- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MİRACINIZ KÜBAREK OLSUN!
MİRACINIZ MÜBAREK OLSUN!
İnsanların hayatlarını ve yaşayışlarını kolaylaştıran zaman ve gelişmeler vardır. Bunların yanında manevi hayatımızı kolaylaştıran tabiri yerindeyse bir koyup on, yüz, yedi yüz alacağımız gece ve günler vardır. İşte yine böyle bir zamanın habercisi olan gecenin arifesindeyiz.
İslam dini geldiği günden bu yana bütün emir ve yasaklarıyla insanoğlunun yanında yer almış ve devamlı insanın işini kolaylaştırmıştır. Hatta bu yetmiyormuş gibi bu prensip, ayet ve hadislerle desteklenmiştir.
İşte yine arifesinde bulunduğumuz Miraç Kandili, İnsanların yüzyıllar boyu kurtulmaya çalıştığı manevi kirlilik ve nefsanî tembelliği kaldırmak için bizim engin gönlümüze akmak için misafir olmaktadır.
Tabi Allah’ın belirleyip insana hediye ettiği bu günleri hakkıyla yaşayıp yerine getirenlerin ibadet ve dua ihtiyaçları olmayacaktır.
Çünkü bu geceler insanoğlunun kurtulması ve kısacık sayılabilecek ömrümüzün ibadetle geçirmiş gibi kabulünde çok önemli fırsatlardır.
Özellikle bu gece, Peygamberler peygamberinin kendisine inanmayanlara karşı Allah tarafından verilen bir mucizedir.
Her Peygamber kendi zamanına uygun mucizeler gösterir. İşte ahir zamandaki hızlı ulaşım ve haberleşmenin mucizesi de böyle olur. Çünkü O kendi zamanı dediğimiz ahir zamanın peygamberidir. Bu olay kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimde şöyle anlatılmaktadır:
—Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescidi Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi,1)
Evet, Allah’ın bize haber verdiği mucizeler insanların inanması ve inanmayanların buna rağmen inanmadıklarını göstermek içindir. Bir başka sürede de şöyle anlatmaktadır:
“—O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehada gördü. Ki, onun yanında Me’vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin ayetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7–18.)
Evet, buna rağmen inandılar mı? Hayır!..Sorular sormaya başladılar.Bu sorular önceleri doğru söylerse inanalım amacı olmasına rağmen sonra bunu da inkara kalkıştılar. Adeta Nebiler Nebisine imtihana başladılar. Fakat her şey nafile idi. Rasulullah bu olayı şöyle anlatmaktadır:
“—Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Hâlbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”
Bunun üzerine müşrikler:
-Vallahi dosdoğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.
Çünkü doğruda olsa, yanlış da olsa inanmayacaklardı. Onların vazifesi yalanlamaktı.
O esnada Hz. Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler.
Hz. Ebû Bekir:
“Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız şeksiz şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir “Sıddîk, tereddütsüz inanan” unvanını aldı.
İşte bu kadar büyük bir mucize sonunda kazananlar ve kaybedenler ne güzel ayrılıveriyorlar değil mi?
Biz bu gecede kendimize, ailemize, vatan ve milletimize, dini mümine faydalı işler yapalım da şeytanı sevindirmeyelim.
Yoksa onun sevinmesi bizim üzülmemiz olmaz mı?
Peygamberimizin Miraç’ını kendi miracımız yapmak istiyorsak orada verilen müjdeleri bilip uygulamamız gerekmektedir. Nedir bunlar?
—Beş vakit namaz,
—Bakara suresinin son iki ayeti,
—Allah’a şirk koşmayanların mutlaka (günahlarının cezasını çektikten sonra)cennete girme müjdesi.
Bunları uygulamak herhalde kısa gecenin kârı olacaktır. Bol bol namaz kılıp, Kuran-ı Kerim okuyup, dua edelim. Bunları yapmayanlar ne olacak?
Bir başka mübarek geceyi bekleyecekler. Kim bilir belki başka mübarek geceyi de erişemezsek? En iyisi mi biz bu geceyi son gecemiz gibi ifa edelim.
Muhabbetle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.