- 1046 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SABIR ÜZERİNE BİR KAÇ KELAM
Bir tasavvuf erbabı sabır; “hayatın demir leblebilerini yutarken ses çıkartmamaktır “ diyor. Acaba diyorum hangimiz sesimizi çıkartmıyoruz? Hangimiz hayatın suratımıza vurduğu sert şamarın sesi yanağımızda yankılanırken dişimizi sıkıp, yumruğumuzu yere vurmuyoruz? İşte hayat bu. Sabır sabır. Amma nereye kadar. Veya sabrın hangi merhalesine kadar gönül atımızı yoracağız. İşte burada devreye inançlarımız giriyor. Bizi direnmeye, zor ve acı dolu olaylara karşı baş etmeye, hayatın bütün olumsuzluklarında başımızı yere eğmemeye, kısacası dik durmayı öğütlüyor.
Hayat sanıldığı gibi güllük gülistanlık değil. Hiç bir hayal istediğimiz güzellikte başımıza gelmiyor. Sevdalarımız, çocuklarımız, işimiz, evimiz, arkadaşlarımız, dostlarımız, hayalimiz, dün kurduğumuz hayallerin ne kadarına sahipsiniz? Ya da kurduğunuz hayallerin hala peşinde misiniz? Peki, bunlar olmadı diye kendimizi hayatın ipine mi asacağız? Hayır. İşte “Sevmediklerinize sabretmedikçe, sevdiklerinize kavuşamazsınız” buyuruyor peygamberimiz Sevmediğimiz,hatta nefret etiğimiz,kalbimizi yoran,elimizi yakan ne kadar ateş varsa hepsine direnmeliyiz.Hayatın acılarına karşı yüzümüzü ekşiterek direnmeliyiz.Gözümüzde yaşlar,elimizde mendiller,gönlümüzde sabır tesbihleri,dilimizde lahavleler… Yürümeliyiz sevdiğimiz şeylere kavuşmak için.Hayalleriniz sabrınız ölçüsünde olması dileğiyle…
Hüseyin ÜSTÜNTAŞ
YORUMLAR
olumsuz olaylara karşı direnme duygusu hepimizde var ve en büyük inancımız hayır ve şerrin Allahtan geldiğine inanmak bu yolla başımıza gelen en kötü olaylara bile dayanıyoruz sabır gösteriyoruz geçen yıllarda bir haber okudum bir baba ilk evladını 8 yaşında kanserden kaybediyor çok değil 4/5 yıl sonra ikinci evladını üniversiteye giderken 18/20 yaşlarında elim bir kaza sonucu kaybediyor belki duymuşsunuzdur go-kart oynarken kafası kopan genç kızdan bahsediyorum baba sabırla dayanıp üçüncü evladına sarılıyor kameralara röportaj verirken gözlerinde isyanın ateşini görüyorsunuz ama konuşmalarında hissettirmiyor isyanını bu isyanı bastıran tek duygu yaşadıklarının allahın emri olduğunu bilmesi ve bundan da bir sınav olduğu eğer okumasını biliyorsanız gözlerinde o isyanı görebiliyorsunuz sözcüklere dökülmeye cesaret edilemeyen isyanın ateşini hissedebiliyorsunuz. bu isyanla neleri sorguladığını kestirebiliyorsunuz o tasavvuf erbabının bu demir leblebileri ses çıkarmadan yuttuğunu görmek isterdim . bu adam zaten sevdiklerini kaybedip duruyor sevmediği şeylere katlansın da sonunda sevdikleri kalmadı ki ulaşacağı bir şeker yok ki tabi cehennem azabından korkuyorsa ve üçüncü evladını düşünüyorsa sabırla üzüntüsünü isyanını aşmak zorunda ve yaşamaya devam etmek zorunda hakikaten zor bir sınav şahsen o babanın yaşamını okuyunca ben de onun kadar isyan ettim böyle sınav olur mu diye fakat yapacak bir şey yok isyan etmek günah. ve o artık sevdiklerine ( kabul edilirse ) cennette kavuşabilecek. ölen çocuklarıyla ile ilgili hayallerine ise asla kavuşamayacak.
bence isyan günah olmamalı bu insanda adalet arayışını öldürüyor. oysa dünyanın adil olma erdemini güçlendirmemiz gerek. ve adalet arayışını daima canlı tutmamız gerek. başımıza gelen her şeyi böyle sorgusuzca kabul edersek sineyi millet çekersek dünyanın adalet düzeni eski çağlara dönecek ve dileyen dilediğini yapabilecek düzeye gelecek. ancak zamanla gelişip olgunlaşacak koşullar karşısında sabır gösterilebilir bir tırtılın kozaya bürünmesi ardından da kelebeğe dönmesi gibi haksızlıklar ve başarısızlıklar karşısında değil böyle olaylar karşısında bir insan doyasıya isyanını yaşamalı ve hakkını aramalı ve başarısızlığa düştüyse daha azimle uyanıp bir kere daha denemeli. diye düşünüyorum. bu yüzden direnme fikrinizi sabırdan daha çok benimsiyorum
sabırla olayların çözülmesini bekleyen kişi kısa süre sonra olaylara çözüm aramayı da bırakıyor ve çözüm aramayan kişi sabrettiği olaya yıllarca yıllarca katlanmaya devam etmek zorunda kalıyor. ergen çağında çocuğunu doğru yetiştiremeyen bir ana babanın yıllarca ona sabrederek katlanması gibi. dostlarınızın ikiyüzlülüğü gibi. oysa sabretmek yerine hepsinin bir çözümü vardır ama zamanında alınan ilaçlar gibi düşünün ya da zamanında teşhis edilen hastalıklar gibi düşünün o anda değilse hiç bir zaman etkili olmayan durumlar için konuşuyorum. ondan sonra hakikaten çözümsüz kalıyorsunuz hangi yolu denerseniz deneyin. işte o noktada sabretmek ya da terk etmek size kalmış.
bir çok hayalimiz işte bahsettiğiniz noktada sabırla işleyip olgunlaşmasını beklediğimiz şeylerdir ulaşmanın azmiyle hevesiyle emeklerimizin hiç bir zaman boşa gitmeyeceğini ümit ettiğimiz şeylerdir. hayallerimize kavuşmak ise başarılarımızdır. bu zamanla gelişecek bir olgu olduğu için sabretmek gerekir evet. bunda da karşımıza çıkabilecek tek zorluk benim kanımca talihsizlikler beklenmezlikler filan olabilir. bunlara ise katlanmak hayallerinize ulaşma azminiz çok güçlüyse zaten çocuk oyuncağı olur. dans yarışmalarını hatırlarsınız neydi ismi benimle dans eder misiniz filan mıydı tam hatırlamıyorum. o gün oraya bir dansçı çıkardılar ve olağanüstü dans ediyordu. fakat onu özel kılan bir şey vardı diğerlerinden ayıran çok önemli bir fark o bir trafik kazasında bacaklarını kaybetmişti ve takma bacaklarla dans ediyordu. bu insanın sabra gerçekten çok ihtiyacı vardı ama yaptığı açıklamalardan görülüyor ki hayata bağlanması ve yeniden dans etmeye başlaması sabırdan çok hayalleri ve hayallerine ulaşma arzusuydu. bu talihsizliklere rağmen tekrar yapabilirim başlayabilirim duygusuydu. yani azmiydi.
sağlıcakla ve esen kalın