- 891 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Ankara Günlüğü
Ankara’da havanın kömür dumanı ve sisin etkisi ile koyulaştığı, nefes almanın bile zorlaştığı soğuk günlerinden biriydi.
Seyran bağları semtinin Ahmetler bölümünde, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün, hayata geçirmek üzere yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığı, Arşiv Şube müdürlüğünde bir memurum. Planlama gereği, nüfus kütüklerini yenileyen ilçeler, nüfus kütüklerinden bir suretini Arşiv müdürlüğüne göndermekte, devamında ilçelerde meydana gelen her nüfus olayının bir sureti de, yine arşiv müdürlüğüne iletmekteler. Burada çalışan biz memurlar bu evrakları bir bir nüfus kayıtlarına işlemekteyiz. Bu arada Ülkenin her hangi bir ilçesinden olup da, nüfus kayıtları Ankara’ya gelen vatandaşlar, isterlerse kendi ilçelerine gitmeden, ihtiyaçları olan nüfus kayıtlarını gösteren resmi belgeleri buradan alabilmekteler.
Gelen giden az olduğu için koridorlar genelde sessizdi. Bu gün koridordan bir takım sesler geliyordu. Ne olduğunu anlamak istedim ve koridora çıktım. Kısım şefimiz üç vatandaşımıza hitaben;
---Bu durumda elimden bir şey gelmiyor, kayıtlarınızda evlilik gözükmüyor. İlla evrak lazımsa memleketinizden alacaksınız.
Dedikten sonra odasına girdi. Baktım üç vatandaş hayli sıkıntılı ve üzgün. Nereli olduklarını sordum, Kars’ın bir ilçesi dediler. Nerden baksanız iki günlük gidiş geliş. Benim ilgilendiğimi görünce, yaşlı olan vatandaş, problemine çare olur umudu içinde, derdini anlatmaya başladı. Oğlunu evlendirmiş, yurt dışına gidecekler, evliliği gösteren resmi belge gerekiyor.
Nereden öğrendiyse kendi ilçelerinin nüfus kayıtlarının Arşiv Müdürlüğüne geldiğini, soluğu burada almışlar. Çaresizlik içinde koridorun sonundaki merdivenlere doğru yürümeye başladılar. Birden aklıma nerden geldiyse, o ilçeden gönderilen evrakların yaklaşık on beş, yirmi gündür memur yokluğundan kütüklere işlenmediği ve bu nedenle epeyce evrakın biriktiği.
Tam merdivenlerin başına gelmişlerdi onlara seslendim;
---Bir beş dakika bekleyin, gelen evrakları bir kontrol edeyim, belki sizin evrakta gelmiştir.
Vatandaşların yüzleri bir anda değişti, yüzlerinde sevinç dalgası dolaşmaya başladı, heyecanla bana dönerek;
---Hele gardaşım bir bakın, inşallah gelmiştir.
Kütüklerin bulunduğu odaya girdim, zaten kimse yoktu. Gelen zarfları açıp içinden evlilik evraklarını buldum. Epeyce evlilik vardı, hızla bakmaya başladım. Tahminim doğru çıkmıştı, vatandaşların evlilik kayıtları bize gönderilmiş. Şefimiz kütüğe baktığında evlilik sütunu boş olduğu için elbette bir şey yapamamıştı, lakin gelen evraka bakmayı ihmal etmişti. Neyse ben önce evliliği kütüğe işledim, ardından vukuatlı nüfus kayıt örneği düzenleyip tasdik için şefe götürdüm.
Şef biraz şaşkın biraz mahcup evrakı tasdik edip vatandaşlara verdi. Bense vatandaşların o anki duygularını anlamaya çalışıyordum. Yüzlerindeki o sevinci, mutluluğu görmemek elde değildi. Nasıl teşekkür edeceklerini bilemeden heyecanla elimi sıktılar. Yapılan duaları, minnet ve şükranları duyan kim, asıl mutluluk ve huzur benim içimdeydi.
Bir an, bende gelen evraklara bakmasaydım, bu insanlar Kars’a kadar gidip gelecekler, bir hayli zaman kaybedecek ve yorulacaklardı.
O an, tüm benliğimle ve içtenlikle inandım ki, gönül kazanmak, işini iyi yapmak, güzel ve dürüst insan olmak çok büyük faziletti. Bense, böylesi güzel duyguları yaşamanın hazzındaydım ve o insanlardan çok daha fazla mutluydum.
Mehmet Macit
26.03.2013
1982 kışı Ankara
YORUMLAR
insan
diye kasteddikleri
dünyaya insan olarak gelmişler değil
bilakis
insanların ömürlerini heder etmekten ziyade
sınırları belli ömürlere
çiçek rengi sıcaklıklar ekleyendir..
seni bu yüzden sevdi gönüller
aldığın hayır dualara bereketler dilerim
insan neyi isterse o olur
bizler seni güzel bildik
güzel görmek istedik
Allaha emanet olasınız
Sn Hocam
Yazınızı okuyunca bu gün git, yarın gel diyen devlet memurlarının sorumsuzluğunu gözümün önüne getirdim .Hani bir insan görevini tam yapmalı vicdanen rahat olmak adına .Hangi görev yerinde olur sa olsun görevi suistimal eden,halkı sıkıntıya sokan görevliler görev yerinden sürgün edilmeli ki aklı başına gelsin .Sana verilen görevi yapmak zorundasın bu senin insani görevin .İçimizde sizler gibi duyarlı kardeşlerimiz bu yazılanların dışında tutulmalı elbette. Duyarlılığınız ve örnek yazınızdan dolayı tebrik ederim hocam saygılar sunuyorum.
Kutlarım efendim...
İşten kaçmak diye bir tabir vardır ya gerçekten de devlet memurları için çoğu zaman bu geçerli idi.Eminim o şef bunu yapması gerektiğini kayıt edilmemiş olduğunu biliyordu ve bilmemesi mümkün de görünmüyor.Madem şefsin bilmen gerekiyor zaten..
Paylaşım için teşekkürler...saygılar....
sevgili can dostum.
inan içimden öyle duygular geliyor ki artık sizli bizli konuşmak değil de daha samimiyet daha
yakınlık ve ne bileyim sanki kırk yıldır tanıyormuşum gibi bir hisse kapıldım.
yazılarınız bana rahatlık veriyor sizi görmeden size ısınmak bende tarifi zor bir duygu olsa gerek
ve aynen bu yazınızı okuyup beğendiğim gibi insanlığınızı yansıtıyor.
başta olduğunuz bu kişiliğinizden dolayı,verdiğiniz emek ve yüreğinize sağlık esen kalınız
efendim bazen öyle anlar oluyorki bir imza işi oluyor adam kendini kasıyorda kasıyor atmamak için bin dereden su getirtiyor hal böyleolunca o vatandaşlarda böyle bir yerde hemen işlerinin görülmesinin sevinç sarhoşluğunu yaşamışlar sayenizde kutlarım bu güzel paylaşımınızı saygılarımla selamlar