- 1137 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EY İNSANLAR! ŞAHİTLİĞİNİZDE KUSUR ETMEYİN
“Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık…”Bakara:143
Bu ayet bizlere neler anlatmaktadır, demeyeceğim, çünkü anlatmadığı hiçbir şey yoktur. Duruşunu bilmeyen yaşamasını da bilemez. Rabbim bizlere nasıl ve nerede duracağımızı apaçık ifade etmektedir. Bu duruşun mantığını yalanlayarak bildikleri gibi yaşamak isteyenleri de Allah’u Teâlâ kendi bildiği gibi karşılayacaktır.
Müslüman’ın kendisini kıyaslamak için kullanacağı kıstas, gördükleri ve var olanlar asla olamaz. Yeryüzünü bir seyreylediğimizde tüm yaşam felsefelerinin kapitalizm, faşizm ve sadizmden başka bir anlayış taşımadığına hepimiz şahit oluruz. Bu yaşamlardan kendisine bir pay çıkaracak olanlar şunu iyi bilsin ki, neyi arzularsanız onu yaşarsınız. Bu yaşam tarzlarını inkâra kalkışmak ama bunlardan kopamamış olmak, sizi farklı bir hayatın içine taşımaz.
Gündemlere baktığımızda tamamıyla at izi ve it izinin birbirine karıştığını, Yezidin dinini yaşayıp, Hüseyin’in dininden olduğunu söyleyen bir algı ve yaşam karmaşasının tam ortasında bulunmaktayız. Bu karmaşa insanları sıradanlaştırmakta ve ardından da fanatik bir tutuculuğu beraberinde getirmektedir. Fanatizm, doğruluktan uzak bir karanlığın, aydınlığı örtme çırpınışının adıdır. Karanlıklar ne kadar baskın gibi görülse de Güneşin doğmasıyla tüm karanlıklar kaçacak yer bulamayacaktır. Bunu neden hatırlatma gereği duyduğumuzu merak edenler olabilir, onun için bazı ipuçlarını anlatmakta yarar vardır.
“Siz insanlara şahit olasınız diye…”Şahit olanlar canlı şehitlerdir, şahit olmasını bilmeyenler şehit olamazlar. Yaşamın karmaşası ve karanlık oyunları sizleri şahitliğinizi gereği gibi yapmaktan alıkoyuyor, kendi karanlığına taşıyorsa, orada bir düşünmek gerekmez mi? Elbette düşünmenin tüm ayrıntılarının devreye girmesi ve sizi yorması gerekir. Şahitlik yapacaklar, yaşadıkları ortamda tam bir ayna fonksiyonunu üstlenmek zorundadır. Aynalar yalan söylemez, sizi olduğunuz gibi ya da olduğu gibi yansıtır. Peygamber aramızda şu anda sizlerin bu çalışmalarına şahitlik yapmaktadır demekle Peygamber bizim iyi hallerimize şahit olmuş olmaz, Peygamber aramızda doğru bize şahitlik yapmaktadır,”Rabbim bunlar benden sonra bu Kuran’ı terk ettiler, onu yetim ve yapayalnız bıraktılar“demek için aramızdadır. Ama bunu kendi yanlışlarımızı güzel sunabilmek için, Peygamber aramızda bizlere şahitlik etmektedir diyerek, kendimizi gökten zembille inmiş varlıklar olarak sergilemeye çalıştığımız sürece, Hakikatin şahitliğini asla yapamayız. O halde şahit olanlar neden ve niçin şahit olarak seçildiklerini iyi idrak etmek zorundalar.
Siz şahitsiniz, öncelikle nefislerinizin şahidisiniz…
Yeryüzünde olanlar senin şahitliğinle sükûnete erecek, zalimlerin zulmü şahitliğinle son bulacak, mazlumların ahı şahitliğinle dinecek! Ey şahit oğlu şahit! Hayatın yükü omuzlarında, dağlar korkup kaçtığında emaneti sen omuzlandın unutma. O yükler omzuna çok mu ağır geldi de bırakacak yer arayarak yorulmaktasın baksana haline…
Ağlayan anaları görmeyenler, açlıktan kıvranan çocuklara suratları asıp geçenler, yanan ocakları söndürmeyenler, adaletin terazisinde bir ibre olmayanlar, kimden gelirse gelsin doğrunun tarafı yanlışın karşısında olmayanlar asla şahit olamazlar. Çakalların ulumasından, kuzuların melemesini hiçe sayanlar, menfaatlerini korumanın hakkı ayakta tutmak olduğunu düşünenler, şahitliğin sokağından geçemezler.
Konuştuğunuz zaman en güzel kavramaları seçin ve anlaşılır olun, dilinizi eğip bükerek ağzınızı yamultmayın, buruğuna uymayanlardan şahitlik mi beklenir?
Bana değmeyen yılana nice ömürler dilerim, sana bir zararı var mı, yoksa aldırma git, diyerek batılı hak gibi öğütleyenler, şahitlik penceresinden mahrumdurlar.
Yığdıkça yığan ve başına çakalları nöbete koyan Karunlar, dini motifleri kullanarak şahitlik yaptıklarını sanmasınlar, onlar fitne ve fesadın kaynağıdırlar. Açık hava tiyatrolarında, dünyaya ait rollerini iyi kullanarak, insanların haklarını çaktırmadan amuduyla götürüp, ardından dua etmek için megafonu alarak kalabalıkları hipnotize edenler, şahitliğin neresinden geçerler…
Ufacık bir kıpırtıdan korkarak her çığlığı aleyhlerinde sanarak, kıyameti koparanlar asla şahit olamazlar. Allah’tan ittika edenlere hiçbir şey korku vermez diyen, buyruğa uygun yaşamayanlar, herkesi düşman ilan ederek kendi korkularını gizlemeye çalıştığından şahitlikten ne anlarlar…
Bir yaşam biçiminin kirlenmesine neden olanlar ve insanların bu yaşam biçiminden uzaklaşmasında aktif rol alanlar şahit olamazlar.
Şahitlik, sorumluluktur, çırpınmaktır, haktan yana olmaktır. Şahitlik, insanları insan olduğu için hoş görmektir. Şahitlik, yaratandan başkasına kulluktan kaçınmaktır. Ehveni şer diye bir aldatmacayı ortadan kaldırmaktır.”Haktan sonra delaletten başka ne var ki, “buyruğundan başka tanım bilmemek, şahit olmaktır.
Şahitlik, bahanelerin kişinin kendisine karşı söylediği en büyük yalan olduğunu bilmektir. Şahitlik, zararı kendisini ortadan kaldıracağını bilse de, asla yalanın mıntıkasından geçmemektir. Şahitlik, yeryüzü kameraları silinse de, Allah’ın katındaki kameraların silinmediğini bilerek yaşamaktır.
Şahitlik, alkışlayanlara değil hatırlatanlara değer vermektir…
Şahitlik, onaylayanları değil, sorgulayan ve eleştirenleri baş tacı yapmaktır…
Şahitlik, haddi aşmak değil, haddi bilmektir…
Şahitlik, bir damla sudan yaratıldığını bilerek, büyüklenmekten kaçınmaktır…
Şahitlik, sonsuz olmadığını bilip, her geçen gün biraz daha sona yaklaştığını bilerek yaşamaktır…
Şahitlik, kitabına uydurmak değil, Allah’ın kitabına uyarak yaşamaktır…
Şahitlik, dişleri göstererek gülücükler dağıtmak değil, gülücükler dağıtan toplumu oluşturmak için, Fırat’ın kenarındaki kurdun kuzuyu kaptığından haberdar olmaktır…
Şahitlik, İftar sofraları için şu kadar yemek yapıyoruz diyerek övünmek değil, hakikaten aç olanların olup olmadığını tespit edebilmektir…
Şahitlik, taraftarların cukkasını şişirmek için, olmadık ihaleler açarak onların değirmenlerine Fırat’ın sularını çevirmemektir…
Şahitlik, bal tutan parmağı yalayanları gördüğünde onlara haddini bildirmek ve o parmakları kırabilmektir…
Şahitlik, sizler inanmayacaksınız diye, size Kuran’la öğüt vermekten vaz mı geçelim diyebilecek erdemliliği gösterebilmektir…
Şahitlik, bir konuda Allah ve Resulü ne hüküm vermiş ise, işittik ve iman ettik diyebilmektir.
Şahitlik, dünya ve içindekilerin geçici olduğunu bilerek, Ebubekir Essıddık gibi yaşayarak, dünyaya çaktığı tüm kazıkları çekmesini bilmektir.
Şahitlik, elinden ve dilinden, tüm insanların emin olduğu insan olmaktır.
Şahitlik, ekini ve nesli korumak için, Hakkın tahribatına göz yummamaktır.
Şahitlik, ne aldatmak ne de aldanmak olduğunu bilerek yaşamak olduğu gibi, aldatmak ve aldanmak arasında tercih yapmak zorunda kaldığında, zorunlu bir seçim varsa, aldanmayı tercih etmektir.”Sabreder ve bağışlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır…”buyruğuna, nefsin zoruna gitse de gönülden bağlanmaktır.
Şahitlik, yüzüne bakıldığında Allah’ı ve ahreti hatırlatabilmektir.
Şahitlik, fahşanın her türlüsünden uzak durmak, fahişin anlamını hemen cinsel figürlerle daraltarak kendimize çıkış yolu aramaya çalışmamaktır.
Şahitlik, İbrahim(as) gibi, sizi ve taptıklarınızı bırakarak Rabbime gidiyorum diyebilecek dirayetle dik durabilmektir.
Şahitlik, Muhammed(as) gibi, Rabbim bunlar cahildir, bunlara merhamet et bunlara acı diyebilecek kadar merhametli olabilmektir.
Şahitlik, Allah’ım ben aciz düştüm,”senin indireceğin her hayra muhtacım “diyebilmektir, Musa (as) gibi.
Şahitlik, ben sahibime ihanet edemem, rabbim zindan bunların beni kendilerine çağırdığı şeyden daha hayırlıdır,”muhakkak ki, nefis Allah’ın koruması olmasa kötülüğü emreder,”diyen Yusuf(as) gibi, zindanlarda kalmaya katlanabilmektir.
Şahitlik, Müslüman isminin yanında, demokrat, muhafazakâr, liberal, sosyalist, radikal, sağ, sol, merkez, kıyı, kenar vs gibi isimlerin kompleksine girmeden,”ben Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmadan Müslümanların ilki olmakla emrolundum”diyebilmek ve yaşamaktır.
Şahitlik, mutedil bir ümmet olabilmektir. Mutedil dendiği zaman,”sen onların dinine girmedikçe onlar asla senden razı olmazlar”ayeti celilesini dikkate alarak yaşamaktır.
Şahitlik, herkesin kendisine bakarak saatlerini ayarladığı bir saat gibi yaşayarak, saat kulesi olabilmektir.”Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah’ta sizi sevsin” buyruğuna uygun yaşayarak, Peygamberin bizlere şahitlik yapabileceği yaşamı ortaya koymaktır.
Şahitlik, yapmamız gereken konuları, taca atarak, dünya ve içindekilerle insanlara şahitlik yaparak, vay keşke şunların sahip olduklarına bir de biz sahip olabilseydik, dedirterek yaşıyorsak, yazıklar olsun; söylenecek bir şey yoktur, sözlerin tükendiği yerdeyiz.
Şunu biliniz ki,”Allah’ın tayin ettiği vakit gelmektedir, dileyen rabbine giden bir yol tutar.”Bu hatırlatmaları dikkate alarak, yaşamlarına bu günü en geç gün kabul ederek, çeki düzen verip hakka yönelenler şahitliklerini yaparlar. Rabbim bizleri şahit olarak yaşatsın ki, şehit olarak hesabımız görülsün…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
13.07.2013(13.20-16.00) ÇENGELKÖY/İST
EY İNSANLAR! ŞAHİTLİĞİNİZDE KUSUR ETMEYİN Yazısına Yorum Yap
"EY İNSANLAR! ŞAHİTLİĞİNİZDE KUSUR ETMEYİN" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
@tilhabeslifilozof
Çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun yeni görsem de naif yorumunuza nezaketle teşekkür etmem gerektiği için yazdım selam saygı ve muhabbetlerimle...
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
@tilhabeslifilozof
Düzenleme:26.8.2020 19:28:41