Postmodern Yaşam Öyküm(kısa)
Postmodern tarih kuramıyla ilgili bir yarışma için eserden ayrı benden kısa bir özgeçmiş istediler, bu saatte ortaya bu çıktı, sizinle paylaşmak istedim...
alın, paylaşıyorum, işte paylaştım:
Kısa Yaşam Öyküm
Valla ben bu kısa yaşam öyküsünün ne işe yarayacağını tam çözemedim. Zaten ne kadar kısa olacağına da karar veremedim. Şimdi kısa vaaar, kısa var. Herkesin kısası kendine! "Doğdum ve yaşıyorum" da denebilir, Virginia Woolf’un Mrs Dalloway’ın bir gününü anlatması gibi her güne bir roman da yazılabilir, hem de 213’er sayfalık..
Neyse, ne anladığımı ve klasik olanı yazayım ben:
X ilinin Y ilçasine bağlı Z kasabasından hissetmeme rağmen kendimi, esasen X merkezde ismini bile bilmediğim bir hastanede açtım bu otobüse gözlerimi. En kötüsü de ilk ne gördüğümü hatırlamıyorum. Zaten son olarak ne göreceğimi de bilmiyorum ya, neyse...
Klasiktir, bu cümleden sonra ilkokulu nerede okuduğum son derece mekanik bir dille anlatmam beklenir fakat, ben biraz çocukluğumdan bahsetmek istiyorum. Hmm... Sizi anlar gibiyim, banane senin çocukluğundan der gibisiniz... Tamam o zaman, ben de üç yaşındayken halının üzerine döktüğüm çaydan ve onun nasıl ikiye ayrılıp da iki dizimi yaktığını ve o izlerin ne zamana kadar kaybolmadığından size hiç bahsetmem. Bu arada bunu net hatırlamıyorum, ama bana böyle anlatıldı.
Neyse, ben yine ilkokula geçeyim, ilk okulda okudum işte,
Birinci sınıfta, bir fiş dosyamın olmasını çok istedim ama olmadı, neden bilmiyorumama babam bana bir fiş dosyası almamıştı, çok istememe rağmen... Ama sayı boncuğum ve fasulyelerim vardı! :)
ikinci sınıfta: matemetik derslerinde öğretmenimizin öğle yemeğine ayrılmadan önce haftanın belli günlerinde matematik derslerinde soruları bilemeyen öğrencilerin suratlarına birer adet tokat atmasını ve o tokatın ne kadar acıttığını hatırlıyorum. En kötüsü de sadece bir tarafa vuruyordu ve o iki taraftan daha fazla acıtıyordu...
Üçüncü sınıf: ilk kez öğretmen sınıfa geldiğinde uzaaaklara dalıp gittiğimden dolayı ayağa kalkmamıştım ve azar yemiştim.
Dördüncü sınıf: Uzaktaki çöpe aynen öğretmenimizin yaptığı gibi oturduğum yerden(derste) kağıt atmayı denediğim için okkalı bir tokat tam enseme...(kağıt girmemişti çöpe)
Beşinci sınıf; Bir kızla kavga ettiğim için öğretmenim bunu sana hiç yakıştıramadım demişti.
Altıncı sınıf: Gerçekten çok başarılı bir öğrenci oluyordun eğitim sistemimize göre(çünkü müthiş ezber yapıyordum)
Yedinci sınıf: Ezbere devam, ama matemetiğim olağanüstü olmuştu, sınavlara çalışmadan girebililyordum(matemetik için geçerli)
Sekizinci sınıf: Çok başarılı bir bitiriş...harika ortalama..
Bu arada ilkokulu evimizin yanındaki X İlköğretim(o zamanlar ilkokuldu) Okulunda okudum.
Orta okulu Y İlköğretim okulunda okudum.
Liseyi Çumra Z Lisesinin Süper(alakası yok) Bölümünde okudum.
Lisede kendimi suskun bir çocuk olarak bulmamı mütakiben okulumuzda açılan ilk ve son(müdürümüz böyle söylemişti) dil sııfından sonra kendimi W Üniversitesinin Q Bölümünde buldum.
Edebiyatçılığımın farkına bu sene varabildim.
Bölümümde mutluyum.
Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilemem...
..
YORUMLAR
farkındalıklar için biraz yaşlanmak birazda yaşlı dostlar edinmek gerekiyor. birincisi edebiyatla ilgilensem iyi olur düşüncenizi oluştururken ikincisi edebiyatla uğraşsana başarılı olabilirsin türü bir iteleme yapıyor.
Tunç... her hilal zamanı aklıma gel diyecem ama muhtemelen yastığa çeyrek kala uyurum, zaten çok da saçma olur otur oturduğun yerde... ama romantik ve yaşıtın bir hanım kız bir gün bi yerde söylesin sana bunu inşaallah. :))) (Bu arada eminim kikirdemekten romantik hiç bişi bırakmayacaksın o dakika )
Severek okuduğum en kısa en şirin en hoş öz geçmiş. iyiki böyle geçmiş. wolf'un hesabı çalışmalar beklerim senden ben, peşin söyleyim.
Yazınız beni de eskilere götürdü :
İlkokulda ben de bir tokat yemiştim öğretmenimden. Sınıfta ilk okuyan bendim, öğretmen de örnek olsun diye veli toplantısına beni de çağırmıştı ve tüm velilere nasıl okuduğumu göstermişti. Ardından da yanağıma bir tokat aşketmişti, ( bu sevgi göstergesiydi onun ) ama ben gözlerimin önünde yıldızlar uçuştuğunu gördüm o gün:)))
Utandım velilerin yanında, ağlayamadım da...
O günü ve o tokatı hiç unutmuyorum:))
Tebrikler yazınıza,