- 859 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ASİL AZMAZ BAL KOKMAZ
ASİL AZMAZ BAL KOKMAZ
Bir zamanlar Kartallar, adlarına yaraşır bir hayat yaşarlarmış. Onlar, çok yükseklerde uçar, yuvalarını da yüksek kayaların başına yaparlarmış. Bunun sebebiyse özgür bir ruha, geniş görüş açısına sahip olmalarıymış. Bu nedenle Kartalların vatanı göklermiş. Geniş kanatları, keskin gözleriyle, geniş bir alana hükmederlermiş.
Düşmanları onları mağlup ettiğini sansa da, onlar erişilmez yurtlarında büyür, güçlenir, her seferinde düşmanı dize getirirlermiş. Cümle âlem, Kartalların büyük hükümdar olduğunu anlamışlar. Onların azametinden korkup, dostluğuna güvenmişler. Böylece asırlarca sürmüş Kartalların hükmü. Fakat bu durum Baykuşları kara kara düşündürmüş. Çünkü hızla yurdunu genişleten Kartal milleti, artık Baykuşları da hükümleri altına almaya başlamışlar.
Baykuşlar, bakmışlar olacak gibi değil, Kartalları yok etmeye karar vermişler. Baykuşlar zekiymiş, ancak Kartallar kadar güçlü değillermiş. Kartallar, hem güçlü hem bilgeymiş. Ormanlara, dağlara, ovalara hükmederken, adaleti de elden bırakmamışlar. Kartalların hükümdarlığı, kolay yıkılacağa benzemiyormuş.
Gel görelim Baykuşlar, bu işe çok kafa yormuşlar. Yıllarca Kartalları izlemişler. Bir bahaneyle aralarına girip Kartalların huyunu suyunu öğrenmişler. Uzun uğraşlar verip Kartalların hükümranlığını yıkacak yolu bulmuşlar.
İşe, küçük yırtıcı kuşları, sonra da diğerlerini kışkırtarak başlamışlar. Şahin ve Atmaca’ya gidip:
“Sizin bu haliniz ne olacak? Hep böyle Kartalların gölgesinde mi kalacaksınız? Eğer onları, bu göklerden temizlersek göklerin hâkimi siz olursunuz. Gelin el birliği edelim bu beladan kurtulalım demişler.
Küçük yırtıcılar korkmuşlar önce. Baykuşlar sabırlıymış, yavaş yavaş işlemişler onlara kini, hırsı, kıskançlığı:
“Bakın, saygı değer dostlarım. Siz asil ve soylu kuşlarsınız. Ancak Kartallar, efelenip gezerken, biz mazbut kuşlar ondan bu denli korkarken, sizin büyüklüğünüz gölgede kalıyor. Gelin el birliği edelim bu beladan kurtulalım.” demişler.
Sonunda Baykuşlar, ortamı istedikleri kıvama getirmişler. Eh Kartalları da öğrenmişler. Kartalların azameti büyükmüş. Ancak altın gibi de kalpleri varmış. İşte Baykuşlar böyle sokulmuş Kartallara. Önce tuzağı hazırlatmışlar işbirlikçilerine. Sonra çıkmışlar Baba Kartalın huzuruna: “ Ey benim saygı değer efendim! Adaleti ve azametiyle nam salmış hükümdarım! Siz yuvanızı yüksek kayalıklara yapar ve yüksekten uçarsınız. Siz geniş alanları görür, büyük düşünürsünüz. Lakin biz fakir kuşlar, asla o yüksek makamlara çıkamayız. Bari engin yurdumuzda sizi misafir etsek, biz garipler şenlensek demişler. Bu iltifatlar Baba Kartalın pek hoşuna gitmiş, çok da fazla düşünmemiş.
Buyurmuş hain meclisine, kurulmuş o meclisin baş köşesine. Şahin, Atmaca, Baykuş, Tavşan, Fare ve Fil... Onlar sual etmiş, Kartal anlatmış.
Baykuş almış sonunda sözü: “Efendim, ne iyi ettiniz, bize yükseklerden haber verdiniz. Sizi göklere eriştiren kanatlarınızı şöyle bir uzatsanız, bizi ihya etseniz.” demiş. Bunun üzerine Baba Kartal iyi niyetini ve büyüklüğünü göstermek istemiş. Düşünmeden açmış kanadını. Zavallı hayvancıkları sevindireyim demiş.
Fil hazırda bekliyormuş. Koca ayağıyla Baba Kartalın kanadına basmış. Baba Kartal kanadını çekmiş, lakin tüyleri kopuvermiş. Uçmak için çırpınınca diğer kanadını açmış. Fil ona da basıp koparmış yine tüylerini. Baba Kartal anlamış tuzağı ya, ne çare iş işten geçmiş. Ah etmiş Baba Kartal:
“Bu ne hain bir meclis, kanadımı koparmak yerine, canımı alsaydınız.” demiş.
Baykuşlar bu hain meclisi Kartalların olduğu her yerde kurmuşlar. Bin bir emek verip, tuzaklar kurarak, tüm kartalları kanatsız bırakmışlar.
Baba Kartal ah edince, bakın Baykuşlar ne demişler:
“Sizi öldürmek çözüm değil. Bir ölseniz, bin gelirsiniz, bunu biliyoruz. Biz, sizi göklere çıkaran kanatlardan yoksun bırakmalıyız ki, gelecekte hükümdar bizler olalım.”
Ya Baba Kartalın eşi? Bakın ona ne olmuş! Kocasını merak etmiş. O da inmiş enginlere. Kocasını o halde görünce çok üzülmüş, bayılıvermiş. Onun kanatlarını da fareler ve tavşanlar kemirmiş. Sonra yavrularını da bulmuşlar. Onların da kanatlarını koparıp şöyle demişler: “Siz aslında tavuksunuz. Sizi bu kartallar kandırıyordu. Büyüdüğünüz zaman sizi yiyeceklerdi.” Sonra yavruları bir tavuk ailesine vermişler. Şahin, Atmaca ve Baykuş korumuşlar yavru Kartalları ölümden. Yeryüzünde, göz önünde büyüsünler, onların çocuklarının da, kanatlarını küçükten yolalım demişler. Oysa Kartal Dede ve Nine, bari torunlarımız büyüsün, onlar bizi bu esaretten kurtarsın, diye umut etmişler.
Lakin yavrular henüz kanat çıkarırken yolmuş onları baykuşlar. Onları da tavuk olduklarına inandırmaya çalışmışlar. Kartal baba bu duruma çok üzülüyormuş. Fakat umudunu kesmemiş. Bu gün olmazsa yarın demiş. Elbet bir gün çocuklarım, torunlarım enginlere sığmayacak, istikbalin göklerde olduğunu anlayacaklar, demiş.
Baba kartal üzgün ama umutlu geçirmiş ömrünü: “ Asil azmaz! Bal kokmaz! Benliklerini yok etmeye çalışan hainlere rağmen, torunlarım aslını bulacak, göklere yeniden kavuşacak, demiş.
Pençesiyle bir kaya parçasına kazıyarak yazmış. Ben ölünce torunlarım nereden geldiğini, kim olduğunu bilsin demiş. Şanlı tarihini yazmış. Büyük bir güçken küçüldüğünü, sonra umutsuzluğa kapılmadan, yükseklerde tekrar büyük bir güç haline nasıl geldiğini yazmış. Dağları eriten inancını yazmış. Nasıl tuzağa düşürüldüğünü de yazmış.
Baba Kartal, bir gün torunlarının bu hain tuzaklardan kurtulacağına inanarak, onların göklere yükseldikleri günü, hayal ederek vermiş son nefesini.
Sonra ne mi olmuş? Uzun yıllar geçmiş. Artık Baykuşlar, Kartal torunlarının kanatlarını yolmaz olmuşlar. Çünkü zaman içinde Kartal’ın torunları, birer tavuk olduklarına inanmışlar. Kanatlarının uğursuz birer ağırlık olduğunu sanıp kendi kanatlarını kendileri yoluyormuş. Hatta bu şaşkın Kartal torunları, en güzel Tavuk, en güzel öten Horoz yarışmaları bile düzenleyip mutlu oluyorlarmış. Başlarını gökyüzüne çevirmek şöyle dursun ha bire yerde eşinip didişiyorlarmış.
Baykuş’a aldanıp Kartal’ı tuzağa düşürenlerin torunlarıysa, hep ah ediyorlarmış kendi dedelerine. Çünkü Baykuşlar hiç adaletli değillermiş. Kendi rahatları için dünyayı çekilmez hale getirmişler. Artık hiç korkusu kalmayan Atmacalar, Şahinler hızla çoğalıp tavşan ve farelerin kökünü kurutacak hale gelmişler. Savunmasız hayvancıklar, Kartalların gökyüzüne çıkması, yeniden adaleti, düzeni sağlaması için dua ediyorlarmış.
Filler, en çok perişan olan milletmiş. Onlar, kendi yurtlarında esaret altında yaşıyorlarmış. Baykuşları beslemek için gece gündüz çalışıyorlarmış. Pişmanlık içinde birbirleriyle kavga edip duruyorlarmış. Yani, Kartal’ın kanatlarından yoksun kalışı bütün dünyanın düzenini bozmuş.
Ne dersiniz? Sizce bu masal nasıl bitecek; Kartal torunları tavuk olmadıklarını anlayacaklar mı? Kanatlarını yolmaktan vazgeçip yeniden göklere süzülecekler mi? Güzellik yarışlarından, kavgadan zaman bulup, dedelerinin pençesiyle yazdığı kitabeyi okuyacaklar mı?
Ben umutluyum. Yeter ki okusunlar! Baba Kartal ne demiş:
Asil azmaz! Bal kokmaz!
Leyla Gülsüren
YORUMLAR
Bu masalı unutmamalı:)Elinize sağlık...