5
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1917
Okunma
“Kendini bilen bir insan için bu dünya ona layık bir yer değildir.”
Dünyanın layık olmadığı insan. İnsan kendini dünyanın herhangi bir yerine veya dünyadaki makam, kariyerine layık olabilmek için çabaladığı sürece kendinden bir adım öteye gidemez. Çünkü insan taşıdığı emanetin farkında değil, çünkü insan nerden gelip, nereye gittiğinin bilincinde değil.”İnsan; Bir şeyden hesap verebileceğini unuttuğu oranda kötüdür.” Kendini bilen bir insan için bu dünya ona layık olmadığı gibi, bu dünyaya geliş amacımızdan uzak yaşıyoruz. Oysa bu dünya, ruhumuzun olgunlaşması için bir okul yeridir. Herkesin branşının farklı, her insanın kendi tarzında elde edeceği güzelliklerle, ya güzel cenneti, yada edineceği kötülüklerle yakıcı bir cehenneme yol alır. Oysa insan; “Ben bir gizli hazine idim fark edilmek istedim.” Ne meleklerde, ne yerde nede gökte var insanın içinde bulunanlar. Tüm bunlara rağmen biz nerdeyiz?
Biz her güzelliğe bir ayna, aynaya da güzel bir yüzüz. Tüm kainatı içimizde barındıran bir dünya değil, iki dünyadan ibaretiz. Biz insanlar, bir aynada göreceğimiz kadar zenginliğimizi bilen, aynaların ödünç verdiği zaman aldatmacasına kanan, başı bildiğimiz, sonumuzun ise ne zaman nerde sonlanacağını düşünmeyerek, sonumuza doğru yol alan bir varlığa dönüştük. “Hayatı boş geçmeyenler, ölümleriyle hayat vermeye devam ederler.” Hayatta iken, bırakın hayat vermeyi, hayatlar alan biz, ölümümüzle nasıl hayatlar vereceğiz?
İnsan; “Allah”ın meleklerine önünde secdeye gidin, dediği varlık… Dileniyoruz, el açıp, avuç açıp yüceliğimizin farkında değiliz. İyiliği bile karşılık görmeden yapmıyoruz, iyiliğin ne demek olduğunun farkında değiliz. Bize geri dönüşümü olan şeylere iyilik, karşılıksız yaptığımız her şeye enayiliğimiz diye adlandırdık. Dünya malı övünç kaynağımız gibi gösterdik, oysa dünyanın bize layık olmadığının hiç bilincine varamadık. “Makamla büyümeye çalışmak zavallılığın bir itirafıdır.” Çünkü insan olarak, yüceliğimizden hiç bir şey bulamayıp, madde veya makamla büyümeye çalışıyoruz…
İnsan; Kendimizi görmek, bilmek için en güzel aynadır. Kendimizi bilmek, “Allah”ı bilmektir. Karşımızdaki kişinin taşıdığı emanetinden dolayı onu sevmek, varlığını anlamak, ondaki güzellikleri keşfetmek, cennete açılan bir kapıdır. “Cennette cehennem de baktığın, gördüğün, beraber yaşadığın insanda saklıdır, onda neyi görürsen ona yakınsın.” İyilik ve güzellik “Allah”tan gelen bir duygudur, karşındaki insanda gördüğün iyilik ve güzellik te seni cennette götüreceği gibi, çünkü onda gördüğün,aradığın cennet ise, iyilik ve güzellikse, ona yakın, onunla berabersin. Kötülükse şeytana mahsustur. Kötü bildiğin, kötülüklerini gördüğün, kötülükle andığın, aslında kendi kötülüğümüz ve cehennemimizdir. İyi olarak gördüğümüz, iyiliğini bulduğumuz, iyilikle andığımız da, kendi iyiliğimiz ve cennetimizdir. “Cennette, cehennemde insana ayak bağcığından daha yakındır.” Ve insan her zaman sevdiğiyle beraberdir. Her ne kadar cennetin kapıları bize açılmıştır desek te, cehennemi yakan ateşiz, bir birimizi yakarız. Çünkü; bir birimizi aldatmak için her şeyi yapıyoruz. Bir birimizi yakmak içinde maalesef ki her şey hazır. Göz açılıp kapanıncaya kadar kısa bir anın sarhoşluğundayız. Çünkü gerçek dünya yaşantısı, üç veya beş saniye kadar kısa bir anın sadece aldatmacasıdır. Tıpkı gördüğümüz bir rüya, yaşadığımız, korktuğumuz veya sevindiğimiz bir rüya gibi, ama uyandığımızda her şeyi orada bırakırız. Bu dünyada gerçekte bir rüya kadar kısadır. Asıl yaşam uyandığımızda yaşadığımız, gördüğümüz ve kendimizi bilmekte saklıdır. Uyandığımızda ise her şeyi bu dünyada bırakmış oluruz..
İnsanlar iyi niyetimizden kaybettik dedikleri sürece, iyiliği değil, kötülüğü besleyip onu yayan bir şeytandan farklı değiller. Şeytan kötülüğü yaymak için vardır, bunu yapan insan olduktan sonra ondan ne farkı kalır ki? Çünkü iyilik ve güzellik “Allah”tan gelen bir duygudur, biz iyiliği kötü gibi göstermeye başladık. Şartsız, kayıtsız “Allah”a inanan asla böyle bir şey demez. Kötülük ise şeytanın kendisidir, iyiliği öldürüp kötülüğe teşvik eden, şeytanın hükümlerini yayan birinden farksızdır. Biz insanlar; kendimizi bilmediğimiz sürece neyi bilebiliriz ki? Bir şeyi bilmeden hangi amaca hizmet ettiğimizi nerden bilebiliriz ki? İyiliğin ve kötülüğün neye dayandığını öğrenmediğimiz sürece, iyilik veya kötülükten nasıl söz edebiliriz ki? Her şey bir insanda gizlidir, cennette, cehennemde. Baktığımız insanda hangi duygumuzu besliyorsak ona yakınız..
Hayırlı kandiller ve bayramlar..