- 1741 Okunma
- 11 Yorum
- 3 Beğeni
Kaos tanrıları / II
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Delirmiştim. Saçlarımın aniden bu kadar uzamasına bir anlam veremedim. Masadan atlayıp salonun ortasına doğru koşmaya başladım. Neyi aradığımı bilmiyordum. Saçlarımın uzamasını red ediyordum sanki. Bir komplo yumağının içinde olduğumu hissettim. Birilerinin bana açıklama yapmasını istiyordum. İsteseler bu Vandallar beni de öldürebilirlerdi. Ok yaydan çıkmış gibi pencere tarafına koşmaya başladım. Demir korkulukları zorlayarak açabileceğimi düşündüm. Penceredeki camda siluetimi görünce olduğum yerde dona kaldım. Yerlerde sürükledikleri kadının yüzüne benziyordu yüzüm.
Karmakarışık duygularla bir fırtınanın içinde alabildiğine çığlık atarak kendimi duvarlara vururken birden bir kapı açılarak, o tuhaf giysili adamlardan biri karşıma dikildi. İlk anda şaşırsam da göz göze geldiğimde bağırmaya başladım.
‘’ Lanet olası Vandal, beni de öldürecek misiniz? Neredeyim ben, bu saçma sırrınızın nedenleri nelerdir. Buradan gitmek istiyorum. Evimi işgal ettiniz...’’
Aklıma gelen şeyleri söylemiş olmamla beraber karşımdakinin bir heykel gibi durup beni dinlemediğini fark ettim. Sanırım konuştuğum dili anlamıyordu. Bir kapı bulmuş olmanın umudu ile karşımdakini yana iteklemeye çalıştım. Birden beni omuzlayıp uzun koridora doğru yürümeye başladı. Koridor sonunda merdivenlerden inerek başka bir kapının önünde durdu.
Kapıdan içeriye girdim. Birkaç dakika durup güzel döşenmiş odaya baktım.
‘’ Bu ne demek şimdi, galiba ödüllendirilip sonra da öldürecekler beni…’’
‘’ Bütün bu düşünce ve öfkelerden arınman lazım Teona, öfke hiçbir şeyi çözmez. Şimdi sakin olup konuşacağız…’’
Sesin geldiği tarafa başımı çevirdim. Kıvrık saçları, ablak yüzü ve oldukça iyi giyinmiş turuncu pelerini yere kadar uzanan adam kendinden emin bir ifade tarzıyla ellerini yana açarak konuşuyordu.
Kollarımı göğüslerimin üstüne sararak avuçlarımla omuzlarımı tuttum. Çıplaklığımı örtmeye çalışıyordum. Pelerini çıkarıp omuzlarıma koydu. Sanki kendimi daha bir güvende hissettim. İyice üstümdeki pelerine sarıldım.
‘’ Siz kimsiniz. Ben Teona değilim. Benim adım…’’
Karşımdaki alaycı biçimde gülümsüyordu.
‘’ Bak, adını bilmiyorsun. Çünkü seni ben seçtim. Seçtiklerim isimlerini unutmak zorundalar..’
Adamı dikkatlice inceledim. Yüz ifadesi tuhaftı. Sakinliğin altında başka bir öfke vardı. Küçük oymalı bir kutudan çıkardığı resmi bana gösterdi. İnce, narin uzun dalgalı saçları beline kadar uzanan oldukça güzel bir kadının koyu mavi gözleri fotoğraf karesinde sabitlenmişti.
‘’ Ben’’ dedim. ‘’ Bir ayna istiyorum..’’
Karşımdaki histerik bir kahkaha atarak bana cevap verdi.
‘’ Aynaya bakıyorsun ya Teona..’’
Başımı yukarıya kaldırıp ona diklenmek istedim. Çok korkuyordum. Bunu belli etmek istemedim. Daha sakin olmalıydım.
‘’ Lütfen gitmek istiyorum. Beni bırakın..’’ dedim.
‘’Bu mümkün değil. Sen ve Kolhetiler beni ezip geçemeyeceksiniz. Ben Vandal değilim. Kendini beğenmiş budala olabilirim ama isteklerimin olmayışına da tahammül gösteremem…’’
Yavaşça kızardığımı, bütün vücudumun ateşler gibi yandığını hissettim. Öfkem kabarıyordu. Daha fazla sakin olamayacaktım.
‘’ Ya emir almaktan hiç hoşlanmasam, sonum resimdeki kadın gibi mi olacak. Ne saçmalıyorsunuz..’’
Onu sinirlendirdim galiba. Omuzlarımdan tutup beni silkeledi.
‘’ Ben Holedanların tanrısı Argeruto, bir kadının kafasını kesmem. Gördüğün kadın kendi celladıdır. Ben sadece ona yardımcı oldum…’’
Adamın söylediklerini artık anlamıyordum. Kafam uyuşmuştu. Uykusuzluktan ölecektim. Kendimi odanın kenarında duran yatağın üstüne bıraktım.
Gözkapaklarımın altından küçük bir gölgenin bana yaklaştığını gördüm. Büyüdü, büyüdü upuzun bir kılıca dönüşerek odanın orta yerine saplandı. Kılıcın üstündeki isim parlıyordu.
‘’İllyrio...’’
.
.
.
lacivertiğnedenlik
YORUMLAR
Lac, 'ne korkunç gece' diye söylendiğin o güne döndüm, nedir bu!
İsteklerinin olmayışına tahammül gösteremiyormuş ne acayip, sen bir ayna istiyorsun öncesinde ve o küçük gölge sana doğru yaklaşıyor, ah.. hepsini görüyorsun üstelik!
'Vos venite nunc accipe meum caput!' Evet evet, böylesi gerek, 'çünkü seni ben seçtim!' dedi.
Bayıldım buna, iyi demişsin. :)
İlk yayımladığın yazıyı anlayamamıştım, şimdi biraz daha bütünleşti.
Ama hala bir bütünün %5 ini bile tamamlayabilmiş değilim. Bir iki taş buldum birleştiremiyorum hâlâ.
Beni böyle ilerisini düşünmeye sevk eden yazılara bayılıyorum.
Tebrikler vallahi...
Arayı çok açma litfen..
:)