YAŞAMDAN KESİTLER..(7) ÇALGAN - BİR ZÜMRÜT KAYNAK
İnsan bir yaştan sonra doğup büyüdüğü topraklara özlem duyarmış ya. Galiba ben de aynı duygu sarmalına girmiş bulunmaktayım.
Yaşamdan kesitler başlığı altında ve zaman zaman canlanan anılarımda büyük bir yer edinen ve asla eskimeyen geçmişte yaşadığım köy hayatını anlatmaktayım.
Bu yazımda doğup büyüdüğüm yerdeki bir su kaynağından ÇALGAN’ dan bahsedeceğim
Köyümün can damarı harika bir suyun çıktığı kaynağın adı olan ve sunduğu bu nimet sebebiyle kendisine her yıl minnet borcunu ödemek manasındaki şenliklerin düzenlendiği o güzelim “Çalgan”.
Ancak, “Çalgan” deyince, öyle hemen geçip gidilemez. Anlatılası çok şey vardır. Bu sebeple gelin köyden dağ yoluna doğru 800 metre kadar yürüdükten sonra söğüt ağaçlarının ördüğü, gökyüzünün altındaki en güzel mesire yerlerinden birisi olan Çalgan’a varalım.
Kaynağın tam yanına çıkıp, elimizi yüzümüzü buz gibi su ile yıkayıp bir avuç-koşam da su içtikten sonra Çalgan’a kulak verelim.
Bakalım ne anlatır bize.
Bir küçük tepenin dibinden çıkan bu su muhteşem. Bir kısmı ark ile bahçe ve tarlalara, bir kısmı da kapalı şebeke ile evlerdeki musluklardan akan suyun kaynağı olan Çalgan. Köyün adeta can damarı. Daha bir çok kaynak var. Ancak Çalgan her zaman müstesna bir yere sahip.
Kaynaktan çıkan suyun önemli bir bölümü de hemen dibindeki taş yığını-çağılın arasında bir inilti ile akıp giderken, suyun sesine karışan kuş sesleri ve ağaçlarda rüzgarın fısıltısı, yorgun ruhlara terapi niyetinedir.
Çalgan’ın hemen önünde bir küçük tepe var. Selvi, kavak ve aluç ağaçları bu tepenin rengi ve süsüdür. Tepenin alt kısmında yer alan çevresi ise kavak ve söğüt ağaçları ile güzel bir koruluk havası yaratır.
Çalgan başta da söylediğim gibi köyün can damarı bir su kaynağıdır. Dolayısı ile de doğanın köyüme sunduğu en önemli nimettir.
Yoldan gelip giderken yorulanlar, hadi biraz sohbet ve muhabbet edelim diyenler, Çalgan’ın tepesinde dinlenirler. Azıklarını burada yer, içeceklerini cana değsin diye yudumlarlar. Gündüz de akşam da bu böyledir. Burada doğup büyüyenler için Çalgan, hayatın anlamıdır, dahası hayatın tam da kendisidir.
Köyüm, doğanın kendisine armağan ettiği bu nimetin kadrini, bir küçük noksanlık dışında bilmiştir daima. Çocuk aklımla hatırladığım yıllardan beri her yıl Haziran ayının ilk haftasına denk gelen bir günde Çalgan Şenliği düzenlenirdi. Şenlik istisnasız yediden yetmişe bütün köy halkının katıldığı, hem hal olduğu bir gündü.
Şenlikte, ağılında sürüsü olan her evden bir oğlak, maddi durumu elverişli olmayan ailelerden ise bir horoz getirilip kaynağın hemen dibinde kesilir ve hepsi bir kazanda pişirilirdi. Kesilen etlerin önemli bir kısmı bulgur pilavına katılır, geri kalanı ise söğüş yapılır. Böylece hazırlanan yemekler, katılanların kendilerinin ayrıca getirdiği yiyeceklerle birlikte yer sofralarında bir zengin menü mahiyeti kazanır. Ki hazırlanan yermekler, yiyenin de bakanın da imrendiği bir ziyafet sofrasıdır, insanların büyük bir iştahla çevresinde kümeleştiği.
Akşamın geç vaktine kadar yenilir, içilir, sohbet edilir, muhabbet edilir, davul zurna eşliğinde oyunlar oynanır, halaylar çekilir. Çalgan’ın çevresi bu şekilde rengarenk görüntüler eşliğinde bir panayır yerine döner.
Bütün bu yapılanlar Çalgan’ a, onu yaratana bir teşekkür ve minnet borcunu ödeme yerine geçer. Hatta biraz daha ileri gidersek bu bayram ve şölen havası Çalgan’da toplu bir ritüel - ibadet gibidir. Çalgan bu manada böylesi kutsanmış bir yerdir köylünün hayatında.
Öyle ki, zamanla kazanılan bir alışkanlık mıdır, yoksa başlangıçtan beri öyle midir? Bilen yok. Çalgan’ın hemen alt yanındaki bir büyükçe taş- kaya, gelen geçenin niyaz ettiği, dua okuduğu, bir olmazsa olmaz uğrak yeridir.
Görüleceği gibi Çalgan ulvidir, mühimdir, kutsaldır . Ve kendisine verilen bu önemi de sonuna kadar haketmiştir.
Günümüzde gerçi çok fazla tekrarlanmasa da Çalgan Şenlikleri bugün, bir özel gün olarak Köyümün, köylümün tarihinde hep var olacaktır.