- 646 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ORHAN PAMUK
Gerçekliğe onu ancak değiştirerek katlanabildiği için yazan;
NOBEL EDEBİYAT ÖDÜL sahibi
ORHAN PAMUK...
„Masamdaki Kitaplar“ın bu ayki konuğu ORHAN PAMUK.
1980’li yıllarda eser vermeye başlayan ve kısa zamanda büyük üne kavuşan;
2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü Türkiye’ye getiren ilk yazarımız ORHAN PAMUK...
Edebiyat bağımlısı...
“ (...) Edebiyata bağımlılığım beni “yarı ölü” durumuna getirmiştir. Belki de ölüyüm de, içimdeki cesedi edebiyatla hayata döndürmeye çalışıyorum. Kaşıkla ya da iğneyle alınan ilaç gibi her gün “almam” gereken edebiyatın, esrarkeşlerde olduğu gibi bazı nitelikleri ve anlamlı bir “dozu” var. (...) Her gün almam gereken “edebiyat”ın “dozu,” eğer ben yazıyorsam, bambaşkadır. Çünkü benim gibilerinin durumunda, en iyi tedavi, en büyük mutluluk kaynağı, her gün iyi bir yarım sayfa yazmaktır. Yirmi beş yıldır (37 yıl A.D) aşağı yukarı her gün on saatten olmak üzere bir odada, masamda yazıyorum...”
Böyle anlatmış edebiyata olan düşkünlüğünü Orhan Pamuk 1999’da yazdığı “ÖTEKİ RENKLER” adlı kitabının önsöz’ünde. Edebiyat bağımlısı biri olarak, ben kendisini anlayabiliyorum. Yani ben onun kastettiği “benim gibiler”denim... Okumadığım veya yazmadığım gün, kendimi suçlu hissediyor; ilacını alamamış bir bağımlı gibi sanki krize yakalanacakmışım duygusuna kapılıyorum.
Yoğun ilgiyle gelen tartışmalar...
Kitapları elli dokuz dile çevrilen, yazarlık serüveninin başlangıcından bu yana hem yoğun ilginin hem de tartışmaların odağı olan Orhan Pamuk, yazdığı her romanında yeni biçimler denemesi ile de tanındı. Cevdet Bey ve Oğulları’ndan Benim Adım Kırmızı’ya, Kara Kitap’tan Beyaz Kale’ye, Sessiz Ev’den Yeni Hayat’a Orhan Pamuk’un romanları modern Türk edebiyatının yönünü değiştirdiği gibi, pek çok yeniliğin, tartışmanın, övgünün ve eleştirinin de merkezi oldu. Hatta dilini yani Türkçeyi bilmediği yönünde de eleştiriler aldı.
Ressam-mimar-gazetecilik...
Otobiyografik kitabı İstanbul’da anlattığı gibi çocukluğundan yirmi iki yaşına kadar yoğun bir şekilde resim yaparak ve ileride ressam olacağını düşleyerek yaşadı. Liseyi İstanbul’daki Amerikan Lisesi Robert Kolej’de okudu. İst. Teknik Üniversitesi’nde üç yıl mimarlık okuduktan sonra, mimar ve ressam olmayacağına karar verip okulu bıraktı ve İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik okudu. Ancak yirmi üç yaşından sonra romancı olmaya karar vererek kendini evine kapatan Orhan Pamuk, yazmaya başladı.
İlk romanı...
26 yaşındayken, 1978 yılında bitirir ilk romanını Orhan Pamuk: Cevdet Bey ve Oğulları. 1979’da Milliyet Yayınları Roman Ödülü’nü alır bu ilk romanıyla. Yayımlanabilmesi için “üç öfkeli yıl” geçirir. Sanat dergilerine “ Ödül Almış Roman satılıktır” diye ilan vermeyi de düşünmüştür Orhan Pamuk.
Ödüller...
Kitapları 59 dile çevrilmiş olan, bütün dünyada on milyondan fazla satmış olan Pamuk, pek çok üniversiteden şeref doktorası aldı. Alman Kitapçılar Birliği tarafından 1950 yılından beri verilmekte olan Almanya’nın kültür alanındaki en seçkin ödülü olarak kabul edilen Barış Ödülü, 2005’te Orhan Pamuk’a verildi.
ve 2006 NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ...
2006’nın Aralık ayında, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alarak bu ödülü kazanan tek Türk oldu. Ödülü alırken “Babamın Bavulu” adlı bir konuşma yaptı. Otuz iki yıllık yazarlık çabasının ruhunu içtenlikle yansıttığı duygulu konuşmasıyla bütün dünyada derin yankı uyandırdı.
ADEM DURSUN