Susuşname
hayrettin taylan
-Bazı insanlar kitap gibidir;ama sen sevginin, sabrın, bir hayalin kitabıydın. Her harfinde bir yaşam yok satardı. Heceliyordun gecelerimi.Alfabenin bütün harfleri sınırlarımı tümlüyordu.
Cümlelerin hayatın tozuna, ekmeğine değiyordu. Kitapları ağlatan aşktın. Aşka güleç güller açtıran gül yüzün vardı. Dahası, çok içten,çok mütevazi bir kitaptın.Bütün sayfalarında güzel düşler, duygular, ömürler vardı.Bu yüzden bir ömür dolu dolu okumaya geldim cançiçeğim…
-Sınırında, sinirinde mayını çok imkansızlık devletine gitmişti aşk.
Sen orada nazlı bir ceylanın giysisini giymiştin. Mersin’deki Kızkalesi ‘nin acıklı öyküsünde yadın ısırılıyordu.
Kralın canından çok sevdiği kızı varmış. Bir kahin, kızın olacak ;ama yılan onu ısıracak ve ölecek demiş.Kral, bunu ciddiye almamış gibi yapsa da canından çok sevdiği kızı için Kızkalesini yapmış. Bütün askerleri, kendisi yıllarca, aylarca, günlerce yılanlara karşı direnmişler. Gel gör ki yılanın birisi kaleyi girip dünya güzeli kızı ısırmış…Bütün askerler, kral günlerce ağlamış.Gözyaşları kaleyi istila etmiş;ama acının haritası tarihsel bir acıya bırakmış.
Sen de böyle imkansız, böyle derin, böyle aşka korunaklı bir anacıl kalesindesin.Artık ikimiz de şunu öğrenmişiz.Kale de hatta cehennemin dibinde de olsa duygularımızın anahtarı bizde.İnsan kendi duygu evinin anahtarına sahiptir.Anahtarı tamir etmesini de bilmelidir. Tamirciye gerek yok.
-Uzman da olsa aslında zekiler, üst algıcılar,yüksek ruhluluğa sahip olanlar, duygu dünyasının anahtarcısıdır. Kendini tanır, bilir.Kendi içindeki çıkılmaz kapıları hangi anahtarla açmasını bilir.
-Ve sen cançiçeğim, inanın dünyanın en güzel anahtarcısısın. Öyle güzel, öyle özel bir duruşla, sabırla tamir ettin ki sevdamızı…
-Mutluluk şimdi bizim mutluluğumuzu kıskanıyor.
Gideceği limanın bilgesi olmak gerek.Aşk sularında karşına her türlü rüzgar çıkabilir.Her rüzgar seni başka limana sürüklemek zorunda kalabilir;ama sevda yolunu, niyetinin akıntısını, ruhunun dalgalarını biliyor, vicdanına hakimsen gideceği limanı bilir aşk bilgesi……
Sonra sustu suskunluk. Bestesi yırtılmış şarkının çocuğu gibi yeni sözler,ya da sözleri yazacak yeni aşklar istiyordu susmuşluk..
Susuş:
-SEN …
Şair:
Neden sen deyip sustun.Sen’de çok derin mesajlar var biliyorum. Sen.. bir hece değil biliyorum.Ya ikinci tekil kişi eki de değil.Farkındayım dedim.
Susuş:
-Sen’den ötesi benlik denizi var.Herkes benlik denizinde temizlenmeyebilir.Herkes, sen olmayabilir.Aşkta sen olmak demek, artık seninle seneyim, hevesim, tutkuyum demektir.
-Şimdi adıl olduğun bu sevdada susuşların içten, kalemin konuşuyor;ama daha konuşmayan yüzlerce duygunun, dokunuşun,öpüşüm, sarılışın, koklayışın, özleyişin, huzurun kalemi var.
Şair:
-Gönlüm , onu iç gözünde sevdi…Ruhunun kuyusuna Yusuf oldum.Yırtık da değildi gömleğim.Üstelik, müjdeli bir peygamber de değildi.Ve babam peygamber de değildi;ama Yusuf’tum. Yüreğim, onun için Yusuf olmayı seçmişti.Onun istediği huylar kuyusundaydım.
-Bilerek beni uzak, imkansızlık kuyusuna atmıştı.Güzeller kafilesi geçince hangi güzelin aşk kölesi olarak satın alacağını bekledi.
-Seni gözümden, seni özümden, seni içimden, seni ömrümden istiyorum.
-En sevdiğim pişman olup gelse de ben hep sendeyim.Hiçbir sevgi,hiçbir güç sevgini azaltacak bir şey yapamaz dedim.
-Kendisi kervancı olup geldi beni kuyudan çıkardı.
Susuş:
-İç gözün,onun gönül gözünün bakışlarını etkilemiş.Aşk,zaten bakış açılarının aynı ruhun, duruşun, algının, isteyişin denkleminde bir işlemle sonucu bulmasıdır.
-Sizin suskular kitabınız var.Sabır, sevgi, sevda… Üçü yetiyor sizi toparlamaya.
İnsan sevince sabreder. Sabredince daha çok sever.Ölçüsü alınmış zamanın aşkı olmak daha verimli olur. Öyle bitici, öyle uçucu, öyle ancı duyumsamalarınız yok.
Şair:
“Yüreğiniz bir yanardağ ise, nasıl umabilirsiniz,
ellerinizde çiçeklerin açmasın?” H.Cibran böyle der;ama yanardağımız aktı.Lav toprağında yeşerdi verimli güller.Onun gül dünyasına öylece başladım.Lav ırmağı aktı,beni yaktı. Kimsenin cesaret edemediği zamanlarda ona zaman ve aman oldun.Şimdi huzurun sofrayız…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.