- 1202 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Nefret
Nefret
Hayal, bilinci oluşturmada veri hazırlar. Bilinç, uygun olanı alır!
Nefret söylemlerinin kaynağı yine insanın içindeki kin ve nefret değil mi? Yanlışı gözlemlemek başka, yanlışı içselleştirip nefret söylemiyle güçlendirmek başka!
Benim ilgilendiğim, yanıma gelsin; ilgilenmediğim, nereyi iyi bilirse oraya gitsin ama bana uzak olsun! Yani ilgilenmiyorsam, nefret de etmem!
İnsan neden “Nefret” eder?
Hoşnut olmadığımız pek çok konuda bu hoşnutsuzluğumuzu ifade ederiz! Hoşnut olmadığımız şeylerin bizi etkilememesi için çok ciddi önlemler de alırız! Hoşnut olmadığımız şeylerin bizi etkilemesine sebep olacak muhtemel şeyleri dahi yakınımızdan uzaklaştırırız! Buna hakkımız var! Nefret, bu hakkın kullanılamadığı durumlarda açığa çıkar!
Bireysel hak ve özgürlükler alanında birey kendi tercihini, başkasının hak ve hukukuna girmeyen tercihini özgürce yaşamak ister! Evrende tekrar olmadığından insanlar da tıpa tıp birbirinin aynı olamaz! Yani tercihler farklıdır! Nefreti açığa çıkaran kişinin kendi tercihini yaşamak istediğinde önüne çıkan engellerdir! Birey tercihine müdahale edilmesini istemez! Bu nedenle tercihini savunmak maksatlı eyleme geçer! Eğer bu eylemini yani tercihini savunma eylemini gerçekleştirecek gücü yok ise nefret bir hastalık şeklinde içine yerleşir! Bu yerleşen nefret de olduk olmadık yerde kendini açığa çıkarır!
Nefretin asıl nedeni, acizlik!
Biraz deşince nefretin oluşmasında, tohumunda bireyi sınırlayan bir eylem; bu eyleme bireyin müdahalede yetersizliği vardır! Küçükken bir köpek tarafından ısırılan çocukta iki durum gelişir! Ya korkaklık, ya nefret! Bu misaldeki korkaklık da nefretten! Ama nefret etmekten de korkabilir kişi. O zaman nefreti de sindirir ve korkaklık olarak yansıtır. Nefret durumunda ise her gördüğü köpeğe nedensiz ( Nedensiz değil elbet; nedeni, küçüklükte köpeğin onu ısırırkenki çaresizliği) zarar vermek ister!
Öğretiler de nefret aşılar ama öğretilerin aşıladığı nefret fiiliyata dökülmediğinde potansiyel olarak kalır! Düşman aileler vardır toplumda, bu ailelerin çocukları gayet güzel bir şekilde anlaşır ve kaynaşırlar! Öğreti olsa dahi yani çocuklara, düşman olarak diğer aile anlatılsa bile çocuklar düşman olmaz! Burada ilk kıvılcım önemlidir! Çocuklukta kavga hepimiz yapmışızdır! Bu kavgamızı büyütüp geleceğe taşımayız! Öğretilerde ise bu öğrenilmiş nefretin oluşmasında kavgalar çekirdek oluşturur ve düşmanlık öğretisine fiiliyat eklenmiş olur! Mesela iki arkadaş çocuk kavga eder! Biri ağlayarak babasına şikayet eder! Baba, genelde durumu idare eder ve yatıştırır! Eğer öğretilmiş bir nefret var ise potansiyelde; bu potansiyel nefret devreye girer! Bu potansiyel nefretleri sayalım; o aile zaten bizim ırktan değil, o ailenin içinden anarşist çıkmıştı zaten, o ailedeki bir kadın hafif meşrep idi, o ailedeki dedelerden biri bizim araziyi zaptetmişti, o aile bizim dinden değil, o aile bizim ideolojik görüşten değil, o aile bizim mezhepten değil, o ailede bir ayyaş var, o ailedekiler bizim küs olduğumuz aileyle konuşmuş, muhabbet etmiş, o ailenin köpeği bizim civcivi parçalamış…” Komedi filmlerine konu olacak gerekçeler… Saymaya gerek yok! Bu nefret söylemleri çocuğun aklına yer eder! Ve basit bir kavgayı temeldeki nefretle güçlendirip toplumsal alana yaymaya çalışır!
Nefreti doğuran sebep ortada! Öğrenilmiş düşmanlığın tezahürü. Fiiliyata dökülmesi!
Bakınız, bu gelişmiş toplumların geri toplumları sindirmesinde parçalamasında güçsüz bırakmasında çok önemli bir araçtır! Bulunmaz nimet gibidir öğrenilmiş nefretler! Bunları mücevher işler gibi işlerler! Sonrası zaten seyrederiz her akşam televizyonda ürünlerini…
Yukarda bahsettiğim, nefreti doğuran bir ilk hareket vardır! Potansiyel varsa, ilk hareket suni olarak da gerçekleştirilir! Önemli olan potansiyel nefretin olmaması! O zaman kışkırtıcı eylemler işe yaramaz! Bu nedenle uzun vadeli planlar yapar egemen olanlar! Yutmak istedikleri toplumlarda ilk hareketi oluşturacak uzun vadeli projeler hazırlarlar! Önce sınıflaşma sağlanır, sınıflar arası haksızlıklar özellikle planlanır! Bir taraf ciddi manada desteklenir, şımartılır ki diğer tarafa eziyet etsin! Diğer taraf kin tutsun diye; nefret iyice tavan yapınca desteklenen taraf bırakılır ve mazlumu oynayan taraf tetiklenir, sonuç; televizyonlarda izliyoruz her akşam!
Yukarda yazmıştım; Nefret söylemlerinin kaynağı yine insanın içindeki kin ve nefret değil mi? Yanlışı gözlemlemek başka, yanlışı içselleştirip nefret söylemiyle güçlendirmek başka!
Şimdi bu nefretten nasıl kurtulabilir toplumlar onu irdeleyelim! Tabi ki nefret oluşmasın diye mal gibi davranmayacak insanlar, kanunlar ve kurallar çerçevesinde hakkını arayacak! Bahse konu olan nefretten kurtulmak için çare düşünüyorum. İlk çare şu; kimseye haksızlık etmemek! Bakın bu çok önemli! Eğer insanlar birbirine haksızlık ederse diğerine nefret enerjisi yüklemiş olur! Bu illa çıkar açığa, kendinde çıkmasa neslinde çıkar! Yani güçlü iken zulmetmeyen zayıf iken zulüm görmez! Misal; mahallede yaşlı bir adam vardı, serseri gençler onu aşağılar ve bazı da çok ileri gidip adeta döverlerdi! Ben çok merak ettim, başka yaşlılar da var onlarda güçsüz ama gençler neden onu özellikle hedefliyor! Babama sorduğumda aldığım cevap muhteşemdi! O adam gençliğinde az zulmetmedi zavallı yaşlılara! Evrensel döngü! Bakınız eden bulur! Nefret eken mutlaka mahsulü alır! Günümüzdeki nefret söylemleri ya daha önceden ekilenler ya da şimdi ekilenler! Çift çalışan bir sistem var! Yani şimdi nefret yüzünden sıkıntı çekenler, daha önceden ektiği nefreti biçerler! Bunu gerçekleştirenler de kendi sonlarını hazırlar aslında. Yani bir öncekilerin ektiği nefreti kullanıp, bu nefretin enerjisinden kendine menfaat sağlayanlar, birilerine eziyet ederken kendi gelecekteki durumunu da hazırlar! Allah’ın adalet sistemi böyle; zalim, Allah’ın kılıcı gibi! Keser, biçer; menfaat elde eder; sonra da onu birileri kesip biçer, menfaat sağlar bu enerjiden! O halde ne kes ne kesil! Evrensel adalet şaşmaz! Birilerinin ektiği nefreti biçmesine aracı olma! Bu idamlığı asmaya benzer! Üç kuruş için adam asan bunun duygusal sonucunu mutlaka yaşar! Asılanın suçlu olması orada birey açısından çok önemli değildir! Vicdanın haykırması ve susturulması önemlidir! Bu nedenle nefret içeren söylemler ve kavgalardan kaçınmak gerekir! Hele eski nefret söylemlerinin ya da kavgalarının devamında olmak tam bir akılsızlık! Bu negatif enerji nasılsa yerini bulur! Balık gibi atlamamak lazım ortaya! Biri birini dövüyor ise vardır bir sebebi demek lazım. Ha şunu demiyorum; güçlü olanlar güçsüzleri marizlesin, biz nasılsa hak etmiştir, seyredelim demiyorum. Yukarıdaki örnekte serseri gençlerin hırpaladığı yaşlı adam için babam eski yaptıklarının karşılığını görüyor demişti! Ama rast geldiğinde de müsaade etmez elbet zulme! Müdahale eder, seyretmez! Ama koruma gibi de arkasında gezmez! Ölçü önemli!
Araştırın, katliamcı ve nefret söylemleriyle zulmeden toplumlara! Geçmişinde katliama maruz kalmıştır. Bunların ortak özellikleri soykırıma maruz kaldıklarını söylerken kendileri bir yandan soy kırmalarıdır! Çünkü soylarının kırılmasına neden olan enerji zaten onların soy kırmasıdır! Döngü şeklinde devam eder! Bir de zavallılık döngüsü vardır! Önce zavallı edebiyatı yapılır güçsüz toplumlarda olur! Aslında zalimdirler ama gücü olmadığından iyilik ayaklarındadırlar! Güçlenince zulmetmeye başlarlar! Bir sonraki aşama önceki aşamanın tekrarı olur, zulmettiği için tekrar mazlumu oynamaya geri döner. Mazlum, zalim ikileminde yaşar! Allah’ın evrensel adaletini anlamak açısından yazdım bunları! Ben hep mazlum ve zalimi aynı enerjinin iki ucu olarak görürüm. Sırat, denge önemli. Hatta mutsuzları sevmem! Mutsuzlar aslında kötü enerjiyle beslendikleri için mutsuz ve yakınır dururlar! Mutlu insanları severim! Bir de sahte mutlular var! Birilerinden mutluluk oyunu öğrenmiş, oynamaya çalışırlar, onlara da başarılar dilerim! Oynaya oynaya öğrenirler belki! Nefretin insan yaşam alanından kaldırılmasıyla neredeyse tüm sorunlar çözülebilir!
Ha unutmadan; neden nefret, akrabalar arasında daha etkili? Yani uzaktaki birine oluşan nefret öğrenilmiş nefrettir, akraba arsı oluşan nefret ise kinetik olarak oluşan ve potansiyel olarak saklanan bir nefrettir! Yani akrabalar arsında ortak kullanım ve ortak mallardan dolayı pay kapma, menfaat kapma, rol kapma; kardeşler arası baba malı kapma eylemleri potansiyel olarak nefret yükler! Bu nedenle akrabalar arası nefretler yabancıya olan nefretten daha etkilidir! Çünkü ortada yal kavgası vardır! Bazı da toplumsal alanda akrabalar birbirlerini yüksekte görmek istemez! Bu da şöyle oluyor! Akrabalık açısından kendince bir hizalama yapar birey, en önde olmak ister! Diğerlerini arka plana sıralar! Akrabalardan biri öne çıkıp aklındaki bu sıralamayı bozunca nefret baş gösterir! Oysa tüm insanlar eşit ruhsal potansiyele sahip. Kimse kimseden zaten üstün değil. Ne demeye kendince sıralama yapıp kendini öne koyuyorsun! Biri çıkar seni geçer ve nefret yüklenirsin! Yüklenen nefret illa bir yerden patlar! Yüklenene ya da yüklenenin enerji alışverişinde bulunduğu bir yerden çıkar! Yani nefret yüklenenlerden uzak durun. Patlar! Uzatmayım!
Son tahlilde; rüzgar eken fırtına biçer! Allah’ın evrensel adaleti şaşmaz! Olanda hayır vardır! Nefret söylemleri ve nefrete yol açacak işlerden kaçınmak aklın gereği! Menfaat uğruna taraf olmak ilerde biçilecek nefreti karşılamaz! Ava giden, av olabilir! Mazlum, zalim ikilemine dikkat! Soykırıma uğramış toplumların kendileri de başka toplumlara aynısını yapması manidar! Bunların hepsi “Nefret” enerjisinin döngüleridir! Sönümlenene dek döngü devam eder! Bazıları ateşe odun atar ve bir ileri aşamada kendi feci sonunu hazırlar! Yakınmaların ardından güçlenince zulüm başlar, zulme uğrayanlar güçlenince tersi olur! Tahterevallinin iki ucu gibi; biri iner diğeri kalkar! Birbirlerini alçaltıp yükselterek döngü halinde denge ararlar! Sarkaç gibi! Sarkaçlara verilen enerji sönümlenene kadar sarkaç her iki yana salınır! Ek enerji olmazsa durur! Salıncakta kendi kendini irkilerek sallayan çocuklar gibi birileri devamlı düşmanlık ve kini sıcak tutmak ister bu kendi zamanında gördüğü zulmün nefrete dönüşmüş halidir! Bu nedenle zalim ve mazlum aynı kinetik enerjiden potansiyel yüklenirler! Mazlum da başa bela açar çünkü! Potansiyel kini vardır! Temizlenmek, arınmak hedef olsun!
İnsana ulaşmak değil mi, asıl maksat, kusulan kin kime?
Aşkın sevkidir kalpleri yöneten, sadece dinle!
Bütünleşmek ve sevgi hamuru ile yoğrulmak gerek. “Çekirdek Çiçekleri” şiirimden
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ahmet bey, savaşların bitmemesinin nedeni, büyüklerin çocuklara nefret tohumunu aşılamasından mı kaynaklanıyor? İlk soru tümcesiyle ne kadar ilintilidir şu atasözümüz?" Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste." Yaşadığımız bu yeryüzünde, tüm ülkelerin birbirlerine ihtiyaçları olduklarına ve hepsinin medeniyet yolunda ilerlerken paylaşımlarının da düşünülmesi gerektiğine tanık olamamak çok düşündürücü..Elleriniz dert görmesin.Verdiğiniz emekten dolayı sizi candan kutlarım. Saygı ve selamlarımla...