- 840 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DARBE ANALİZİ
Askerin ihtilal yani darbe yapmasının adı; yasa devletinde tamı tamına, İSYANDIR.
İsyanı yasa maddeleriyle önleyemezsiniz.
İsyan, egemen güce karşı ayaklanmak ve onu devirmeye kalkışmaktır. İsyan bazen masum/haklı, bazen de suçlu olabilir. Ama her durumda egemen düzenin işleyişine savaş açtığı için, haklı da olsa, o düzen tarafından yok edilmek istenir.
“TSK, 1960 ve sonrasında yaptığı darbeleri, 211 sayılı İç Hizmet yasasının 35.inci maddesine dayandırmış ve haklı olduğunu kanıtlamak istemiştir” deniyor. Tamamen tutarsız bir savunma. Darbeler zorunlu olmuştur mutlaka, ama hepsi de tamı tamına isyandır.
Çünkü;
TSK’nın bütün eylemlerinin, her adımının emir-komuta zinciri (hiyerarşi) içinde olmasını buyurur yasalar. Amirin yanlış yapması, hatalı olması durumunda astın inisiyatif kullanarak doğru olanı yapma ve sonunda hesabını verme mükellefiyeti, darbeler için asıl savunulacak nokta olabilir. Atatürk’ün haklı olarak dikkat çektiği de bu noktadır. Amirin hata yapma şansı vardır ve bazen bu hata bir savaşın kaybedilmesine ve milletin helak olmasına yol açabilir.
TSK’daki hiyerarşi, yani emir-komuta zinciri; yeni katılan (bir günlük) askerden başlayarak Cumhurbaşkanında biter. Normal seyirde makam atlama ve kopukluk asla kabul edilemez. Bir kademede yanlış/hata olması durumunda bir üst kademeye başvurulur. Oysa Cumhurbaşkanından sonra yani askerin son komuta kademesi olan siyasi iradenin üstünde başvuracak -seçim sandığından başka- makam yoktur. O sandık da en üst komutan olan sivilin kontrolündedir.
Güçler ayrılığının aksatılmadığı iyi işleyen demokrasilerde elbette yargı bütün yanlışların düzeltileceği odaktır. Ama böyle yönetimlerde işler o denli aksatılmadan gereği yapılır. Ne halk ayaklanmaları ne de darbeler söz konusu olur.
Darbelere son vermek istiyor siyasiler. Çok haklılar. Ne yapıp yapıp orduyu asli görevinde tutmak siyasi iradenin görevidir ve sorumluluğundadır.
Ordu, devletin belindeki tabancasıdır. Bakımlı ve güçlü olduğu oranda etkilidir.
Darbe devletin kaza kurşunuyla yaralanmasıdır. Kendi kendini vurması gibi bir şey. Devletin hükmedicileri aptallık yapıp devleti kaza kurşununa kurban etmemelidirler. Bunun da yolu yasal düzenlemelere sığınmak değil, devleti adam gibi yönetmekten geçer. Darbelerin oluşum aşamaları incelendiğinde; siyasilerin yetersizliği, beceriksizliği, laçkalığı, halkına saygısızlığı öne çıkar. Darbelerin hemen sonrasına bakıldığında ise askerlerin siyasetteki beceriksizliği, işleri karman-çorman ettiği görülür.
211 sayılı TSK İç Hizmet yasasında 35.inci ve 2.nci maddeler değiştirilerek darbelerin önünü keseceğini savunuyor şimdiki iktidar. Bu yanlış yoldur. Darbe bir çeşit isyandır ve isyan yasayla önlenemez. İsyana yol açacak salaklıklardan sakınmaktır isyanı önlemenin yolu.
“ Askerlik : Türk vatanını, istiklal ve Cumhuriyetini korumak için harb sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir. Bu mükellefiyet özel kanunlarla vaz’olunur” diyor 2.nci madde.
“Askerlik, harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir” şeklinde değiştirilmek isteniyor bu madde. Değişen ne? Askerlik tanımından amaç çıkarılıyor ve “Cumhuriyet” kelimesi ayıklanıyor.
“Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır” diyor 35.inci madde.
“"Silahlı Kuvvetler’in vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" şeklinde değiştirilmek isteniyor 35.inci madde.
Değişen ne? Yurt dışına itiliyor tamamen TSK. Sınırlar içinde asla ve asla kılını kıpırdatmayacak. İçeride silahlı güce gerek duyulduğunda kullanılmak üzere büyük paralar harcanarak yeni bir silahlı güç oluşturulacak ve bu güç siyasi iktidarın keyfine göre kullanılacak. Biraz siyasileşmiş bir silahlı kuvvetimiz daha olacak demektir bu. (Yeni orduyu besleyebilmek için yurdun kalan değerli arazileri de AVM lere satılacak demektir bu).
Ayrıca önerilen yeni metinlerdeki ifade ortaokul kompozisyonu olamayacak kadar dil, düşünce ve hukuk tekniği fakiridir.
Yasal değişiklikler bu şekilde yapıldığında askerler kolay kolay darbe yapamayacaklar. Çünkü isyan gibi ağır bir suçtan yargılanmaktan ve karşılarında iç güvenlikten sorumlu bir ordu daha olmasından korkacaklar. Osmanlının son çeyreğinde denenen yöntem. Hala bazı ilkel dikta devletlerinde olan bir uygulama. Devletin bir ordusu oluyor, bir de siyasi iktidarın ordusu. Bir örneğini Guinea devletinde çok net olarak görmüştüm.
Aslında bunların tamamı ayrıntı, adam gibi devlet yönetilse hiç birine gerek kalmayacak. Siyasi iktidar sapıtırsa birileri gene isyan eder. Mesela TSK’nın isyanı Başkana (başbakana/cumhurbaşkanına) karşıdır. Çünkü silsiledeki son makam orasıdır.
Bu yeni düzenlemeden sonra yapılacak darbeler çok farklı, çetin ve kanlı olacaktır. Kendini vatanına sahip çıkmak zorunda hisseden komutan, kendini güvenceye alacak; devirdiği iktidarın köküne kibrit suyu ekecektir. Ya da serden geçerek yola çıkacaktır.
Zaten askerliğin özünde korku değil cesaret vardır. Korkan askeri yaratırsanız, asla darbe yapmaz. Diğer taraftan bakınca, korkan asker savaşamaz da. Hööttt.. dersin siniverir. Askerinin bu marifetini senden önce düşmanların keşfedecektir. Yani korkak asker, yurdu-ulusu korumak yerine, gününü gün etmek, zorluklardan sıvışmak isteyecektir.
Bir formül olarak özetlenirse: “Askerliğin özü cesaret, güven, disiplin, vatan aşkı ve saygıdır” der, evlatlarımızı bu değerlere feda eder, şehitlerimize bu değerleri yükleriz. Eğer darbe istemiyorsak, orduyu sümüklüböceğe çevirmektense TSK’nın en üst makamı olan sivil otoritenin de saygı duyulacak değerlerle donatılmış olmasını sağlamak gerekir.
Dikkate, aklın yoluna, namuslu siyasete, güçlü orduya saygılar.
*büyükharman*
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.