- 817 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇMİŞİN KÜLLERİ...
Bazen hızına yetişemiyorum kalemimin. Öyle ki, kırmızıda bile hız kesmiyor ve mecburen cezalandırıyorum zaman zaman; hem kalemimi hem ruhumu. İki parçaya ayırıp, koca bir nokta koyuyorum, hakkı yok buna.
Dipsiz bir kuyuda sıkışıp kalmışçasına koy vermiş gidiyorum, hüzün bulutlarının eşliğinde. Adımla tezat teşkil eden duygularım güldürmüyor yüzümü, koynunda haykırmak istiyorum: Hak etmediklerim ve hakkım olduğuna inandıklarımı dile getirmek çığlıkların eşliğinde. Yazsam ne yazar; unutmak mümkün değilken, dile getirsem ne fayda.
Hak etmediğim sayısız yaşanmışlık o kadar çok denk geldi ki bana ömrü hayatımda; adeta bir film şeridi gibi geçip gidiyor gözlerimin önünden; her gün hatta her an.
Ne zaman bir çıkmaza saplansam, Yaradan’ın verdiği nice ikinci şanslarla dirildiğimi de unutmuyorum diğer taraftan. Ve sorgulamaya da devam ediyorum yaşadığım sayısız olumsuzluğu.
Büyüdüğüme inanasım gelmiyor çoğu zaman; hâlbuki büyümek hafif kalır, o kadar çok yaş aldım ki. Geriye dönüp baktığımda, geçen zamanın hızı ve hayatın ivmesi büyük şaşkınlık yaratıyor.
Bazen kalan hayatımı bir bavula tıkıp, gitmek istiyorum; bilinmezliklere. Biraz umut kırıntısı, belki boş bir çerçeve ve geride kim kaldıysa, veda bile etmeden.
Keşke her şey bu kadar kolay olsaydı ve keşke biraz cesur olsaydım.
Hatıralarımın başrolündekileri anmıyorum bile çoğu zaman ama yaşananlar hala saklı yüreğimin derinliklerinde, ıssız köşelerinde.
Ne yeni hatıra edinmek istiyorum ne de o yeni hatıralara eşlik eden yeni kahramanlar. Kahraman dedimse de üç beş yeni dost kast ettiğim. Artık yeni hayatlara, yeni denizlere yelken açmaya niyetim yok zira. Ben, böyle iyiyim: Usul usul yaşıyorum armağan edilen hayatımı, kıyısından köşesinden, sessiz sakin.
Anlık sevinçler yeter de artar bile. Yeni hüzünler, yeni acılar, yeni kayıplar olmasın da…
Biraz ondan biraz bundan resimler çekiyorum hayata dair, insana dair; içinde ben olmayan ve içinde gizli saklı hayaller olan.
İnsanlar tanıyorum ara sıra; hüzünlü, mutlu, kaderci, depresif, neşeli bazen de melankolik.
İnsanlar tanıyorum bazen, keşke tanımasaydım dediğim. Ve insanlar tanıyorum bazen; güven duygusunu yitirmiş, tutunacak bir dal arayan tıpkı benim gibi.
Yitip giden o kadar çok şey var ki anlatmak istediğim ama sadece bana dair… Yine de cesur addediyorum kendimi, bu kadarını bile tahmin etmezdim.
Sözüm var kendime hem de o kadar çok ki… Nasılsa üç beş hayalim daha var cebimde sakladığım, onca şeye rağmen. Gerçi pek umudum yok ya. Hem hayallerim de artık eskisi gibi pembe değil: Biraz gri, beyaza yakın ama pembe değil asla.
Bana ket vuran her şeyi yıkıp kırmak istiyorum. Canımı acıtanları, vefasız dostları geçmişe gömsem de ne yazık ki tutuyorum yasını hala. Ben iflah olmam. Köşeden çıkıp gelseler, affederim gibime geliyor; onca şeye rağmen. İkinci bir şans tanımayacaklarım da var: Şiddetli bir depremin ardından, artçıları halen devam eden, kifayetsiz ve geçmişin tozlu küllerinde kaybolmuş…
Büyük depremde göçük altında kalan güven duygumu arıyorum, deli gibi. Akut bile gelse, bulacağına ihtimal vermiyorum.
Allah’tan binayı sağlamlaştırdım da, hala ayakta ve yeni sarsıntılarda yıkılma ihtimali de oldukça düşük. Küllerinden doğan herkese tavsiye ederim. Zira garantici olmakta fayda var. Yarınların ne getireceği asla şimdiden belli olmaz.