- 694 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Korku ve Saygı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Korku Ve Saygı
Bir hanım parkta çocuğunu oynatırken, çocuğu huysuzluk etmiş! Kadın da söz dinletemeyince orada oturmakta olan köylü şapkalı bir adama “Şu çocuğu bir korkutur musunuz? Söz dinlemiyor!” demiş! Adam; “Vay bilmem ne yaptığımın çocuğu!” diye çocuğu azarlamış! Kadın; “Bey efendi ne yapıyorsunuz! Bana küfrettiniz!” Adam demiş; “Ben ayı değilim, kurt da değilim; öcü de değilim! Bizim köyde korkutmak böyle oluyor! Siz dediniz ben de yaptım!” Yani korku ile yol alınmaz!
Korku kişinin kendi içinde ve muhtemel bir hatasına karşı olmalı! Yani kişi kendi hata yapmaktan sakınmalı yoksa hariçteki işleyişten korkmak çözüm değil!
Allah’tan korkmak, Allah’tan korkmayandan korkmak; bunlar da gereksiz! Allah’tan korkmakla Allah’ı sevmek veya saymak ayrı bir durum! Yani kişi Allah’a bilmeyerek saygısız olacağından korkacaksa o dahi bilinçle izale edilebilir! Yoksa rast gele davranıp bir de korkmak ve korkunca da durumu kurtardığını sanmak çözüm olmaz! Zaten Allah’tan korkmayanı da kişi belirleyemez! Bu söylem çerçeve bir söylem yani deyim gibi veya soyut bir durum! Öyle ise Allah’tan korkmak yerine Allah’a saygılı olmak daha akıllıca! Bu dahi kişinin kendine ve evrene saygısıyla mümkün!
Korku ile yol almaya çalışan korkutulunca da yolundan döner! Bu nedenle korkutan korkutulur! Döngü var…
Bebek sobaya el değdiğinde ateşin korkusunu da yüklenir! Elini yakan her benzer şeyden doğal olarak sakınır! Korku mu sakınma mı! Elbet sakınma gelişmeli! Korkunun yönetimini de zamanla öğrenir! Beyaz önlüklülerden korkar çocuk eğer küçüklüğünde bir sorun yaşamışsa beyaz önlüklü biri ona iğne yapmış ya da dişçi canını yakmışsa! Bu korku sakınma olarak zaman içinde yerini bulur!
Kişisel gelişimin ilk adımı inancın sorgulanmamasıdır! Yani inancı kişi kendisi sorgulamalı yanlışını kendi bulmalı! Ve inanç övgüye de konu olmamalı! Çünkü inanç bilinç değildir! Bilinç olduğunda inanç kalmaz bilinç oluşur! Hz. Ali’ye atfedilen bir söz "Perde-i gayp açılsa yakinim ziyadeleşmez!" Yani perde açılsa bu esfel Dünya’nın üçüncü boyutunun perdesi açılsa dahi inancım artmaz diyor! Çünkü tüm inandıkları bilinç olmuş. İnanç olarak muallak hiç bir şey kalmamış.
Bizler tercihlerimizle varız ve tercihlerimizin de işleyişi kaçınılmaz. Sadece rıza olmalı gerisi zaten işleyişe dahil. Rıza ile aşılır tüm sorunlar. Kabul ile! Seyir var yani yol almak…
Tercihler tüm boyutlarda yansır. “1” , boyutsuz ve tüm boyutların ilk üreteni, kaynağı, başlangıcı; “2” toprak ; “3” hayvan; “4” bilinç ve yukarısı 6 dan sonrası hiçlik! Miraç gibi; topraktan başlar ve kabı kavseyne kadar gider. “5” sidre meleküt, “6” orjin insan Meleklerin itaat ettiği varlık olan Adem boyutu; sonrası “Bana seni gerek seni” Hiçlik, yani heplik. “6” dan sonrası hep; her yerde, her şeyde şeyde olmak. “O” olmak! Asıl yani!
Şöyle bir durum var bu esfel (Dünya) boyuta insan nasıl bir tercihle gelmişse (Bu tercih kalu bela, elest tercihidir) değişik açılardan o tercihini yapacak ve asla bu tercihi değişmeyecek bu boyutta değişmeyecek. Ahir boyut olarak bilinen diğer boyuta da bu aktarılır! Yani evrendeki işleyiş bu boyutta ikili olarak diğer boyutlarda da üzerine katlayarak devam edecek! Kimsenin aslı değişmeyecek ama yansımalar için tahammül gerek!
Küfür ise örtmek! Ya da örtmeye çalışmak, yoksa örtmek mümkün değil işleyişi; görmemek için göz önüne engel koymak ya da başka dümenler çevirmek var! Yani kişi kendi gözünü kapayıp başkalarının da görmediğini sanır bu küfür hali…
İşte “Kalu bela, elest” tercihine göreceli işleyiş esfel Dünya boyutunda görünüyor. Bu tercih anı özgürce yapılan andır ve açılımı Dünya esfel boyut; devamı da üzerine katlanarak giden ahir boyut. Söylemler ise sadece avuntu. Tüm "Güzel" (Güzel tırnak içi ) söylemler aslında avuntudur! Aldatmadır! Ben söze bakmam pek davranışa bakarım. Ya da bizzat kendim algılarım. Olması gereken işler! İşleyiş olması gerekendir! Elbet toplumsal adalet için toplumsal kurallar olmalı bu kurallar da esas olan bireyin başkasına zararı olup olmadığıdır! Yani tercihin başkasına zararı olmaması esastır. Başkasına zarar olmayan tercihin ise korunması esastır. Bunu yapamaz şuurlu olmayanlar, işte şuur toplumsal olunca şuursuzlar da bundan faydalanır ve denge sırat sağlanır, bu da nispi. İzafi. Yani elest tercihi kaçınılmaz yaşanacak. Bağırıp çağırıp dövünmekle olmuyor bu. Korkmakla hiç olmaz!
Son tahlilde; her şeyin bir asıldan tercihten yansıması var. Bu her boyuta farklı yansır. 3. boyutta küp boyutundaki hayvansal boyuttur yansımalar daha vahşice. 4. boyutta enerji boyutu bu da daha etkili ama yakıcı. Enerjinin doğası gereği. Tercihler tüm boyutlarda yansır. “1” , boyutsuz ve tüm boyutların ilk üreteni, kaynağı, başlangıcı; “2” toprak ; “3” hayvan; “4” bilinç ve yukarısı 6 dan sonrası hiçlik! Miraç gibi; topraktan başlar ve “Kabı kavseyn”e (Cebrail’in sınırıdır, meleküt sonu , orjin insan girebilir.) kadar gider. “5” sidre meleküt, “6” orjin insan Meleklerin itaat ettiği varlık olan Adem boyutu; bu boyutta melekler de olmaz! Sonrası “Bana seni gerek seni” Hiçlik, yani heplik. “6” dan sonrası hep; her yerde, her şeyde şeyde olmak. “O” olmak! Asıl yani! Korkmayın seyirde şuur ile yükselinir! Bazı durumlarda “Haklılar” ve “Haksızlar” olarak kesin olarak ayrım yapmak mümkün olmaz! Ama şu var; ikili ayrışma evrenin esfel 3. boyutun özelliği, her iki tarafında haklı olduğu haller var onları izlemek gerek. Yani kişiye haklı olduğu durumda taraf olmak, haksız olduğunda ise taraf olmamak var bu dahi kendi algımızın tarafı olmaktır. Yani iş o kadar basit değil.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ahmet Bey iyi günler..Allah'tan korktuğumuz için değil, onun yüceliğinden ötürü saygı duymalıyız.Kendini bilen kişi de Yaradan'ı bilir zaten. İnsan, salt kemik ve etten oluşmuş bir varlık olmadığına göre ! Sağlıklı bir yaşam için inancın gerekliliği söz konusudur.Ama onun nasıl olacağı da şahsın kendisine aittir."Bana seni gerek seni " Yunus Emre'mizin bir dizesini yazmışsınız.Bana göre, insanlığı mutlu kılacak Yunus Emre'nin inanç anlayışıdır.Ellerinize sağlık,yazınızı severek okudum..Saygı ve selamlarımla..