BİR GÖLGELİK AŞK(2)
BİR SENİ KAYBETMEKTEN BİRDE...........
Alışkanlıklar daima korkutur beni; ben yaşamaya bile alışkın değilim... Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır.Düşünüyorum da hiç bir şeye müptela olmadım.sevdiğim yada sevmediğim şeyler var sadece.
Fakat şimdi sana alışıyorum,benimsiyorum,özümsüyorum ve de korkuyorum. En acısıda bu zaten.Bir seni kaybetmekten birde yalnız ölmekten korkuyorum. Hayatta herkesin korkuları vardır ya. Kaybedecek bir şeyi olmayanın bile en azından can korkusu vardır.
Demiştim daha önce koltuk değneklerimsin diye. Yıllardır oturan birini ayağa kaldıran. Yürümenin güzelliğini farkettiren. Ve o koltuk değnekleri senin umudun heyecanın olmuştur artık. Bırakmak istemezsin.
Yürüyemeyen biri için koltuk değnekleri,yürüyen birinin bacakları gibidir. Kim bacaklarından vazgeçmek, kaybetmek isterki.
Sevgilerin hoyratça tüketildiği,günü birlik aşkların yaşandığı bu zamanda seninle böylesine akla zarar bir sevdayı yaşamak,seni hissetmek, sevgisiz geçen yılların hıncını adeta senden çıkarırcasına sarılmak,dudaklarının bütün vücumu yakan sıcaklığıyla yanmak, sonrada bir çocuğun annesinin ardından bakar gibi gidişini seyretmek.....
Biliyorum bu gidişin öyle bir gidiş değil,benden bir kopuş değil. Yine de her ayrılışımızda,sanki bir yanımı ıssız bir ormanda bırakıyor,çaresizliğine seyirci kalıyormuş gibi hissediyor,aslında o ıssız ormanda kalanın ben olduğumu farkediyorum.
Hani vardır ya ölüme susamak,aşka susamak bilirsin işte. Şimdi birde Denize susamak var benim için. Sana susuyorum. Kana kana içmek bütün damarlarımda dolaştığını hissetmek istiyorum.
Birde sadece sana susuyorum.Suskunluğumda da anla beni diye. Hiç bir söze gerek kalmadan,cümle kurmadan....Hani derler ya İnsanlar konuşa konuşa,hayvanlar koklaşa koklaşa diye. Kim demişse halt etmiş.Ben seni konuşmasanda anlarım.
Konuşmasanda duyarım. Sevginin dilini bilmeyenler içindir belkide bu söz.Sen bana yüce yaratıcının bir lütfusun. Bazen kendi kendime derdim artık Allah ta sevmiyor beni diye.
Ama şimdi görüyorum ki seni karşıma çıkararak aslında beni sevdiğini gösterdi. Yoksa her insana nasip olurmu böyle bir sevda. Zaten herkesin harcı değildir.
Seçilmiş insanlardan söz etmiştim sana hatırlarsan. Bizlerde aşkın seçilmiş insanlarıyız. Her yürek taşıyamaz, hakkını veremez. Zaten verse adı aşk olmaz.
Seninle hava başka,su başka,mevsimler bambaşka. Seninle ben başkayım.Bir başkalaşım, bir değişim sürecindeyim sanki. Senden önce maymundum şimdi insan oldum adeta. Gülme gülme. Yok yok gül. Hep gül. Neyse. Ne diyordum. Evrim teorisi gibi. Bir bakıma gerçek evrim teorisi bu bence. Aşk.
Ama tam tersi bir durum söz konusu. İnsandan maymuna gidiş. Onu üzmemek, onu incitmemek seni daha çok beğensin diye aynanın karşısında kılıktan kılığa girmek.
Yanındayken de elini ayağını nereye koyacağını şaşırmak,konuşurken bile zorlanmak. Bu maymunluk değilde ne.
İşte ben bu süreçteyim.( Ama İnsan olup kalbimi hissetmemektense aşkın maymunu olmayı tercih ederim. )
Zaman çabuk geçiyor. Tüketiyoruz bize verilen süreyi.istemesekte o meçhul sona yaklaşıyoruz.ve sen kalan ömrümü anlamlı kılansın.sevdiğim kadınsın.
Gelişinle bütün çiçeklerimin açtığı baharım,gidişinle de bütün yapraklarımı döktüğüm sonbaharımsın. Gülüşünle yazım hüznünle kışımsın. Sende yaşıyorum dört mevsimi. Sende buluyorum kendimi. Dedim ya kadınım seninle hava başka su başka mevsinler başka. Seninle aşk başka...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.