- 976 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TARİH NASIL OKUNMALI?
Tarih geçmişimizin karanlığına bir nebze olsun ışık tutmaya çalışır. Tarihin önemi iki husustan ileri gelir. Birincisi günümüzdeki bir çok problemlerin kökleri tarihin derinliklerindedir. İkincisi insanlık nereden geldi nereye doğru gidiyor sorusuna gerçekçi cevaplar bulabilmektir.
Tarihi anlamak için öncelikle tarihi doğru okumalıyız. Bunun için de güvenilir kaynaklara ihtiyacımız var. Güvenilir kaynakları bulabilmemiz için de hangi kaynaklar güvenilirdir hangisi değildir bunu iyi bilmek zorundayız. Tabi normal bir insan bu kadar detaylı inceleme ve araştırma olanağına sahip değildir. Bu işe kendilerini adayacak bilim adamlarına ihtiyacımız var. Biz ancak onların eserlerini okuyarak tarihi öğrenebiliriz.
Her bilim alanında olduğu gibi tarih alanında çalışan bilim adamları da önyargılarından, ideolojilerinden, dini inançlarından etkilenmeden tarafsız bir şekilde hareket etmelidir. Buldukları her belgeyi, her bilgiyi titizlikle incelemeli, doğru tasnif etmeli, gerçeği yansıtacak bir şekilde sentezlemeli, bulgularının ışığında gerçek bir tarih yazmalıdır.
Ne yazık ki gerçek hayatta durum böyle olmamıştır. İnsanlar geçmişte inançlarını pekiştirmek, ideolojilerine ters olan belgeleri görüşlerini destekleyecek şekle dönüştürmek amacıyla kaynaklar üzerinde oynamışlardır. Kimi belgeleri tamamen yok etmişler, kimi belgeleri de tamamen uydurmuşlardır...
Doğal afetlerle, savaşlarla, yağmalamayla, çalmayla da bir çok belge yok olup gitmiştir.
Bütün bu durumlar tarih alanındaki araştırmaları oldukça zora sokmaktadır. Tarihçi olmadığı halde güvenilir olmayan kaynaklardan aldıkları bilgileri gerçek tarihmiş gibi yazan ve kendi ideolojisine kanıt gösteren insanlar da oldukça kafaları karıştırmaktadırlar.
Farklı ideolojik kesimler, farklı inanç kesimleri birbirlerini suçlamak ve kendilerini tek doğru olarak göstermek amacıyla tarihi kullanmakta ve belge savaşları vermekteler. Bu kesimlerin gerçeğin ne olduğundan çok kendilerinin haklı olup olmadığı konusu kendileri için daha önemli olduğu için bu kesimler belgeleri tahrif etmekte bilerek yanlış yorumlamakta ve sahte belgeler uydurmakta sakınca görmemektedirler.
Yukarıdaki durumların ışığında tarihe baktığımızda acaba bu yazılan tarih doğru mu, doğruysa ne kadarı doğru, yanlışsa ne kadarı yanlış, acaba gerçek tarihe ulaşmak mümkün mü, değil mi gibi bir sürü soru aklımıza takılıyor ve tarihe güvenemiyoruz. En önemli soru da acaba tarihi nasıl okumalıyız, neye inanmalıyız?
Bana göre tarihle ilgili yazan insanlar iyi incelenmeli tarihle ilgili uzmanlığı, doktorası, bilimsel çevrelerce kabul görmüş makaleleri yoksa o insanın yazdıkları okunmamalı... Ayrıca aynı konuda farklı düşünen bilim adamlarının yazdıkları da okunarak bir senteze varılmaya çalışılmalı...
Ancak böyle yaptığımız zaman gerçek tarihe ulaşma olasılığımız daha yüksek olur ve gerçeğe daha çok yaklaşırız....
DURAN ATİK
YORUMLAR
Tarih, hafıza gibi. Toplumsal hafıza. Ona doğrultulan her namlu, onu yırtıp örseliyor. Tarihi bilmek ve her döneme tanıklık etmiş kimseleri bulmak neredeyse imkansız. Bu yüzden tarih yazıcılığı çok önemli. Olayları kaydedenlerin sadece bu kayıtları tutmaları, kayıtlara kendi düşün dünyalarından kelimeler eklememeleri önemli. Fakat en önemlisi, pek çok farklı düşünceyi kucaklayıp tarihi hepsinden anlamayı denemek.