*Bu yazı sadece ağlamak için yazılmıştır”
hayrettin taylan
Ağlak Kalmış , Vedanın Annesine Sarılmış Canhıraş Mecnunu
Dibace/ Damla…1.
-Ölmek kadar kalmak, kalmak kadar ölmenin ölümsüz kaldığı aşk anısına….
-Bir yürekte ekilmiş sevda filizlerin yeşerdiği öylece yeşil gözleri gibi yeşil kaldığı çiçekler, meyveler, tatlı sulişler anısına.
-Bir kalbi oyalayan yürek nakkaşı , dünyanın en temiz yüreğinin çaresiz kalışı anısına.
-Denklemlerin çaresiz bıraktığı Çar ile Çariçenin yaşadıkları her salise anısına.
-Unutulmazlığın utulmaz mumyalara kapatıldığı, sandıklarımızın, sandıklarımızın çeyiz sandığına saklandığı özel sandığın anısına.
-İmkansızlığın sızılarında toplanmış güzel hayaller, haller, ıslanmış yaşanmışlıklar adına ve yazarken akan damlalarımın anısına.
-Aşk, bilene, aşk sevene, aşk bekleyene, aşk kendini bilen, aşk kendine değer verilene,aşka anlayışa, aşk kendi içindeki okuldan mezun olana verilen çok özel bir diplomadır.Bu diploma ikimiz;ama mühürsüz, ömürsüz kalışının anısına.
Girizgah:
- Kırgınlığımın kırk ayağında kalmış can kırıklarının dilsiz, sensiz, ıslak cümleler yazdığı kendimle kaybolduğum kahırlı anlar anısına.
-Suskunluğumun sismik haritasında viran olmuş senli şehirlerimin enkazı anısına.Anasını kaybetmiş volkanik gönlümün senle büyüyen çocuğun aşkım deyişini anısına.
-Yorgun bir yüreğin uyanış filminde oynadığın tüm içten zamanlar anısına. En güzel rolü, en güzel zamanlarda yaşayarak, yaşatarak, algılayarak, yaşadığın tüm duyguların anısına.
Gelişme…
-
Sensizliğime eklenmiş bütün acıların toptancısıyım. Alışık olduğum hüzünlere teslim eden kargoluğun anısına.Gönüle teslim ettiğin bu senli yüce hüzünlerin, sevgilerin, düşlerin kargoluğunu iyi yapman anısına.
Aldığım nefesin yetmediğ, nefsimle sesim arasında giden gelen binlerce içsel sızının ıslandığı gelecek anısına ayna olma anısına.
-Anlamsızlıklar içinde ,içimin Çin olduğu, sırlarını, surlarını aşamadığım Alp Aşık olma anısına.
Çaresizce susmanın bütün duyusal enkazı altında nefessiz kaldığım sensiz duvarlar anısına.Yüreğinin duvarına yazdığım yazgının cümlesi anısına.
Ve sonuç….
-Dua ediyorum.
- Yazıya başlangıç
Ne karanlık oyunlardan, ne masallardaki cadılardan ,ne sensizlikten ne de hayatın geri kalandan korkum var;benim korkum beni kendimle tanıştıran kendimle tanışma okuluna yazdıran seni unutamamak.
Çünkü insanın bir dili var;ama aşkın dili kuş dili gibi. Aşkın ruhu kuş gibi, aşkın uçurması kuş gibi,aşkın yuvası kuş gibi, aşkın kanadı kuş gibi. Uçamam sensiz, konuşamam sensiz, kalamam sensiz bir yuvada. Ben Süleyman değilim ki kuşların dilinden anlayayım.
-Yolumda uçan Simurg da yok. Benliğimi seninle bulmuş aşk bülbülüydüm.
Aşkın sabrında kuyulara atılmış huylarım var.Yusufluğum sadece bundan ibarettir.Aşka sabrım seninle başladı. Oğlunu özleyen Yakup gibi eridim. Yırtık özlemlerini bekledim aşkın kendisinden
-Esintilerimin tufan imgesinde İsraif ağlıyor.Sırların arasında surunu üflüyor bu yüce sevda için.Yeşil gözlerinden senli bir tabiat yaratıyor yeniden. Sen içimde ezberlenmiş, rüyalara teslim edilmiş aşk öznesi. Şule şule imgelerimde yanan İmgesu…
Ruha sızan , ruhu ısıtan , seven, tutkulara, aşka teslim edip sonra giden …vahşetini yayarak girmiştir. Sevdiği arkasında bırakan aslın Halepçe, Hama, Kerbela, Gazze, Norveç katliamlarına eşdeğer, eşruhu öldürücü enkazlar bırakmıştır.
-Sevenin ahı arasında tutunduğu yeni hayatında asla mutlu olmamıştır.
Moğol Hakanı Hülagü, Bağdat’ı aldığında göçebe kültürünün içgüdüsel davranışı ile ilk olarak Bağdat Kütüphanesi’ndeki tüm eserleri Dicle nehrine atarak yok etmiştir. Hepsi el yazması olan kitapların mürekkeplerinin, Dicle’nin sularının haftalarca bulanık akmasına yol açtığı bilinmektedir.
-Aynı Hülagü feci bir şekilde öldü. Hülagü Han 1265 ‘te atı ve cariyeleri kurban edilerek onunla birlikte gömüldü. Cenazesi Şamanist geleneklerine göre yapılmıştı.
-Yine, Saddam Hüseyin, onca mazlumun,onca Mecnun’nun ölümüne neden olmuştu.Leyla’nın kabrini de yakan adamın idamını herkes yakın zamanda zavallıca gördü.
-Kaddafi, Hafız Esad gibi nice yakın tarihin aşk ve huzur katillerinin ölümlerini gördük.
-İşte içsel vahşeti sergileyen herkes bir gün böyle bir vahşi sonla karşılaşabilir.
-Aşk, toprak gibidir.Herkes, için vardır;ama bu toprak kimine humuslu, kimine killi , kimine kirli, kimine kireçli, kimine kıraç, kimine hislidir.
Aşkın humuslu topraklarında yeşeren özel duyguların yeşermesiyle büyük aşklar oluşur. Herkesin aşkı kendine büyük; ama bazı aşklar kendinden de büyük olup tarihe, gönüllere, hafızaya sığmayarak büyüklüğü sonsuz demlerde, yazılarda, algılarda kalmıştır.
-Bu üst benliğin katmanlarında buluşmuş bir aşkı bırakıp gitmenin zorundalığını anlamak zor…
-Bir yarin vahşeti yüreği bitirir.Aşk ,üst enerjinin tutkuyu aydınlatma sürecidir. Sevgi normal bir duygu eylemidir.Aşk, bu normalin üst enerjisidir.Bu, enerjiyi gönlü içinde hava bırakmak, zararlı ışınlar gibi, fazla hidrojen gibi, babasını kaybetmiş bir kızın acısı gibi, tek evladını şehit etmiş bir anne gibi, gözleri önünde babası öldürülen çocuk gibi, cahiliye devrinde canlı canlı gömülen genç kızlar gibi, bir daha kavuşamamanın tüm acıları arasında kalmak gibi, ölmekten öte ölüm gibi.
-“Yeterince sevginiz varsa, dünyada ki en mutlu ve en güçlü insan olursunuz...!” Emmet Fox
-En güçlü insanı , çaresiz, yetim, aç, susuz, sevgisiz bırakmanın içsel vahşetini yaşatanlar kendi vicdanlarıyla nasıl hasbıhal edecek?
-Hangi masalın kötü cadalozunu oynayacak? Hangi kötülüğün vampiri olup kan yerine içsel sızıları emecek?
-İçim yanıyor dedikçe o yanan içe içlik verecek hangi duygusal bağa m’ana olacak.
-Bu sevdanın seri katili kimse, kendi ömrümün vahşi arzularına ne kadar kıyı olacak?
Hülagü gibi mi Saddam gibi mi Norveç katili gibi mi? Hangi kötü sonun aynasında hüzünlerinin yırtmaçlı elbesini giyip kendi sonunu bekleyecek bilemedim.
-Allah, vahşileri sevmez. Sevenin ahını alan, bir ömür mutlu olamayacağını bütün kutsi kitaplar yazar.
-Sırf ,suyun içi onun yüzüne benziyor diye su içmekten sakınmış Mecnun yüreğini kirletmek hangi vebalin kan kırmızı rengi olur ki?
-Sırf, gözleri yeşil diye her gün ormana giden sevenin yemyeşil sevdasında kalanın kalakalış bedelini hangi yürek camı koruyacak.
-Sırf, onun sevdikleriyle yaşama tutunmuş son Mecnun’un yüreğindeki ona aitleri hangi can kırıklarının , kırk ayak ayakkabıcısı temizler.
Sırf, o seviyor diye dünyanın en güzel sözcüğü beklemektir diyenin, diyemediklerini hangi cümle tüccarı satın alabilir.
-Sırf, o üzülmesin diye her gün yüzlerce hüzün yutan hicazkar bestelerin bestakarını hangi saz, hangi sözsüz teller susturabilir.
-Sırf, onun adı var diye her cümlesinin onun ilk harfiyle yazanın cümlelerini kim söndürecek?
-Kim bu ahvalı emir kipinde kirpi gibi uçlarını batarak bu bahtın atlasındaki özel anlara.
-Kim bu içsel vahşete razı ?
Bu benlik kumaşının yırtıldığı algılar şehrinden gitmenin imkansızlığına sızılar eklenecek.
İnsaının yüreği,yaratılışı itibarıyla, hissetiği, yaşadığı, anladığı, sevdiği, istediği, düşlediğine yakın akar. Şimdi , bu yaratılışa uyumlu, uyumu bozmanın milimetrelerinde kim kendine fani?
Bu, sevgisi hakiki ve kalıcı olan yüreklerin şifrelerini kırıp kendi düşlemine kurban arayan akil hangi yüreğin sorumlusu?
Kendiliğinden gelen sözcüklerin, ruhsal buluşmanın en güzel misafiriydik. Hep misafir kaldık.Ev halkına zararsız gönül misafirinin artık yürekte yatacak yeri kalmamış.
Ne çok severdik aynı cümlede gülmeyi, aynı gece sızısız yazılmayı, aynı ruhun derinliğinde en özel sevgi olmayı…
Bir gözyaşı damlası çalıştırır vicdanımın yel değirmenini. Kendimi öğütür, sensizliğe ekmek olur aşkın sonrasızlığı.
Kınalı kuzusunu özleyen bir annenin elleriyle kınalı ellerini düşler kınanmamış geçmişim.
Şimdi kozmik algıların yabancı damadayım. Kozmoslar anlamıyor beni. Egzotik yerlerin yariyim.Yaralarımı kapatacak tropikal meyveler lazım. Sen işte beklediğim, istediğim, ömrüme aşıladığım şule kentisin… Bensin, bendensin, benden ömürler ütülüyorsun güzel gelecek kumaşıyla…
Nasılsın sevgilim. Benden iyi misin? Ben’den mi hala bu bütün hüzünlü cümleler.
Umudun adı sen olunca.Dünyam ekseninde dönüyor.
Tamamlanmamış bir cümlenin öznesi olarak damla damla yüklemine yaklaşıyorum.Yüklemindeki bütün harfler ıslandı.Yazgımız ,yazımız gibi dağıldı.Okunmuyor bu sevdanın sonu.Şimdi…! Yüklemini okuyamadım ;hala seviyor musun? Hala, ilk gün gibi yüreğindeki her şey.Hala ben misin ?Hala benden misin ?
…Üç noktanın yanına gelecek bıraktım. Artık tamamlayıcısı sensin, dünyanın en son, en büyük Leyla’sı…
YORUMLAR
öldüğü günün ...
gömüldüğü günün ...
toprak başı değdiği günün ...
ve... üzerinde güller açtığı günün
belki ... bir umud şarkısı bu
uzaklardan gelen misafirini
şah damarında ağırladığı gibi
hani kaderden ötesi olmayan
ve ... yeniden güllerin açtığı beldeye
belki ... bir yolculuk hikayesi bu .
S.S.saygılar ...