- 451 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Onta ve A Priori ardahan öyküleri 318
Heinz Heimsoeth, kitabı: Felsefenin Temeli.
İstanbul’da hocalık yapmış.
Kitabı Takiyettin Mengüşoğlu çevirmiş.
Akıl, a priori üzerine öyle şeyler söyledi ki kitapta.
Varlığın iki yanı vardır diyor. Real ve İdeal yanlar.
İdeal olan: Akıl, matematik, mantık’tır ve buna İdeal Varlık Tarzı demiş.
Real Varlık Tarzı: Hume demeli: Matter of Fact, nesneler, şeyler, ürünler.
İdeal olan’ı tasvirederken yazar Felsefe Tarihi hocası olmasından mıdır ne: felsefe tarihinden ünlü düşünürlere ait kalıplaşmış sözleri kullanmış.
Leibniz’den İNTELLECTUAL İPSE mesala İdeal Varlık Tarzı için kullanmış.
Yazar "onta" dediği ile aklın varlığını demek istiyor.
Akıl ile de matematiği, mantığı değer olarak nedir, açıklayın diyor.
Akılcıları ben yarar- zarar ikiliğiyle öğrencilerime açıklardım. Şöyle bir mesel çekerdim: Çalmamak için akıl çalma der. Çalmazsan rahat olursun... yakalanırsın ve çaldığından dolayı zarar görürsün. Çalmamak yararına ve rahatına hizmet edeceğinden çalmamayı yap.
Yazarsa aklı onta varlık olarak görüyor ve onu izahen değer ve nesne gibi görüyor.
Matematik değer olarak: 3X5=15 bu değişmezdir diyor.
Zaman yoktur, hareket yoktur.
"Her zaman bu işlemle iş yaparsın ve zarar görmezsin."
Yazar akıl değer olarak erdem ve dürüst davranışı matematik değer gibi değişmez hareketsiz zamansız buluyor ve öneriyor.
Akıl unsurlarını yazar onta ismiyle nitelendirdi. Kitap ontoloji nedir sorusunu kafamda canlandırdı ve kavrattı.
Matematik aklımızda var ve varlıktı. Akıl unsurları neki varsa: varlık diye bağımsız varlık bilecektik. Ve bu bilim ONTOLOJİ’ydi.
Ontoloji’de yazarın tesbitidir. Buluşlarımız keşiflerimiz buradaydı. Buluş yaptığımız keşifler, icatlar hep burdaydı. AKLIMIZDA’ydı: elektirik, televizyon bulunmazdan evveli, kanserin çaresi... akılda bu ontalar olanak halindeydi. Ve bulunmayı bekliyordu: bulunmamışsa eğer.
Yapısalcıların buluşları buradan direkman alıp felsefelerini kurduğunu söyledi yazar.
Büyük şehir pazar çatıları konstrüktifle çatanmıştır. O konstrüksiyonlar doğrudan akıldan almaymış. Birim modüllerle kurarak strüksiyonlar yapılmıştır. Gökdelenler, köprüler hep bu strüksiyonlarla kurulmuştur.
Yapısalcılar geometrik değerden gelme birimleri real hayatta inşaat sanata uygulayarak diğer sahalara taşıdılar yapısalcılığı.
Ontolojiyi: Takiyettin Mengüşoğlu kitaplarında şöyle tarif kılıyor. " varolan şey, varolan şeyin arkasında hiçbirşeyin olmaması, sadece kendi varlığı determinasyonları ile varolmak"
Aklı ontolojiyle izahedeceksek. Ontologlardan ontolojiyi öğrendikten sonra.
Akıl ideal varlığını real varlığı ile kıyaslarsak: akıl bir olanaktır real varlık sahasıysa gerçek.
Olanak- gerçek ikilisini iyi anlamamız şart. Akıl real varlığa ve sahaya göre daha alt yapı daha önce gelir.
Olanak ve gerçek kelimelerini normalde ne diye biliriz?
Basit şekliyle yani? Olanak gerçeğin kuvveden fiile çıkmamış hali diye biliriz.
A priori dediklerimizde dahil olmak üzere ontalar ve aklımız hepsi ideal varlık tarzı olarak, olanak imkan halidir. Ya gerçek olanakların real sahada varolmasıyla var kipine bürünüyor.
Gerçek olan şey olanak diyarından geldi fakat. Olanak olmadan gerçek bu kipe bürünemez.
Eğitimde tahsil yaşamımızda gerçek ve hayali, gerçek ve kurguyu, gerçek ve sanalı, gerçek ve olanağı ayırt etmeliyiz.
Olanaklar diyarından matematik olanakken real dünyaya inerek işlerimizi kolaylaştırıyor.
Kuvvede ki bu şey nedir? Platonvari bir pay biçmemeliyiz. Olanakken o zamansızdır, hareketsizdir, değişmezdir. Ne vakit ki dünyaya iner o vakit realize olur, biz onu var kipiyle karşılarız. O olanak diyarında da varlık determinasyon elemanıdır fakat olanak itibarlı varlık kipiyle.
Gerçek
Olanak
Zorunlu
Raslantı
Olanaklı olmama
Gerçek olmama
Nikolai Hartmann ontoloji tarzlarını altı maddeyle açıklıyor. Bu her maddeyi de determinezasyon deneyciliğinden getiriyor. Yani pozitivizme müracaat ediyor anlayacağınız.
Matematik işaretleri zorunlu olarak dünyada rastlantılar sonucu varlaştı. Zihinde olanak haline bu dünyasal pratikler sonucu zorunlulukla olanaklı determine oldu. Olanak kuvvesi sayılar buradan norm kuralı olarak zamansız ve değişmez, ve de hareketsiz olarak iki boyutlu varlıkken üç boyutlu dünyaya inince bir işimize yarar oldu.
Matematik simgesini resim sanatıyla anlamaya çabalayalım.
Resim iki boyutludur matematik gibi. Resimde " elma figürü" elmanın figürü zaman yok olduğu için kurtlanmaz değişmez, değişme ve harekette yoktur.
Resimde matematik gibi iki boyutlu ve zamandışı değişmedışıdır. Çünkü ideal alemdedir ve olanak halindedirler.
Pekiy " elma figürü" nereden geldi?
Matematik nerden geldiyse o da oradan geldi. Dünyadan geldi: zorunluluk varlık alanından geldi. İçiçe geçmiş varlık sahaları ve biz....
Rahat bir kafayla dinç dimağla düşünmeliyiz!
yyılmaz
14-08-2013
kepez
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.