- 1986 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
MEKTUPLAR-23
Sevgili; irfan nurundan aşka erişmeyen kişi, yine karanlıklar içinde başıboş kalır.
Yokluğunun karanlığında ki başıboşluğumla selam.
Hep yarım kalmış mektupların arasından seslendim sana. Sesimi vermek istedim de, nefesimden uzak kaldın. Adını haykırmak istedim de, adının duadan sayıldığını gördüm.
Diğer yanımı bulmadığım, yazamadığım, dudaklarımı dudağına, yüreğimi göğsüne dayamadığım can. Can dediğim, canımda gezen, canıma karışan öbür yanım. Hep yokluğunun içimde bıraktığı izlerle geldim sana. Hep çaresiz ve imkânsız sebeplerin içinde dolanıp durdum, oyalandım, sustum, bekledim de, sabrının başka yüzünü öğrenmeye başladım. Hep yüreğimde ki acılardan, özlemlerden, sana olan tutkumla seslendim. Daha değmemişken ellerim ellerine, dudaklarımdaki dualarda saklı kaldın. Sakladım seni, sardım seni, çeyiz sandığının en dip köşesine koydum seni. Saklın oldum, herkesten gizlediğin, saklandım sende. Kimsenin görmediği bir yerde. Söyler misin can, yok mu yüreğine bakıp ta kim bu yüreğindeki kişi diyebilen? Gözlerindeki aşkı anlayan yok mu? Yoksa aşktan damı yoksunsun, yoksul musun? Gözlerine bakıp, içinde sakladığını gören yok mu? İçin boş mu? İçinde var edip, yokluğunu yaşadığını gören biri yok mu can.
Yeniden selam ve yeniden hoş geldin ey tesellim, hoş geldin yalnızlığıma, satır aralarıma hoş geldin. Hoş geldin yalnızlık konağıma. Gecenin en zifiri yalnızlığındaki korkularımın üstündeki umutsuzluğuma hoş geldin. Ahh benim yüreğimdeki yetim sözcüklerimin en güzel karşılığı. Hoş geldin yalnızlığıma, hiç okuyamayacağın mektuplarımın satır aralarına, yokluğunla varlığına hoş geldin.
Gel can, gözlerime hayal sürmeni çekip, rüyalarıma gel. Salınan bu ruh senin olunca, iki dünya da senin olmuş olur, insanı yukarı taşıyan hayalime koş, gel de aklında aşktan bir ibadet tespihi olsun. Yeniden bakışlarındaki renge değdir beni, dudaklarında ki sözcüklerde tut beni, unutma var olmayan bir sevgili yarım buğday tanesi bile etmez. Gönlümün derinliklerine daima aşk yüzünden bir haber gelir. Kitaplara benzeyen yüzün, kitapları dolduran gözlerin, gülleri kıskandıran güzelliğin, denizlerin erişilmez derinliğindeki inci gibi sözlerin. Yabana atma gönül hanemden çıkan sözleri. Beni benimle bırakma gülüşü bahar yüzlüm, sevincim, benzeri olmayan ay yüzlüm. Omzumda çarmıhımım paslı çivilerine çal beni, çak beni koynuna. Paha biçilmeyen aşkından gönlüme ancak şifa gelir. Ben sana ezelden beri dost, aşk ve sevgi iken, bütün bildiklerim sana yabancı kalır sevgili. Mürekkebimin hatırına, sözcüklerimin duasına, kalbimin feryadına dinle beni, tutukla beni, aşk kitabının tüm sözcüklerini yaktım, günahına girdiysem cehennemine at beni. Sen güzellikte bir yıldız, sen gökte bir güneş, sen gönülleri süsleyen ay, aşkta eşsiz, güzeller güzeli. Dola beni koynuna, dudağına değdir bir nefesinle can bulayım. Öpücüklerine hapis müebbet cezamı ver benim. Sana açlığım ve susamışlığımın özleminde, güzelliğini hangi kelimelerden söylersem söyleyeyim bütün çiçeklerin renkleri soluk kalır. Varlığının özlem ateşinde yanarken, sensizliğin ateşinde yakma beni. Sahte doymuşlukların tümüne doydum, gerçeğine sar beni, sarıl ki, sevebileyim seni. Sen benim sırdaşım, geçmiş ve gelecek şimdiki halim, dilime doladığım gerçeğimsin. Gel sevdiğim, gel güzelim, gel canım, kanlı yüreğimi, yüreğine değdirdi ki, barışsın yüreklerimiz, barışsın da sevişsin yüreklerimiz, sevişsin de büyüsün yüreklerimiz. Bilmez misin tüm acılarımın üstünde, nasıl sessiz bir çığlığım olduğunu, görmez misin mumun ateşte yumuşayıp eridiği gibi sessiz ve derinden eriyişimi görmez misin? Dünya bedeni güzelliğine hayran, ruhumun başlangıç ve sonusun sen Leyla misali aşksın sevgili. Gönül sofrana davet etmez misin beni. Dağları delen ferhattan hafif değil yüküm, ibrahimin ateşinden daha kızgın yangınım. Son nefesim sana göğsünde haydi uyut beni, sonsuz ebedi bir yolculuğa uğurla beni hiç uyandırmadan. Kör karanlık bu yalnızlık gecelerde kayboldum, gökteki şimal yıldızım ol. Hayat bana bir ırmak, döküleceğim denizim ol. Yaşayanlar içinde bir ölüyüm, yüzüme değen gölgenle deva bulayım. Gel ey benim boğazımdaki merhamet kekemeliğim üzerimdeki bu acıyı kaldır. Çoban yıldızının kıskandığı peri gibi benden gizlenirsin. Tür dağı gibi olan gönlünün her zerresinde bir güneş ışıldarken, sen bana hep gecesin. Her taraftan sana yönelir ki sesim, duy beni, duyurt beni, azat et yasaklardan hür bırak beni, dudaklarına çal, yüreğine kat, koynunda sakla beni. Daha karanlığı aydınlanmamış bir gecenin koynundayım. Sen daha öğrenmedin mi umutsuz bir aşkın acısını. Şarkı eyle beni dudaklarında, ilahi olurum nefesinle. İçimin yangınına bir yağmur ol, bir mevsimlik, hatta bir günlük ve hatta bir anlık bile olsa, bahar olayım bereketinle. Gel ey sevgili, duy artık sessiz çığlığımı, duyda duyur beni evinin sessizliğine. Kat beni sesi yükselen bir cümleye kulan beni. Sınırlarının dikenli tellerine, yüreğine döşediğin mayınlara takıldı yüreğim, kan revan içindeyim, gel de kaldır tüm sınırları, kaldır kalbine ördüğün dikenli telleri, bir ses ver bana. İlk kan düştü yasakladığın mayınlı toprağına, elim kolum kesik, ayaklarım paramparça, ben gelemezsem de sen gel sar yaralarımı. Sınırlarında bir kaçakçı olsam da, toprağına ayak basmış olsam da, yasaklarında boğulmuş olsam da,suçlu sayıp dar ağacına sal beni. İlk tomurcuk çiçekleri açtı gözyaşımdan, acımdan kederlenerek bakışan. Hangi geceyi aydınlattı ki gözlerin gecelerimi, hangi geceyi seninle kapattı ki mağrur gözlerim. Esen hazan rüzgârlarına açtım yaralarımı. Bak ta, bakış, bakışınla aydınlat gecemi. Bakış benimle sevdiğim. Hazanın savurduğu yapraklar değil, sen ört beni. Örtün benimle, üşüyorum sevginin sıcaklığında ısıt beni. Gel ey sevgili, gel de gör beni.. sadece seni beklerken anladım beklemenin ne olduğunu,. Gel de, gel gör beni, aşkın neyleydi beni…