- 508 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Çapulcudur Yüreğim (S.Kuyumcu)
Yine ne yazacağımı bilmeden, belki bir boşluğu doldurmak ya da dinlenmek için umarsızca dokunuyorum ruh alemime.
Ani hava akımı değişimlerinden midir bilinmez, miskin ruh halim, bedenime enjekte edilen hormon sanki.
İkisinin işbirlikçi hali onları güçlendirip ezici yaparken; ortaya çıkan tertemiz, bomboş bir tablo…
Boş bir tablo hiçbir şey mi demektir, diye şu an bir soru yöneltiyorum kendime.
Uçsuz bucaksız belirsizlik, sonsuzluk, hiçlik…
Belki de yaratıcısını arayan bir gezgin…
İnsanoğlunun inisiyatifine bırakılan bir ödül…
Yenilik, temizlik, saflık…
Belki de üzerine vurduğun her fırçayla yeni bir güne, yeni bir oluşuma ufkun açılışıdır adı.
Yeni bir bellekle yeniden doğuş, yeni bir heybeye kapıları aralamaktır.
Kim bilir.
Belki de farkında olmadan bir şeylerin derlenip, katlanıp rafa kaldırılışının farkındalığıdır.
Yazmadığım her an yorgun ve isteksizim.
Sonra arkalarda kalan altı ayın sorgulaması düşüyor usuma. Geriye dönüp bakıyorum.
Kendi ülkem de dahil dinmek bilmeyen kargaşaların sinirleri yıpratan enkazından çıkarıp; elle tutulan, gözle görülen yani inkarı kolay olmayan, neler yapıldığının bilançosunu irdelemek istiyorum.
Belki de bu girişim, kendimi iyileştirmek için verdiğim mücadelenin bir parçası.
Olsun.
Bir yerde tepki varsa, bu iyiye işarettir, diyorum.
Bedeninizde bile bir uyarıcı bir yönlendirici size dost kapılarını aralamaya başladıysa hayata yeniden döndünüz demektir.
Ocak ayının ilk gününden hedeflediğim ve dört ayın içinde bitirmelisin, diye komut verdiğim beynim beni yanıltmadı.
Üç yüz sayfalık romanı bitirip önüme koydu.
Ona herkesin huzurunda sanırım teşekkür borçluyum.
Biter bitmez bahar temizliğine başlamalısın ve sana on gün süre, diye direttiğim işlevin sonunda gelen misafirler, yapılan uzun yolculuklar…
Bir ay sonra giden misafirler ve yeniden yapılan temizlik.
Ardından, Kırmızı Saten Elbise isimli romanı ele alış, üzerinde tekrar çalışmalar…
Evet, biliyorum ki, ben yazmadan düşünemiyorum.
Bedenime, ruhuma yaptığım baskıcı tutum…
Yapılan haksızlıklara boyun eğerek hep ödün vermek zorunda kalan, bedenimin kutsal parçaları…
‘Yeter artık, bundan sonrasına geçit yok!’ diye isyan bayrağını çeken, beden gücüyle birleşerek güçlenen bir Çapulcudur yüreğim.
Ve ben özür dilerim…