- 638 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ümmetin Sana Hasret Ahmed’im-1
”Senin nûrun gören gözler ne ya gözler ne yıldırlar
Nûrundan nice gündüzler ziyadur Ya Resulallah.”
Şeyyad Hamza
Seni müjdeliyor kuşlar.Güneş sımsıcak gülümsüyor Mekke’ye o günlerde.Mekke’nin kızgın toprağını üflüyor Mikâil,serinletiyor bağrı yanıkları…Ve tüm kötülerin,kötülüklerin yüreği tir tir titriyor.Ne hikmet ki sen kâinatı nûrlandırmaya yakın yüzü hiç gülmemiş yetimler tebessüm ediyor.Dünyanın her yerinde peygamber çiçekleri açıyor,yedi âlem birden,sana hoş geldin demeye hazırlanıyordu.
Âmine en tatlı sancılarını çekiyor…Henüz doğmamış yetiminin yetimliğini hissediyor yufka yüreğinde.Gözleri nemli…Yüreği sönmez yangınların harıyla haşır neşir…Yüreği sığmıyor göğsüne…Seni karşılamak için ötelerden melekler yağıyor sağnak sağnak.Mekke hiç bu kadar kalabalık olmamıştı Yâ Muhammed!… Dünya hiç bu kadar nûrlanmamıştı…Hiç bir bekleyiş seni beklemek kadar anlamlı , hiç bir doğum seninki kadar mübarek olmamıştı.
Âmine’nin sancıları dinerken senin o mübarek sesin yedi âlemde yankılandı.Bir huzur ki ezilmişlerin,kölelerin,diri diri kızgın kumlara gömülen kız çocuklarının ve ne kadar mazlumu varsa dünyanın her birinin yüreğine çöreklendi.Gözleri kamaştıran bir nûr vardı ki yüzünde, görenler sadece nûrdan yaratıldın sanırdı.Ve hiçbir yeni doğanda olmayan,olmayacak olan vakur duruşun…
”Ben sizin son peygamberinizim.” der gibiydi.
O gece gökyüzü secdedeydi.Ve tüm yıldızlar zikirdeydi.Yaradılmışların en mübareğinin,yaradılmışların en merhametlisinin doğumuna şahitti kâinat.Çünkü gelen kâinatın efendisiydi, tüm peygamberlerin müjdelediği…Allah’ın “Sen olmasan dünyayı yaratmazdım.”dediği…
Anne karnında yetim kalmış bir nebi.Anne karnında başlamıştı hicreti…
“Ümmetim,
Ümmetim.” Diye ağlayan ümmetinin göz bebeği!..
Allah’ın “ Habibim dediği.” Sırtında nübüvvet mührü,zeytin karası gözlü,misk kokulu Muhammed’im.Anne karnından önce başlamıştı hicretin…
Henüz altıncı ayında ömrün…Halime’nin kucağında Şeyma’nın süt kardeşi…Ve bir bereket,bin bereket Halime’nin evinde.Huzur mu? Halime’nin kucağında ta kendisi.Şeyma’nın payına düşen sütü emmeyen yaşını doldurmamış Allah’ın sevgilisi…
İlk adımların…
Medine’nin kızgın kumlarına değiyor mübarek ayakların.Küçücük adımların bir hicretin daha habercisi..Medine’den ayrılık Âmine’ye kavuşmadır vakit.Senin kavuşmaların da uzun sürmedi Ahmed’im.Dünya sana dardı ve Rabbin sana yârdı.O yüzdendi *çilehanenin en çilelisi oluşun.O yüzdendi dünyaya gelmeden Abdullah’tan kopuşun.Çünkü küçük yaşta anne ve babasız olmanı sorgularken melekler,Rabbin “Ben ona yeterim.” dememiş miydi?
Ve sen!
Güllerin gülü…
Her şeytani eziyetin ardından “Allah bana yeter.” derdin.Çünkü Allah’ın “Habibim.” dediği de sendin…
Kısacıktı kavuşmaların.Henüz doyamadan anne kucağına,anne sıcaklığını yeterince tadamadan yani,öksüzlüğün karşıladı seni Ebva’da…Baba kabristanını ziyarete götürmüştü de annen seni,dönüş yolunda birde öksüz kalmıştın hani…Hani anne yüreği kim bilir kaç yangından çıkmıştı da Abdullah’ın kabri eski yangını tekrardan ateşlemişti.Ve dayanamamıştı yufka yüreği bunca acıya.Mustafa’m artık Allah’a emanetti…Ümmü Eymen’in elinde küçük Ahmed’in mübarek eli…Mahsun,yetim ve öksüzdü de şimdi…
Güllerin gülü sensiz biz de yetimiz şimdi…Doğumun üzerinden asırlar geçti,sıra sıra nisanlar geçti de geçmedi içimizde ki özlem yangınının harı.Ve kokmadı güller eskisi gibi.Ey ümmetim ümmetim diye ağlayan nebi!…
Ümmetin sana,ümmetin mübarek yüzüne hasret.
Nerdesin?
*Çilehane: Dünya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.