- 639 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
BAĞ YAPRAĞININ ANIMSATTIKLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sabah gün yeni başlarken engebeli gidilen yollardan geçtim adeta. Güneşin yansıması bağa girip her tiyeğin başında soluk almadan, bağ yaprağnı seçerek koparmak gerek. Üstelik hem dala ve gövdeye zarar vermeden alacaksınız. Birde ne çok tazesini uçlarından, nede çok kartlarını almayacaksınız, üzümü koruyup besleyecek kısmını da, nasibinden hem asmaya ihtiyacı kadar yaprağı bırakarak hemde kendine yeteri kadarını toplayacaksınız.
Zaman zaman anneler, teyzeler yada halalar hazırlarlar kış yaprağını. Yaprak basıldığı bidonları evlatlarına yada yeğenlerine verirken gözleri anlatır verilen emeğin derecesini. Amaç ihtiyaç gidermek, aynı zamanda düşündüğünü vede düşünüldüklerini hissettirmektir. Sağolsun evlatlar "ay sağol anam, halam, teyzem düşünmüş beni derler" o kadar. Hem bilsinler istedim bu evlatlar vermenin, hele de emek dolu vermenin kıymetini. Eeee zamanla görev olmuştur kışlık bağ yaprağı hazırlıklarında biraz ona, biraz buna derken çoğu zaman kendilerine az bile kalır. Tabir bu ya yıllarca yapsalar görevleri olacak, yapamasalar da kötü olacaklardır. Gelin hanımlar bak bize yapmadı bu yıl gördün mü serzenişiyle yakınırlar hatta. Oysa bilmezler ki zamanla onların da yorulup yıprandıklarını ve yetemediklerini.
Doğanın bir lütfü adeta siz bir dal ekeceksiniz bir köke dönecek, 3-5 yıl içinde gözünüz gibi bakıp budayacaksınız. Her yıl bağ zamanı, bağ bozumu döneminde, en çok hasat veren yaprağı ile yapılan sarmaları yiyecek, üzümü ile meyve ihtiyacınız giderilecek, kurutursanız kuru üzüme, kaynatılırsa pekmeze dönüşecek, temiz bezler üzerine sererseniz pestile, kesmeye, cevizle karıştırır iseniz cevizli sucuğa dönüşmekte, bekletirseniz şırası ile şaraba, istenirse posasıyla sirke suyuna ulaşıyorsunuz. Kurumaya yüz tutunca da dallarından çalı çırpınızla da ısınıyorsunuz. Daha ne olsun, bol bereket işte boşa denmemiş cennet meyvesi diye.
Kadınların hamileyken aşerdikleri koruğu da unutmayalım ekşimtırak tatla beslenen doğan muzip çocuklarımız var hemde çok. Anlatılan hikayelerde “Sende çok koruk yedim” diyen analar. Kış gecelerinde çerez niyetiyle ortaya konan üzüm habbeleri keyfiyle anlatılan kıssadan hisseler. Gönülleri bol emekleri çok analarımızı bu kez bağ yaprakları ile andık yine ne çok şey anımsattı bize geçmişe dair yaşanılmışlıklardan.
Ah anneler bağlardan topladıkları toplarken ellerinin nasırlaştığı el emeği ile alıp evde tek tek sabırla desteledikleri yapraklar dile gelseniz. Asıl bugün bu yaprakları bizler babamla destelerken daldık gittik ötelere düşündürdü bizi; acaba nerden geldi, kimlerin eli değdi, nasıl yol aldı diye. Pazarda satın almıştık oysa, kilosuna verilen 3-5 TL yi verirken fiyatını indirmek dahi istemedim. O emeğin ne olduğunu biliyorduk, karşılığı olabilir miydi, değeri ve emeği farkederek. Helede yaşlı bir teyzenin açmış olduğu bohçası ile yerde bağdaş kurarak beklemesi yokmu tüm gün anlatılabilir miydi…
Eve gelindiğinde pazardan alınan taze bağ yaprağını kışlık sarma yapımı için hazırlıyor desteliyorken geçen zaman saatlerde eski anılar beliriyor yüzlerimizde masum bir tebessüm ile kesik kesik cümleler yaşanılanları ortaya koymakta. Bu arada geçmişi de yad ediyor yapılan kısırın yanında yada bağ yaprağı sarmasını yemek hiçte kolay değilmiş meğerse.
Günümüzde armudun sapını, üzümün çöpünü beğenmeyen insanoğluna seslenen; " hazıra dağ mı dayanır." Diyen babam gibi emek veren büyükler, kılı kırk yararak kendini heba ederek yaşamasını bilen onca yürekler "bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur" diyenlerinin de kıymetini bilememişiz meğerse, Her bir bağ yaprağına dokunurken onlara da bir dokunalım istedim.
Yazan/ Hülya COŞKUN
Fotoğraf / Sevtap İNAL
YORUMLAR
Bir köyde doğup büyümüş, tabiat hayranı olarak yazıda anlatılanlar dinlendirdi beni.
Yazarımızı kutluyorum duyarlığından ötürü. Bir bağ yaprağını böyle kapsamlı gözlemle irdeleyen romancı kabiliyete takdir.
Mutfağa çiçekler koymuşlar. Önünde hep ıspanak doğramışlar.
Kısa süre sonra mutfaktaki çiçekler solmuş.
Aynı çiçekleri uyuma odasına koymuşlar.
Hep sevgi sözleri duyan ve sevilen o çiçekler hiç solmamış.
Bir bağ yaprağını sevgiyle koparmak.
Gülümseyerek. ne büyük dersler verdi bize.
Saygımla.
"Tevekte üzüm kara
Salkımı düzüm kara
Ben yare gidemiyom
Elim boş yüzüm kara"
Bir türküdür söylenegelen. Hele bir de "Asmalar da kol uzatmış dallere" türküsü var ki...Kahırdır,sitemdir,aşktır,sevdadır.Bahçemizdki asmamızın yaprakları pütür pütür olmuş.Bu sabah Boğazlıyan'a nümune götürdüm.Ziraat mühendisi "Uyuz olmuş." dedi.Çok üzüldüm.Uyuz olan benim sanki. Ben şimdi bunu evdeşime,bir yastığa baş koyduğum ev sahabıma,eşime nasıl anlatacağım? Ne vurdum duymazlığım kalır,ne ilgisizliğim...
Anlatınız emeğe saygının,bir vefa borcunun ifadesi.Kutluyorum.
Selam ve saygıyla...