- 1535 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Topal Çekirge "Mühür Dergisi, Temmuz-Ağustos 2013"
Topal Çekirge
Hastaydı. Doktor istirahat vermişti. Yataktan kalkmayacağı gibi üşütmemesi de gerekiyordu. Zatürre tanısı koyulmuştu. En ufak bir tedbirsizlik hastalığının ilerlemesine neden olabilirdi. Sevgili can yoldaşının gelmesini saymaksak, yalnızdı. Yalnız da sayılmazdı aslında. Geçen sene, dört ayı beraber geçirdiği arkadaşı topal çekirgenin akrabası olduğunu tahmin ettiği çekirge, kornişin üzerinde nöbetteydi.
Yardım etmediği için, vicdan azabından intihar ederek yaşamına son veren, gazete fotoğrafçısı Pulitzer ödülü sahibi Kevin Carter’i düşündü. Açlıktan ölmek üzere olan bir çocukla, arkada leşini yemek için bekleyen akbabayı, aynı karede görüntülemişti Kevin. Olay yaratan bu fotoğraf birçok esere de konu olmuştu. Kornişteki çekirge fotoğraftaki akbaba gibi bakıyordu ona. Tedirgin bir halde “Hey dostum! Burası Sudan değil, Kevin de artık yok,” diye bağırdı, duyar umuduyla…
Böyle düşündüğü için hem utanıyor hem de gözlerini çekirgeden ayırmıyordu. Yarı uyanıktı çoğu zaman. Topal çekirge yatak odasına hiç girmediği halde, akrabası olduğunu sandığı bu çekirge yatak odasından çıkmıyordu. Yukardan aşağıya gözlerini avına dikmiş, devamlı onu kolluyordu. İyi niyetle açıklanamazdı bu bakışlar. Haklıydı da; aç kalan çekirgelerin, leş yediklerini yazıyordu kitaplar. “Bilgili olmak da kötü,” diye düşündü. Eğer bunu bilmeseydi, kötüye yormazdı bu durumu. Doktorlar ona, obez diyorlardı. Çekirgenin yedi sülalesine yeterdi leşi. Bir iz dahi kalmayacaktı ölüsünden üstelik. Can yoldaşıysa “kim bilir kime kaçtı!” diye düşünecek, belki beddualar da döşeyecekti arkasından…
Eskimoların yaşamını düşündü. Umutsuz hastalar, yaşlılar; yırtıcı hayvanlara kendilerini servis ederlermiş ki bu hayvanlar kabile insanlarının besin kaynaklarıymış aynı zamanda. Doğanın hem dengesi hem de idamesi için gerekli olan bu dönüşüm, çok şey anlatıyordu ona. Her şeyin bir açıklaması ve derinliğinin olduğunu düşündü. “Onu da arkadaşı çekirge yesin, n’ olmuş yani!” dedi ve sustu…
Çekirgeyle flört sayılabilecek bu bakışmalar bir hafta kadar sürdü. Adam iyileşip ayağa kalktığında çekirge gitmişti…
Not: Hastalıktan bir yıl sonra, adam öyküyü yazıp bitirdi. Havanın güzelliğinden yararlanmak için Foça’ya yüzmeye gitti. Eve geldiğinde buzdolabının üstünde semiz bir çekirge duruyordu. Can yoldaşı yoktu…
M.Mazhar ALPHAN
YORUMLAR
Bir durum öyküsü.Kafka'nın Değişim'ini anımsadım.Öyküde "...beddualar da döşeyecekti ardından."kullanımı dikkatimi çekti.Sövüp saymak,küfretmek için "döşemek" sözcüğü kullanılır.Lakin beddua veya "gud"dua için döşemek kelimesi kullanılmamalı.Dua "edilir" efendim döşenmez...Bir de kahramanımızın bastıbacak çekirgeyle bakışmasını flört edişe benzetmek ne derece doğru?Öykü kahramanının kaygıları,söylenmeleri ve teslimiyeti flörtle bağdaşır mı? Doğrusu ben bağdaştıramadım.Doğaldır ki bunlar bana göre böyle."Not" noktayı koymuş öyküye.İlginçti.Başarılar diliyorum.Selam ve saygıyla.