- 832 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TOPLUMSAL DEĞİŞMENİN BİREYSEL ÖNEMİ!
“Siz kendinizde olanları değiştirmedikçe Allah sizin durumunuzu değiştirmez…”Rad:11
Toplumsal değişimin temeli, bireysel değişimden geçer. Hayatlarında bir değişim yapmayı düşünmeyenler, toplumsal yaşamda neden bir değişim olmuyor, deme hakkına sahip değillerdir…
Herkes topluma bir düzen vermeyi çalışır ancak hiç kimse kendine bir çeki düzen vermeyi hesaba katmaz. Bireylerin yaşamındaki farklılıklar, toplumsal farklılaşmayı oluşturur. Yani toplumsal değişimin yasası bireysel değişimden geçer.
Bireyler neyi talep ederlerse onunla karşılaşırlar. İyi bir yaşamı arzulayan bireyler, bireysel hayatlarında, bu hayatın özelliklerini yaşarlarsa, Allah toplumsal yaşamı da iyileştirir. Ancak çamura batmış insanlar, biz toplum olarak neden böyle kötü bir durumdayız diye yakınarak, toplumsal güzelliklere asla kavuşamazlar. Bu özellikler, özgür bireylerin hayatlarını kuşattığı zaman, Allah toplumsal yaşama doğrudan müdahale eder. Toplumsal sünnetulllah, yukarıdaki ayette de belirtildiği gibi, ancak bireysel değişime bağlı olarak ortaya çıkar.
Tarihi dönemleri dikkate aldığımız zaman, Rabbimizin bu ayette vurguladığı hakikati, daha iyi anlamış olacağız. Resulullah’ın Mekke hayatın da verdiği on üç yıllık mücadele de, bireysel değişimin gerçekleştiğini ve müminlerin, Allah için, hayatlarında harcamayacakları hiçbir değeri kalmadığı ortaya çıktığında, Allah ahdini gerçekleştirdi. Peygamber(a.s)ı ve beraberindeki müminleri, Medine de kurulacak bir devletle müjdeledi. Rabbimizin ayetleri evrensel ve her dönemi kuşattığı için, bu ayet bizlerin yaşamını doğrudan ilgilendirmektedir.
Ey insan! Senin vücut metabolizman soğuk bir iklimde yaşayabilecek uyuma sahipse, senin sıcak iklimde yaşama isteğin sadece kendini mahvetme çabandan başka bir şey olamaz. İçinde bulunduğumuz toplumsal hayatta böyledir. Siz heva, heves ve Rahman’ın istekleri dışında bir hayatı arzuluyor ve yaşıyorken, neden toplum olarak çok kötü noktalardayız deme hakkına sahip değilsiniz. Neyi talep ediyorsanız onunla karşılaşırsınız. Bunun dışında bir beklenti içinde olmak, ancak kendi sonlarının gelmesini beklemek gibi bir ahmakça tutumun içine girmektir.
“İnsana ancak emeğinin karşılığı vardır.”Sizin emeklerinizin zayi olacağını sanmayın.”Kim zerre kadar hayır işlerse onun karşılığını, kim de zerre kadar şer işlerse onun karşılığını görür.”Burada düşünmemiz ve bir an evvel yaşamımıza aktarmamız gereken hakikat, kendi bireysel dünyamızda, köklü bir değişim ve dönüşümü yapmaktır. Bu bireysel dönüşümler gerçekleştiği zaman, toplumsal değişim ve dönüşümün önünde kimse duramaz. Öncelikle her fert kendisi değişecek ki, Allah’ta bu değişimin karşılığı olarak, toplumsal değişimi bu değişimin karşılığı olarak bize ikramda bulunabilsin…
Çağdaş dünyadaki yönetim ve eğitim anlayışlarına baktığımızda bu yanlış algıların, iyi bir toplumsal düzen modeli ortaya çıkarmaya çalıştıklarını görürüz. Yani biz toplumu değiştirelim ya da belli kurallarla toplumsal yaşamı denetimli bir hayata kavuşturalım ki, bireylerin arzu ve istekleri de böylece ıslah olur diye düşünmek, aslında insan doğasına savaş açmaktır. Rabbimizin yukarıdaki ayeti tamamıyla insan doğasını gündeme almaktadır. Yani mikro kosmozda bir değişim varsa, makro kosmozdaki değişim de kaçınılmaz olur.
Ey toplumlarda değişim yapmak isteyen siyasi elitler!”Siz kendiniz de olanı değiştirmedikçe, Allah sizin(toplum olarak yaşamınızı)durumunuzu değiştirmeyecekti.”O halde var olan enerjimizi boşa harcamayalım, kendimizden başlayalım hayatı canlandırmaya. Şunu iyi biliniz ki, her hareket bir inansın ayağa kalması ve kendini değiştirmesiyle gerçekleşir…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
15.06.2013(17.07-17.55)
Esenevler-ümraniye/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.