Geleceğe mekktuplar -2
GELECEĞE MEKTUPLAR -2 (Çılgın Başbakan’a çılgın bir mektup)
Evet. Yanlış okumadınız. Çılgın bir Başbakan’a, çılgın bir mektup!..
O çılgın Başbakan ki, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, “EN ÇILGIN PROJELERİ GÜNDEME GETİRMEKLE KALMAYIP, BİR DE BUNLARI; HEM İÇERİDE İNATÇI VE KISKANÇ BİR MUHALEFETE KARŞI, ASLANLAR GİBİ SAVUNURKEN.. DIŞARIDA DA, DÜNYA’YA KAFA TUTARAK VE ÜSTELİK DE, HAKLI OLDUĞU İÇİNDE DÜNYA’NIN EN BÜYÜK MEMLEKETLERİNİN MENFAATLERİNİ BİRER- BİRER AYAKLARI ALTINA ALACAK KADAR ÇILGIN VE GÖZÜPEK BİR BAŞBAKAN’A, ÇILGIN BİR MEKTUP!..
Bu mektubun çılgınlığına gelince:
GELECEĞE MEKTUPLAR – 2 (Ah, şu köprüler!.. 2)
Herkesin malûmu olduğu üzere, Trakya bölgesine de, İstanbul Boğazı’nın bir benzeri ve alternatifi bir kanal yapmak üzere Çılgın Başbakan tarafından “ÇILGIN BİR PROJE OLAN, KANAL İSTANBUL” projesi başlatılmış ve bu yazının yazıldığı bu gün (29 Temmuz 2013) ise bir hayli mesafe katedilmiştir. Mesela, bu cümleden olarak; 1) Bu proje resmiyet kazanmış, 2) Bu projenin güzergahı belirlenmiş, 3) Güzergah üzerindeki zaruri değişiklikler tesbit edilmiş, 4) Bu projenin henüz planları çizilme aşamasında olmasına ve yaklaşık 40 milyar dolar gibi çok büyük kapital gerektirmesine rağmen, yerli yabancı bir çok firmanın ilgisini çekmekte ve iştahlarını kabartmaktadır…
Kanal İstanbul’un, bizim bu yazımızı ilgilendiren yönü ise bu proje, hem de daha harfiyatı daha başlamadan ve toprağa daha ilk kazma vurulmadan, eğer biraz çabuk davranılır ve bu çılgın mektupdaki tavsiyenin üzerinde iyi okunup anlaşılır ve de dikkatlice çalışılırsa bir veya belki de birkaç milyar dolar para kazandıracak bir potansiyelinin olduğu görülecek ve daha sonraki benzeri projeler için de, bir nevi pilot çalışma özelliği kazanacaktır. İşin can alıcı, püf noktasına ve sözün özüne, yani çılgın bir para kazanmağa konusuna gelince; konunun daha iyi nlaşılması için önce daha ilk kazma vurulmadan, bir fotoğraf çekerek; bu projenin kapladığı alan hakkında biraz teknik bilgi verelim.
1) Yalnız Kanal İstanbul projesinden bahsedersek; projenin boyu = 45-50 kilometre; eni = deniz seviyesinde 150 metre genişlikte olup, engebeli arazilerde ise kıyıları “V harfi” şeklinde kazılacağından; ortalama engebeli arazi yüksekliğine göre de 250 metre genişlikte olur. Bu takdirde, çok genel bir hesap yaparsak; kazılacak bu arazinin genişliği, tahmini bir milyon metrekare veya yüz hektar bir alanı kapsadığı tesbiti ortaya çıkar.
2) Kanal İstanbul’un her iki ucunda, iki adet ve her biri ve 325 dönümlük bir alanda yapılacağı planlanan iki adet şehir kurulacak olduğu göz önüne alınınca, 650 dönün üzeri kazılacak arazi de buradan çıkar.
3) Ayrıca Kanal İstanbul’un üzerine, tam 12 adet köprü ile bu köprülerin ana artelleri ikinci ve üçüncü derecedeki yolları ile tali yollarının da kazılacağı düşünüldüğünde ve yukarıdaki 2. ve 3. maddelerdeki kazılacak toprak alanlar bunlara eklendiğinde..
4) Ayrıca, Kanal İstanbul’un iki ucuna yapılacak iki devasa şehrin dışında, bir de yepyeni yerleşim alanlarının yapılması zarureti dolasiyle, yeni dev boyutlu toprak kazılarının olacağı ortaya çıkacağı düşünüldüğünde;
5) Şimdilik hesapta olmasa da, zamanla ve değişecek şartlara göre, toprak zemin üzerinde yeniden daha bir çok alana kazma vurulacak ve ortaya muazzam bir toprak alan üzerinde dev bir çok harfiyatlar yapılacak ve de,
6) Belki de, Trakya’nın beşte birinin toprağı; yerinden sökülüp, başka alanlara taşınacak veya kaydırılacak…
…
Şimdi işin özüne ve “ÇILGIN TEKLİFİMİZ”e gelince; bu dev boyutlu toprağı kazma işlemi sırasında, toprağın içindeki “ZENGİNLİKLERİNİ ORTAYA ÇIKARMADA” Devletin bu alanlardaki yeteneği ve kapasitesi de düşünüldüğünde; hiçbir zaman tamamına yetişemeyeceği bir iş alanı ve onun getireceği muazzam bir gelirden de mahrûm kalacak ve dozerler ile kazılacak bu muazzam hacimdeki toprağın içindeki bu milli servet, boşa akıp giden dereler misali; hem halkın gelirine, hem de devletin maliyesine girmeden toprakla beraber taşınıp.. heba olup gidecek.
Bahsettiğimiz “MİLLİ SERVETİMİZ OLAN, YERALTINDAKİ TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZİN EKSİKSİZ OLARAK YER ÜSTÜNE ÇIKARILMASI VE BU ÇALIŞMANINDA HANTAL DEVLET ELİYLE DEĞİL, BECERİKLİ ÖZEL SEKTÖR ELİYLE GERÇEKLEŞMESİDİR.
Konuyu biraz daha açalım. Şayet varsa, mevcut yasalar ile şayet yoksa hızla çıkarılacak yeni yasalar veya yönetmenlikler ile bu muazzam büyüklükteki harfiyat yapılacak topraklar; bir an önce metre, ar veya dekar gibi.. kazılacak toprakların üzeri belli büyüklüklerde bölümlere (dilimlere) ayrılarak, sınırları belli işaretler ile işaretlenerek ve ayrıca sınırları kavgaya meydan vermemek için net görünecek şekilde çizilerek.. tarihi eser çıkaran, hatta kaçak kazı yaparak memleketi talan ve tarihi eserleri tahrip eden “DEFİNE AVCILARI” da dahil, herkese açık ihale üsülü ile parsel parsel ve süresi belli bir zaman dilimi içinde kazı yapmaya açılmalı ve böylece kazılacak toprağın tamamı elden geçirilmelidir..Sonuçta ise;
1) Kaçak kazı hastalarına, legal bir iş alanı açılır. Hem de, kendilerini terapi etmeleri sağlanır. Böylece kaçak kazılacak bir çok yerin kazılması da kurtarılmış olur. Bu alanda çalışmak legalleşir. Yasak oldu da, sanki ne kazanıldı ne kurtarıldı..
2) İzinli çalışıldığından, kazıcılar çıkarılacak eserlere daha fazla özen gösterilir
3) İhtihdama büyük katkı sağlar.
4) Toprağa karışıp gidecek bir çok maddi ve manevi değeri olan tarihi eser
kurtarılır.
5) Milli servetin heba ol ması önlenir.
6) Devlet, hem kazılacak bu alanları ihale sırasında ve hem de topraktan çıkan
tarihi eserlerden pay alarak hazineye muazzam bir gelir kalemi ekler.
7) Benzeri olan, diğer harfiyat yapılacak toprakların içindeki tarihi eserlerin
kurtarılmasına ve hazineye de devamlı bir gelir kapısı açılmasına vesile olur.
8) Bu çalışma şekli yurt dışından yatırım yapacaklara da serbest olursa,
teknoloji transferi kazanılır.
9) Böylece; dileyen CİN ile, dileyen ALET ile, dileyen FERASET ile, dileyen ise
şansı ile kazı yaparak memleketin hayrına yepyeni bir iş alanı oluştururlar.
10) Bu maddeler benim kişisel tesbitlerim. Bu avantajların devamını getirecek, başka kişiler de çıkabilir.
Not: 1) Böylece her tarafı hayırlı olan bu kazı işine izin verilmez, gereken yasalar işetilmez veya eksikleri tamalanıp özel sektörün hizmetine açılmaz ise, bir de bu memleketin milli değeri olarak nelerinin kaybedileceğini bir düşünün.
Sayın Çılgın Başbakan; bu çılgın teklif benden, bu çılgın teklife değerlendirmeye almak takdiri SİZ’den, Selâm, saygı ve dua ile.
Not: 2) Bir sonraki yazı; Dört yıldır üzerinde çalıştığım Diyanet’in, DİN adına yaptığı rezillikleri (Diyanetin Kirli Çamaşırları dizi yazılarını) okuyacaksınız.
29-07-2013 2013
Mürsel Münevveroğlu
. Surprizsite.com
Genel Yayın Yönetmeni
Konak-İZMİR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.