- 511 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zihinsel Fuhuş
Zihinsel Fuhuş
"Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?" Necip Fazıl Kısakürek
Bazı ruhçular ve bazı materyalistler aynı mantıktan beslenir! Bazıları ruhu sömürür, bazıları da maddeyi, bedeni...
Akıllar geveze olmuş, zihinler salak;
Her dilde Tanrı uludur, aracılar asalak!
Tüm öğretiler, reset edilecek…
Soyun güzelim! Devran döndü!
Çekirge
Üç hakkın var!
Son hakkını da kullan, zıpla!
Üçüncüde ya uçarsın ya da!
Kalırsın ikide!
“Bir” bilinmez, merak ettin!
Bu yüzden ikilemdesin, tökezledin!
Materyalistleri bilirsiniz onlar madde ile ilgilenir yani beden... Delil isterler bilimsel ya da teorik ama delil. Elbet haklılar...
Ruhçular maddenin arkasındaki manayı önemselr onlar da haklılar...
Evren, ruhsal yazılımın maddi boyutta somutlaşmasıdır zaten. Esfel, Dünya boyutunda madde ve mana ayrılmaz ikili...
"Zihinsel fuhuş" dediğime bakmayın, anlatacağım şey zihnin (Yukarda, üstat Necip Fazıl’ın da dediği gibi) yalama olmasıyla alakalı...
Bu nasıl oluyor?
Aracılık dönemi kapanmasına ramen bazıları hala aracılık üstlenme derdinde! Kimse kendi aracılığı ile başkasını yükseltemez! Eşit paylaşımla olur her türlü terakki ve aydınlanma! Yoksa kimsenin küçük menfaatlerine ve çıkarlarına engel olmak isteğim yok! Küçük menfaat ve cilveleşmeler yüzünden büyük hakikatler perdelenmemeli. İşte bu gayeyle bu yazıyı kaleme almak zorunda kaldım.
Önceleri erkekler, kendini kurtarıcı, şeyh ya da benzeri aracı makamlara yerleştirip genele göre küçük sayılacak menfaat ve nüfuz el ediyordu. Bu bildik hal ayrıntısını herkes biliyor. Şimdilerde kadın kurtarıcılar da bu alanda boy göstermeye başladı! Ben onu anlatacağım.
Toplum içinde kendilerine yer edinememiş bazı kadınlar bu yola sarılıyor maalesef! Bunu üzülerek yazıyorum. Çünkü dillerinde kutsal söylemler ve inanç konusu var...
Bu sistem şöyle işliyor?
Toplum içinde kendine yer bulmak ve bir tür makam edinmek isteyen kadınlar hedef erkeği seçer ve ona kutsal söylemlerle yanaşır! İlk adım o erkeğin efendi ya da kral ya da her ne ise bir makamda olduğunu söyler! Tabi ki makam alan yelkenleri koyverir! Bunu eleştirmiyorum! İkinci adımda kadın kendinin ilahi bir görevi olduğunu erkekleri uyandırmak için görev aldığını söyler! Bu da kutsaldır elbet, Allah razı olacak ya sonuçta... Sonra güven ister! Oysa güven istenmez verilir! Yani biri size güvenir ya da güvenmez! Bu "Bana güven" şeklinde istenmez! Diyelim güven aşaması da halloldu; beraber paslaşmalar başlar! Bu paslaşmaların sınır yoktur! Aklınıza gelen her şey bu kapsamda faal durumundadır! Yani maksada ulaştıran her şey serbest! Bu durumun ve cilveleşmenin kadın açısından da erkek açısından da zevkli olduğunu tahmin edersiniz! Ha "Bırakın herkes dilediğince cilveleşsin, karışma!" dediğinizi duyar gibiyim. Zaten karışmam da... Ama başka durumlar var, bu işlerde kutsal söylemler ve Allah rızası aracı yapılırsa işte orada işler karışır! Yani herkes dilediğiyle, hoşlandığıyla paslaşır, kime ne elbet! İnanç kullanılmaz ise sorun da olmaz! Nerde kaldık? Güven isteğinden sonra emir aşaması gelir! Çaktırmadan kadın erkeği kontrol altına almaya çalışır! Ve ruhsal olarak sömürmeye başlar! Eğer erkek uyanırsa kutsal söylemler devreye girer ve tehdit ve korkutma aşaması başlar. Başarılı olamayan kadın, en son hakaret aşamasını kullanır ve daha da olmaz ise hedef terk edilir. Kısaca seyir bu.
Bu kişileri nasıl teşhis edeceğiz!
En önemli belirteç yalandır! Evet bilmeden çelişkili konuşurlar ve bu yüzden açık verirler! Yalan ya da yanlışları da tevil ile ört bas ederler! Güven ister ama yalan ya da yanlış yaparlar! Zaten kurtarıcı ya da aracılık konusunda yeterli bilgisi olanlar bu saçmalıklara başta inanmaz! Önce "Her ikimizin de birbirimize ihtiyacımız var!" denir! Eğer hedef; "Benim kimseye ihtiyacım yok!" derse. Kadın kendinin ona ihtiyacı olduğunu söyler! Bunu da başaramaz ise zaten bırakır! Bazı ava giden, av olur... Bu sistemi erkekler de kullanıyormuş. Bunu da anlattılar...
Bu konuda çok yazmaya gerek de yok!
Son tahlilde; "Evrensel eşit insan prensibi" gereği kimsenin, kimseye aracılık etmesi gerekmiyor. Bu bilinmeli! Bakın terakki ve zihinsel inkişaf paylaşımla olacak! Bu paylaşımda eşit olabilir! Yoksa durum bildik cilveleşmelere kayar ki zaten yazımın hedefi de bunu deşifre etmek! Hep beraber buyurun kıyama! Kimse kimseyi öğretmeye kalkmasın. Kimse de kimseyi baş, başkan ilan etmesin. Zihinsel mastürbasyonla da gelişim terakki olmaz! Yemezler!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.