- 1754 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EDEP YA HU..!
Derler ki; "akıllı kişi, edebi edepsizden öğrenir." Bunu çok doğru buluyorum. Zira kendi dünyamda, geçmişimin muhasebesinden aldığım sonuçları mütaala ederken, karşılaştığım her olayda, yaşanan her türlü hadiselerin hayatımda bıraktığı izlerini hep değerlendirmişimdir.
Beni bilenler bilirler ki, bir konuda eğer konuşacaksam, mutlaka sık dokur, ince elerim. Her insanın hayatında başlayıp biten olumlu veya olumsuz olaylar olmuştur. Eğer bitmişse, daha sür(ün)dürmenin bir anlamı yoktur. Burada önemli olan; iyiden örnek, kötüden ders almaktır. Bunu yapamayan insanlar da oluyor tabii. Hatta iyi ve kötüyü birbirine karıştırıp hangisinden ne alacağını bilmeyecek duruma düşebiliyor bazen. Ama silkinip kendine geldiğinde, değerleri yerlerine yerleştirip akl-ı selim davranarak yeniden akilane davranabiliyor da.
Ne yazık ki bazı insan tipleri de vardır ki, pozitif, yani olumlu, yani daha doğrusu edepten nasibini almamış olacak ki, bakıyorsunuz geçmişte boğazına kadar pisliğin içine battığı halde her yanı gül bahçesi sanmakta inat eder durur. Bu tür insanların durumuna üzülmek de bir şey ifade etmiyor. Zira inatla gördüklerinin güzel, bildiklerinin doğru ve sadece kendisinin akıllı olduğunu düşünmekte ısrar eder durur. Dolayısıyla ne yapsanız ona bir şey anlatamazsınız. Eğrilerinden haberdar değildir. Bunlar yetmiyormuş gibi, edep ölçüleri içinde doğruyu ve güzeli anlatmak istersiniz, maalesef siz suçlu olursunuz. Bu da, bu tür insanların edepten mahrum olduklarının belirtisidir. Oysa Mevlana hazretleri; "insanla hayvan arasındaki fark, edeptir" demiştir. Ama işte böyle bir şahıstan bu farkı fark edemezsiniz. Edep, işte burda kendini farkettiriyor. "Edepli erkanlı" demenin önemi de, insan ile hayvanın farklılığını farkedebilmek bakımından önemlidir. Kadın olsun veya erkek olsun, edepli olmak ikisine de düşmektedir. Zaten her kişi edep ölçülerinde davranmış olsa sorun kalmayacak.
Bir sözümde derim ki; "er kişiye ve dahi her kişiye edep içre hayat, hayat içre edep gerek."
Ziya Paşa’nın dediği gibi; "ilim meclisine girdim kıldım talep / İlim ta gerilerde kaldı, illa edep illa edep."
Sözlerimi Hazreti Ali’nin bir sözüyle bitirmek istiyorum: "EDEP AKLIN SURETİDİR."