyi çalýþmadý” gibi boþ vermiþ bir ifadeyle geçiþtirdi. Ertesi gün babam Baþöðretmen Mehmet Samsa’ya durumu izah ederek, öðretmeninden kulaklarýna dokumamasýný rica etmiþ yinede þikayetçi olmadý, Korgun Ýlk ve Orta okulu öðretmenleri ile çok samimi iliþkileri olan babam onlara çocuklarýna atýlan dayaðý hak ettiklerine inanarak “elleriniz dert görmesin” derdi.. Yalnýz bunu diyen sadece benim babam veya annem mi dersiniz hayýr.Tüm öðrenci velilerinin düþünceleri idi.
Ortaokul da ise Müdürümüz Mustafa Kutsal (Küpoðlu) dinine baðlý ve son derece inançlý ve dünya tatlýsý mý tatlý bir müdürümüzdü. Býrakýn çocuk dövmeyi, en büyük kabahatimizde bile iyilikle ve gülerek bize nasihat ederdi. 50 yýldýr haber alamýyorum, ölümü sað mý da bilmiyorum, öldüyse Allah Rahmet etsin, Müdür Yardýmcýsý hocamýz Hasan Öztürk (namý diðer Lazoðlu) hocamýzý çok zeki olduðu kadar da çok sert görünümlü ama bir o kadarda iyi niyetli, ve öðrencilerine babacan tavýrlý idi, genellikle beden eðitimi derslerinde ve bayramlarda hastalýk numarasý ile kaytardýðýmý sezmiþ olmalý ki!. Onunda sabrýný kaçýrmýþ olmalýyým ki. Okulda her halde en fazla dayaðýný yiyenlerden birisiydim, Artýk alýþkanlýkta oldu, haftada bir iki mutlaka kaçýrmazdý. Onun kulaklarý çýnlasýn, onun ne kadar dayaðýný yedin diye sorsalar, pek sayý ile sayýlacak gibi de deðil, hak ediyor muydum, evet, derslerimden dolayý deðil, ama son derece yaramazdýk, fakat bir öðretmenim,bir büyüðüm olarak korkuyor ve onu çok seviyordum Bir keresinde Ýlkokul Öðretmeni Mehmet Karakoç’la olan kavgasýnda yaralanmýþ, O memleketimizde yabancý ve kimsesiz diye çok, ama çok üzülmüþtüm, Bir yýl önce de yine Mehmet Karakoç hocamla bu kavga mevzuu geçmiþ yinede Karakoç hocamýn kalbini kýrmýþtým. Hasan Öztürk hocam Birkaç gün evvel caný sað olsun benim telefonumu bulmuþ, akþam aradý Korgun’da Ortaokul öðretmenin Hasan Öztürk deyince irkildim, heyecanlandým, ne konuþacaðýný þaþýrdým, Babacan tavýrlý olduðunu söylerdim, yine beni yanýltmadý. Hal hatýr sohbetinden sonra telefonu kapattýðým zaman son derecede duygulandýrdý beni. Sevgili hocama Allah’tan temenni ederim ki saðlýk afiyetler. Yuvasýnda mutluluklar, sevdikleriyle hayat boyu birlikte olmasýný temenni ederim.
Ama o günlerde biz öðretmenlerimizi bir anne ve baba gibi görürdük onlardan son derece çekinirdik, fakat öðretmenlerimizden de ayný anne ve baba þevkatý görürdük.
Þimdi olanlara bakýyorum da, Hani bir söz vardýr “dayak cennetten çýkmadýr” bu söz doðrudur veya yanlýþtýr, beni pek ilgilendirmiyor, ama bilenen bir söz vardýr Ziya Paþa söylemiþ “ Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, Tekdir ile uslanmayanýn hakký kötektir” Yani nasihatle yola gelmeyeni azarlamak lazým, azarlamaktan yola gelmiyorsa ona dayak atmalý yani dayaktan baþka çare yoktur,demek istiyor. Þimdiki çocuklarý býrakýn dayaðý azarladýðýnýzda ruh saðlýðý bozuluyormuþ, Bizim zamanýmýzda ruh saðlýðý yoktu. Yeni çýktý bu ruh saðlýðý., Bizim öðretmenimiz sýnýfta bile bir kabahat iþlediðimizde bir metre boyunda tahta cetveli parmaklarýmýzýn ucuna vurduðunda ellerimiz uyuþur, inan bazý hallerde de su toplardý. Demek ki ruh saðlýðý tedavisinde bize kullanýlýrdý. Hem de günde üç öðün, Bizim sýnýfýn tahta cetveli matematikte deðil , ruh saðlýðýmýzýn tedavisinde kullanýlýrdý.
Rahmetli babam 1900 doðumlu, onun zamanýnda okullarda dayak yerine falaka varmýþ, bir defasýnda hocalarý bilye oynarken görmüþ, falakaya yatýrmýþ, okuldan evine babaannem tarafýndan sýrtýnda getirmiþ. Nasýl falakaysa bu 20 gün okuluna ayaklarýnýn þiþliði yüzünden okuluna gidememiþ. Anneannem veya dedem; Yahu Hoca Efendi el kadar çocuk bu kadar da dövülür mü? diye tek kelime,tek laf etmemiþler. Okula öðrenciyi verirken zamanýn hocasýna “hocam iþte taleben, eti senin kemiði benim” Hocasý öðrencisini babamýn hocasý gibi vicdansýz, merhametsiz biriyse nasýl döverse dövsün itiraz etmeleri hocalarýna olan saygýdan dolayý o devirde mümkün deðil, veya hocasýndan dayak diyen talebe asla ailesine dayak olayýný anlatamaz söyleyemezdi. Söyleyenlerde babalarýndan annelerinden ikinci dayaðý yer otururlardý yerlerine.
Þimdiki çocuklarý azarlayýn bakalým, Görün neler olacak. Dedim ya önce çocuðun ruh saðlýðý bozulur, Veya çocuðun annesi babasý okula gelir, sýnýfýn kapýsýnda öðrencilerin gözleri önünde baþlar öðretmene hakarete, ne yaparsýn veya ne yapabilirsin.? Öðretmen de ise “týk” yok,
Çocuðunu evde dövüp öðretmen dövdü diyen aileler var mý? var
Çocuk döven öðretmen var mý? var.
Bakýn size Safranbolu’da rahmetli bir öðretmenin anlattýklarýný anlatayým. Yýl. 1970-74 yýllarý, Trabzon’a ait bir köyde öðretmenim, üç sýnýflý bir okul 83 öðrencimiz var. 2 öðretmeniz ama, uzun süre öðretmen yokluðundan dolayý çýðýrýndan çýkmýþ ve terbiye sýnýrlarýný aþmýþ öðrencelerim var. 5. sýnýf öðrenceleri yetiþmiþ hepsi birer delikanlý, Planlý bir þekilde günde 10 saat ders veriyorum büyük fedakarlýk örneði veriyorum, ama kimse de takdir etmedi ya her neyse. Bu benim mesleðe olan aþkým.
Teneffüs saatinde bir kýz öðrenci geldi, Bir erkek öðrencinin kendilerine çýplak resimler gösterdiðini söyledi, gittim, öðrencinin çantasýndan resimleri aldým. Ders baþlayýnca kýz ve erkek çocuðu tahtaya çýkarttým, Resimleri gösteren erkek öðrenciyi de tahtaya çýkmasýný istedim,bana verdiði cevap “çýkmýyorum ulen” oldu. Dedim “Allah’ýn emri üçtür, üç defa söylüyorum lütfen tahtaya çýk” Çocuk elleriyle tehdit ederek “Çýkmýyorum ulen” diye baðýrdý.
Ne yaparsýnýz þimdi, Bütün sýnýf susmuþ bize bakýyor, Haydi söyleyin ne yaparsýnýz? Ben bu olayý unutmadým, Dedi ki benim öðretmenliðimde bitmek üzere, burada köylüler dövdükleri öðretmeni övünerek her gün anlatýyorlar, bir hafta sonra bu çocuk irisinin bir kabahatini bulup öðrencilerimin gözü önünde iyi bir dayak attým. Okuldan attým, ertesi gün okulun önüne çocuðun velisi ile birlikte dayandýlar, Çok sinirlendim ve birden sinirlerime hakim olamadým. Çocuk velisine de sol elimde öyle bir yumruk çýkartým ki, ne olduðunu anlayamadan veya vuracaðýmý tahmin etmeyen adam yere yýðýldý kaldý. Muhtar araya girerek köylüyü daha fazla dayaktan kurtardý, ama veli yumruðu tesiriyle bir müddet yerinden kalkamadý. bu dayaktan sonra köylüler de “Öðretmen dövme” lafýný etmez oldular. Öðrencilerimde iyi bir düzene girdi. O dayaðýmý yiyen öðrencim ise yýllar sonra bana her bayramda telefon açar hal ve hatýrýmý, bir isteðinin olup olmadýðýmý sorar, Ankara’ya geldikçe telefon açar, ailecek gider görüþürüz. O þimdi iyi bir iþ adamý,
Þimdi ben bir dayakçý öðretmen deðilim, ancak her þeyin bir sýnýrý var, býçak kemiðe dayanmýþ, geri dönüþ olmuyor, Gerçekten bazýlarý güzel söz dýþýnda ”dayak” dan baþka anladýðý dil yok. “Tekdir iþini köteðe dönüþtürmemek lazým diyeceðimde “Þiddet içerikli hayat dünyasýnýn” içine giren çocuklar bizi anlarlar mý? Veya yeni bilgisayarlarýnda vurucu kýrýcý oyun oynayan kuzular bizim dünyamýzý bilirler mi?.....
Bilemem !..
Torunlarým Emre ve Umut’a Ýlk ve Orta okul günlerimi anlattýðýmda “Dede siz hangi dünyada yaþadýnýz” diyorlar
Bizde babalarýmýzýn, atalarýmýzýn dünyasýný anlamadýk Þimdiki nesil bizlerin o günleri bilmedikleri için anlamak istemiyorlar?
Haklýlar da !!!......
Görüþmek üzere hoþça kalýn, saðlýklý kalýn.
Necati KESKÝN
[email protected]
04.AÐUSTOS.2013