- 1226 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
"MEMLEKET NERE HEMŞERİM?"
Yıllardır bu sözü duyarım. Otobüste, trende, çarşıda, pazarda, sokakta, iş yerinde, düğünde, bayramda, cenazede, piknikte, her yerde sorarlar bana. ‘Nerelisin?’ Ondan sonra da ‘Ne iş yaparsın?’ sorusu gelir. Aklım erdiğinden beri bu sorularla karşılaşırım. Ben çocukken de şöyle sorarlardı. ’Sen kimin oğlusun, baban ne iş yapar?’ Hatta sık sık ’Büyüyünce ne olacaksın?’ derlerdi. Bu soruyu kendime de çok sordum.Gerçekten de büyüyünce ne olacaktım? Bir çok meslek vardı ama ben bir türlü ne olacağımı bilemiyordum. Klasik cevaplar vardı da, ben hiçbir zaman bu klasik cevapları vermezdim. Ya hiç bir şey olamazsam? Yalancı çıkarsam? Hiç kimseye de cevap vermiyordum. Ama işi garantiye aldıktan sonra, ‘Asker olacağım.’ demeye başladım. Aklım ermeye başlamıştı ya, her çocuk da büyüyünce askere gidiyordu. Ben de asker olacaktım. ’Asker olacağım, düşmanları öldüreceğim.’ demeye başladım. Oyuncak silahım bile vardı. ‘Aferim, büyü, çakı gibi asker ol.’ derlerdi. Bir de baktım, birden bire ne çabuk da büyümüşüm. Ama büyüyünce iş değişti. Nefret eder hale geldim bu sorulardan. ‘Büyüyünce ne olacaksın? Baban ne iş yapar?’ sorularının yerini ‘Nerelisin? Ne iş yaparsın?’ soruları aldı. Adamlara da denmiyor ki, ‘Ulan ne iş yaparsam yaparım, nereliysem nereliyim, sana ne! Ben sana sormuyorsam sen de bana sorma!’
Bir gün doktorla görüşmek için hastanenin bekleme salonunda otururken yanımızdaki yaşlı bir bey amca ‘geçmiş olsun’ dileklerini ilettikten sonra, ‘Hayırdır, hasta kim? Sıkıntı nedir?’ dedi. Böyle de çok meraklı bir milletiz işte. Kendisine, doktorla konuşmak için beklediğimizi sakin bir şekilde söyledim. Ardından ‘Nerelisin?’ sorusu geldi. Sanki kan beynime sıçradı. Deli olduğum, hiç cevap vermek istemediğim bir sorudur bu. ‘Amca, nereliysem nereliyim. Ispartalı da olabilirim, Ankaralı da olabilirim, başka bir yerden de olabilirim. Nereli olmam çok mu önemli? İnsanız sonuçta.Türkiyeliyim.‘ dedim. Adamcağız soruyu sorduğuna soracağına pişman oldu. İyi de oldu, aklına gelirim de, bir daha hiç kimseye soramaz böyle saçma sapan soruları.Neden meraklıyız ki bu kadar? İyi ki bir selam verdik millete. İnsanlara hiçbir zaman ‘Nerelisin?’ sorusunu sormam. Yunanistan’da da doğsa, oralı da olsa sormam. İnsandır çünkü. Sanki bu soruyu sorunca, ayrımcılık hissiyatına kapılıyorum.
Ne demiş büyükler: ‘Doğduğun yer değil, doyduğun yer.’ Beynelmilel olduk resmen. O kadar yer dolaştık ki eşimle birlikte. Garibim, kendi memleketini unuttu benimle memleket memleket gezmekten. Bir de sormazlar mı, ‘Eşin nereli?’ diye. Ulan öldürür müsün, sabaha mı bırakırsın? Yahu kardeşim sana ne eşimin nereli olduğundan? Türkçe konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Türk müyüz? Türk’üz. Eeee, mesele ne? Yani Trakyalı olsa ne yazar, Ardahan’lı olsa ne yazar? İnsanız sonuçta. En çok da çocukların kafası karışıyor. İki oğlum da Eskişehir’de doğdu.Kız kardeşime sordukları zaman İstanbul ile nüfus kütüğümüz dışında bir bağımız olmadığı halde, "İstanbul’luyum." der. Eşim aslen Çankırı’lıdır. Ama Ankara’da doğup büyümüş. Annem Ankara’nın başka bir ilçesinden.Bizim ailede herkes farklı yerlerden anlayacağınız. Yaşımı sorun, işimi sorun, ama bana lütfen hiç kimse nereli olduğumu sormasın. Kırarım, dökerim. Kendi kendime sayarım, söverim, huyum batsın.
Bazı insanlar suratıma baktıklarında beni yukarıdan aşağıya süzüyorlar. Kimi saçımla, kimi işimle, kimi konuşmalarımla ilgileniyor. Herkes beni birilerine benzetiyor. Onlara göre bazen Erzurumlu olurum, bazen Ağrılı. Bazen de yeri yurdu olmayan bir çingeneyimdir. Her şeyden önce insanım. Ama "İlle de söyle!" derseniz o saniye bir sıfır öne geçerim. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti topraklarının başkenti Ankara’da doğdum, orada büyüdüm. Oldu mu istediğiniz? Ankaralıyım demekle bir ayrımcılık, bir hemşehricilik de ben mi yapayım?
Yıllarca görev yaptığım Eskişehir’den Isparta’ya mesleğim icabı 2008 yılında taşındık. Çok seviyorum güller diyarını. İnsanları da sevmek istiyorum, yakınlaşsınlar bana, bir adım gelsinler, iki adım gideyim diyorum. Olmuyor. Bazıları hâlâ hemşehricilik yapıyor. Sanki zorla makamlarını ellerinden almışım gibi bana diş biliyorlar. Bazıları da severmiş gibi görünüyorlar, yüzüme gülüp, arkamdan kuyumu kazıyorlar. Çözemiyorum, oyunlarını o kadar güzel oynuyorlar ki, Holywood oyuncularına taş çıkarttırırlar.Çok azı da bana gerçekten değer veriyor. ’’Bizim oğlan’’ kelimesini çok seviyorum. Ispartalılar sevdikleri kişilere ’’Bizim oğlan, bizim kız’’ derler. Çok anlamlı, çok samimi bir anlatım tarzı bu. Benimsenmek, anlaşılmak ne güzel şey.
"Memleket nere hemşerim?" dediklerinde gülerim. Benim için doğduğum yer değil, doyduğum yer önemlidir. Ben 81 vilayetten almışım özelliklerimi. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir bütündür, bölünemez. Ben Türkiyeliyim, liderim ulu önder Atatürk. Bayrağım al yıldızlı Türk bayrağı. Resmi dilim Türkçe. Atatürk ilke ve inkılâplarını özümsedim, benimsedim, babamdan bana miras kaldı, ölene dek ayrılmaz etim, kemiğim, iliğim.
Vecdi Murat SOYDAN
30 Haziran 2013- Isparta
YORUMLAR
Dediniz ya;Meraklı Milletiz.
kısaca cevap vermek terslemekten iyidir.
kalp kırmak kolaydır gönül almak zordur.
Toplum olarak öyle yetiştik hep sorarız...
gerçekçi anlamlı bir yazı.katılmak veya katılmamak kişiye göre değişir.
tartışma konusu olacak bir fikir.
beğendim konuyu.
selam ve saygılar.
Bir şeye kızdığın belli..
Ne yaparsın insanız soruyoruz karşımızdakine ,Nerelisin..
sonra ondan gelen cevapla kendimizde duyduğumuz bir şeyler varsa başlarız anlatmaya..
Belki cevabında o yerde çalıştığımız,gördüğümüz,askerlik yaptığımız ,kazık yediğimiz yerde olur.Başımdan geçtiği gibi adres uzak oraya taksiyle gidilir döndürüp dolaştırıp yüz metrelik yere para almak için yaptığı gelir insan başlar anlatmaya benim gibi...
can sıkıntısı da yapar insanı çenesi düşük.
Tebrik ederim saygılarımla.