Cümle gitmesi gereken yeri bulur...
Susmanın erdem olduğuna inandığın an sessizliği giyinmeli, giyinmeli ki sessizliğin bazen konuşmaktan çok daha fazla şey anlatabildiğini görsün insanoğlu.
Konuşmak ve anlatmak, bakmakla görmenin farkları gibi farklıdır.
Yeryüzünde ki canlıların içinde insanoğluna verilen en önemli meziyetten birisidir konuşmak konuşarak kendini ifade edebilmek ama bizler artık bunu bile beceremez hale geldik.
Konuştuğumuzu bilmez anlatanı dinlemez duyduğumuzu anlamaz olduk.
Bu yeteneğimizi kendimizi ifade etmekten çok tartışmak ve bunun ötesi kavgalar ve tartışmalarda birbirimizi kırıp inciten kelimeler dilimizden eksilmezken, çoğu zaman farkına varamadık dilden düşenin geri dönüşünün olmadığını en derin yaraları dilin açtığını.
Bakmak ve görmek arasında ki ince çizgi aslında beş duyu organın çalışma düzeninde de vardı. Dokunmak ve hissetmek duymak ve anlamak bakmak ve görmek…
Bunlar birbirine geçmiş birer halka ve bu halkalardan biri koptuğu vakit aramızdaki iletişiminde koptuğunu göremedik. Olaylara hep kendi penceremizden bakıp kendi istediğimiz şekli vermeye başladık
Hep konuşan tarafken dinlemeyi zaman kaybı gördük Sonuç mu? Sonuç yalnız insanlar haline geldik paylaşımlarımız azaldı dostluklarımız bitti rüzgârdan nem kapan güvensiz insanlar olduk
Oysa dokunduğumuzu iki taraflı hissetmeyi, okuduğumuzu anlamayı karşımızdakini dinlemeyi dinlerken eleştirileri kabullenmeyi en önemlisi susmamız gereken yerlerde sessizliği olaylarda tek taraflı değil çift taraflı görmeyi becerebilseydik sonuç daha farklı olmaz mıydı?
İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır denmiş. Ama zaman öyle bir hal almış ki kedi köpek fare dost olurken bizler iyice düşman olur hale gelmişiz insanlık adına insanlığa olan tüm saygıyı kaybetmişiz. Acıdır ki kendi kendimizi bu hale kendimiz getirip insanları tanıdıkça hayvanları daha çok sever olduk demeye başlamışız.
Bu yazıyı niye mi yazdım belki hiçbir anlam bütünlüğü olmadı ama son zamanlarda şiirlerin ve yazıların altında okuduğum yorumlardan dolayı olsa gerek şayet şiir yazabilen içinde ki duyguları kâğıda bir anlam bütünlüğünde dökebilen aşkı, sevgiyi, dostluğu ifade ederken diğer yandan da yukarda yazılanları yapabildiğimizi gördüm bu da kendimizle nasıl bir çelişki içinde olduğumuzun göstergesidir değil mi?
Kimse üstüne almasın gitmesi gereken yeri bilen cümleler bunlar.
ŞEV
YORUMLAR
evet...gitmesi gereken yeri ben iyi biliyorum...
söylenenden herkes kendince farklı anlamlar çıkarır...anlamadıysa sormak aklına gelemeyecek kadar zor bir eylem....konuş konuşabildiğin kadar dinleyen varsa...susmasını beceremeyen,boş lafla peynir gemisi yürütmeye çalışan adamcıklar...boş verin dille konuşmayı...çağa ayak uydurun...vücut diliyle konuşun.el ,ayak,kaş,göz...ya da farklı sesler çıkarın dikkat çekmek açısından...kükreme,miyavlama v.s. gibi...
TRTnin 2. kanalında işitme engelliler için verilen haberleri izleyin. o da vücut dili ne de olsa...bazı ifadeler çok anlamlı.tavsiye ederim...
tebrikler can....