- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SINAVMATİK BEDENLER
“Her bitiş yeni bir başlangıçtır” Sınavlar sınavlar sınavlar doğduğumuz anda başlarız aslında sınavlara ebe kalemimizi elimize verir istediğimiz hayatlardan başlayın der kopya çekin, kitapları açın bu sınavda her şey serbest ama yaşadığınız süre zarfında benim istediğimi değil kendi istediklerinizi yazacaksınız bu kağıda. Kaleminizin mürekkebi tükenene kadar yazın durmayın yazarken de iki defa düşünün çünkü yazdıklarınız silinmeyecek evet bu sınavda ne silgi var nede geriye dönüş…
Ebe artık sınavı başlatmıştı hani derler ya “Hayat bir sınavsa eğer kağıdı boş verir çıkarım” çıkamazsın arkadaş çıkamazsın çünkü bu başkalarının değil senin sınavın yani duygularının, düşüncelerinin, vicdanının sınavı. İşte bu sınav senin yaşamın boyunca süregelen ama süresi belli olmayan bazen kısa bazen uzun bir sınav…
Tabi ki bu sınav işin aynaya baktığımız tarafıydı birde aynanın arka yüzü olan başkalarının bizlere yaptırdıkları sınavlar vardı. Bunlardan en önemlisi öğrencilik hayatımızda yaşadığımız o sınav dönemleri… İçimize kötü hislerin doğduğu ve biran önce büyüyüp ölmesini istediğimiz zamanlardır o dönemler. Maalesef bu kadar sevmeyip de yaptığımız pek de bir durum yoktur aslında nasıl bir eğitim sistemidir ki sadece ezbere dayalı olan günü kurtarmak adına yapılan çalıştığımızı zannettiğimiz ama kendimizi kandırdığımız çalışmalardır bunlar. Bu durumu gayet hocalar da iyi biliyorlar ama ellerinden bir şey gelmedikleri için gelenek neyse onu uyguluyorlar. Kimsede çıkıp diyemiyordu ki “hocam hocam ben bu sistemde köle olmaktansa çölde yaşayan bir bedevi olmayı tercih ederim” diyemiyorduk işte ne bunu yazan ne de bunu okuyan.
Ortaokul, lise dönemlerinde hocalar bir nebze olsun vicdanlarında bulunan o oksijen tüpleri sayesinde öğrencilere rahat bir nefes aldırıyorlardı. Ama üniversite bambaşkadır. Oranın ayrı bir dünyası vardır. Üniversitede gözünün yaşına bakmadıkları gibi ne bir mendil uzatanın nede bir nefes aldıranın oluyor gerçi açık öğretimde bile nefes alamazken bırak kapalısında almayı. Lakin özel üniversiteler öyle mi candır onlar can hatta onlar için de güzel bir söz vardır “neyse parası verelim de geçelim” sözü gerçekten de hissetseniz çok güzel, sempatik, sıcak bir cümle topluluğu işe de yarıyor hani ama devlet üniversitesinde bu söz ancak yaz okulunda geçiyor dönem içinde pek işe yaramıyor. Devlet ne kadar da büt sistemini getirse de bazı hocalar için bu da fark etmiyor onlar öğrencileri bırakmakta kararlı onlar için bu marifet, onların en güzel oyuncağı sanki bunun için ant içmişler, hipograt yemini etmişler ama unutuyorlar o yemin, öğrencilerin içindeki okuma aşkını öldürmek için değil, birilerini ne pahına olursa olsun yaşatmak için olduğunu. Aslında bu tür hocalarımıza da hak vermek lazım haklarını yememek lazım, hocalarımızdır sonuçta belki de böyle tatmin oluyorlar belki de ego depolarını bu sayede dolduruyorlardır malum her gün benzine, mazota zam.
Vel hasılı kelam sınavların kalbi sabretmektir. Bu hayatta her zaman yeni bir dönem başlar biter tekrar başlar, karneler alınır eğer kötüyse aileden fırça, terlik yersin o günler de biter ama yaşadığımız sürece bu tip sınavlar hiç bitmez hatta ve hatta kurtlar vadisi bile biter ama bu sınavlar yine bitmez anlayacağınız gibi bu hayatta her bitti değimiz durumda aslında yeni bir başlangıca yeni bir sınava başlamışızdır. Önemli olan kendimizle olan sınavdır başkaların bize yaptırdıkları değil.” Saygılarımla
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.