- 702 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Dilin Altında Tutulan Bakla
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘ Gün aşırı yazıyorum sana
Gün aşeriyor, ben yazıyorum sana… ’
Zamanın birinde diye başlanan masallara eklediniz bizi, zamansız oldu eyleminiz direnemedik. Çalar saat beni ezip geçişinize kurulu kalmış, ne kadar da iteklesem akrebi nafile… Dağınık saçlarınız gibi dağıttınız dünyamızı, eksen kayması yaşadık. Düne göre yaşar olduk biz sizsiz, anlayacağınız bıraktığınız gibiyiz, birlikte tükettiğimiz çaydan sarhoşluğumuz var.
Kitaplığa bıraktığınız ayraca takılı gözümüz, kaldığınız yerden mesajımı vermek istediniz anlamadık, lakin o an sevdiğiniz bir şiiri mırıldandık. Öfkemiz boyumuzu aştı biz size kızamadık, Müzeyyen Senar’dan Benzemez kimse sana dinleyerek -tavrınıza hayran olmayı denedik başaramadık. Ne çok severdiniz musikiyi, ah siz…
Çayın demlisi uykusuzluk yapar bahanemiz, birazda hafifletmeye çalışma çabalarımız sizsizliği, ah biz… İşlevini kaybetti mi yüreğiniz, yüreğimiz ile merak içerisindeyiz. Unutmasaydınız o saç telinizi televizyon koltuğunuz da, izlemez ağlamazdık Selvi boylum al yazmalımı sissiz. Siz ile biz büyük aşktık, devirmeden önce gidişiniz ile siz. Ne kadar da saygılıyız, oysaki gittiniz.
*Üşüyorsak sebebi siz, aç isek sevginize doyamadığımızdandır şikâyetimiz de birinci maddemiz.
Gökyüzüne el atalım mı, belki dilek tuttuğumuz yıldız oradadır ve biz aynı gecede aynı yıldıza derin bir ah çekişle bakmışızdır, olamaz mı pek sayın bayan? Yağmurlar sağanaklaştı sizden sonra, ıslanmanın da tadı kalmadı hasta olup kıvranmaksa, yokluğunuzun karın ağrısının yanında koca bir hiç.
*Lafın geniz kaşıntısı, öksürtüyor vefasızlığınızı…
Aşırı çaydan gazetelerin üçüncü sayfalarına düşeceğimden ve sizin haberi gördükten sonra ruhuma bir Fatiha okuyacağınızdan korkuyorum. Kaldırımlar ağır geliyor, yuvarlanıyorum, uyandığımda akşam oluyor ben yine size dalıyorum. Korkuyorum deist olmanızdan, söylermisiniz Yaradan’a inanıp bize eziyet etmeniz niye?
*Sizsizlik bizliğe hilâf, bizim ise beklediğimiz yok sizden bir af ama insan yine de özlüyor işte sizi.
Şimdi siz bize ıraksınınız, gönüle de ırak olunuz. Irak olmanız için savaş gerekiyorsa açarız içimizde, kestirip atarız yüreğimizden size bağlı damarları, oldubittiye getirip bir zamanlara bağlarız hayatı.
Vedalaşmanın biz dilinde hoşça edebiyatı bu, hoşçakal diyemiyoruz size, siz bizde hiç hoşça kalan bir şey bırakmadınız, o kadar düşünceli ve kibardınız…
Ah siz ne güzel sevdaydınız,
Ah biz ne güzel sevendik.
Siz hep geçmişe mahkûm kalacaksınız, biz ise sissizliğe dua edeceğiz.
‘ Giderken bıraktığınız ayak izleri, ne kadar zor gittiğinizin belirtisi, yalansa geri dönün ve yalan deyin… ’
Serdar Ünal
——————————————————————————
*Ömürdendir.