- 1928 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
YA VEDUD
Günlerdir Reyhanlı’da patlayan bombayı, orada öldürülen elliden fazla insanı konuşuyoruz. Her birimiz kendimizce yorumlar yapıyoruz, tepkilerimizi, üzüntülerimizi bir şekilde dile getiriyoruz.
Reyhanlı’da neler oldu? Niçin oldu? Doğrudan doğruya Esed’in işi miydi yoksa muhaliflerinin mi? Yahut da Devletin Başbakanı sırf Suriye’ye savaş açmak için bir bahane olmak üzere bizzat kendisi mi tertiplemişti bu olayı? Veyahut Hatay ve Reyhanlı halkı artık iyice bıktıkları bu mültecileri öldürmeye başlamışlar onlar da intikam almak için böyle bir yola mı başvurmuşlardı? İsrail ve Amerika’nın bir tertibi miydi?
İddialar o kadar çok ki? Kaba tabirle ‘’ Ağzı olan konuşuyor.’’
Bu arada ölenlerin ardından çok güzel, anlamlı şeyler söyleyenler de var. Mesela Bir şair arkadaşım ‘’ Keşke hepinizin yerine ben öleydim ‘’ Demiş ki bunu samimiyetle söylediğinden eminim. Ancak…Uygulamada acaba kaç insan, bir ya da bir kaç insan için ölümü göze alabilir? Ya da böyle bir örnek var mıdır?
Araştırdım.
Hz. Ebubekir’i ( R.A) gördüm önce…O dua ediyor Allah’a (C.C) ‘’ Ya Rabbim…Benim gövdemi o kadar büyük yap ki cehennemin üzerine oturayım da oraya benden başkası giremesin.’’ Evet...Böyle dua ediyor Hz. Ebubekir(R.A)…Ama cehennem çukurunun üzerine oturduğunu görenimiz yok. Yüce Allah’ın(C.C) onu cennetle müjdelediğini de biliyoruz zaten. Yani Cehennemle bir ilgisi olmayacak.
Başka var mı peki?
Hıristiyan İnancına göre var. Hz. İsa tüm günahkar insanların günahlarından kurtulması için çarmıha gerilmiş ve onun kanı çarmıha döküldüğü anda dünyaya günahkar olarak gelmiş olan tüm insanlar günahtan kurtulmuşlardır.
Müslüman inancında böyle bir şey yok tabii ki. Ama Hıristiyan inancına göre bile bu bir kendini feda etmek sayılmaz çünkü onların inancına göre Hz İsa Rab tarafından kurban olarak seçilmiştir. Yani kendi isteği ve iradesiyle öldürülmemiştir. Onu Rab seçmiştir insanları günahtan kurtarmak için.
Peki tamamen kendi iradesiyle hem de savaş yaptıkları bir milleti kurtarmak, onların öldürülmesini önlemek için kendini feda eden biri var mı?
O da var.
Onu Bize Evliya Çelebi anlatıyor Seyahatnamesinde.
Onun Adı Abdü’l Vedud olarak geçiyor…Bu gün İstanbul’un Eyüp İlçesi Defterdar taraflarında Türbesi olan ve halk arasında Ya Vedud Hazretleri diye bilinen bir Allah Dostundan bahsediyorum.
O kadar çok değişik rivayet var ki hakkında…Ayasofya Kilisesinde rahip olarak görev yaptığı ama çaktırmadan çaktırmadan Hıristiyan Bizans halkına İslamiyeti anlattığı, onları Müslüman yapmak için uğraştığı da söyleniyor; Fatih Sultan Mehmet’le birlikte İstanbul’un fethine katıldığı da.
Ya Vedud Hazretleri’nin asıl adı nedir bilen yok. Dilinde devamlı Allah’ın sıfatlarından biri olan ‘’ Vedud ‘’ ( En Çok seven ) olduğu ve her işine başlarken ‘’ Ya Vedud ‘’ Dediği için kendisine Ya Vedud Hazretleri ya da Şeyh Ya Vedut denmiş.
Öyle ya da böyle…İstanbul’un Fethi sırasında Ya Vedud Hazretleri şehrin kan dökülerek feth edilmesine şiddetle karşıdır. Hatta Evliya Çelebinin anlattıklarına göre ‘’ Aman gavurcuklarıma zarar gelmesin.’’ Diyerek Osmanlı tarafından atılan gülleleri havada yakalıyor ve geri atıyor. Geri atıyor derken Fatih’in ordusuna değil elbette. Bu yetmiyormuş gibi gece gündüz - sırf kan akmaması için- İstanbul’un savaşarak feth edilmemesine dua ediyor.
İstanbul surları önüne gelip Şahi, Balyemez gibi toplarla surları döven Fatih istediği gediği bir türlü açamıyor…Öyle ki tam elli gün dövülüyor surlar ama askerin şehre girebileceği bir gedik açılamıyor bir türlü. Sonunda topluyor kumandan ve alimlerini soruyor bunun sebebini.
Padişah’ın Hocası Akşemsettin Hazretleri cevap veriyor:
-Padişahım…Karşı tarafta bir Allah Dostu vardır. Odur bu fethi elli gündür geciktiren. Onun dualarının yüzü suyu hürmetinedir şehri alamayışımız
Fatih Sultan Mehmet’in kaşları çatılıyor.
-Kimdir bu? Nasıl bir dua eder ki Allah onun duası yüzü suyu hürmetine fethi bize müyesser kılmaz?
Cevap veriyor Akşemsettin Hazretleri:
-O Zât Ya Vedud Hazretleridir.
Sora istişare yapılıyor. Deniyor ki ‘’ Biz fethin gerçekleşmesi, o ise gerçekleşmemesi için dua eder. Onun duaları daha makbuldür. O halde biz fethin gerçekleşmesi için değil onun ölmesi için dua edelim. O hayatta olduğu müddetçe alamayacağız İstanbul’u.
Öyle yapıyorlar…Ya Vedud Hazretlerinin ölmesi için dua ediliyor ve o ölüyor. Onun ölümünden üç gün sonra Ulubatlı Hasan Bayrağı dikiyor surlara.
Daha sonra Fatih de İstanbul’a girer. Ayasofya’da İlk Cuma namazı kılındıktan sonra artık cami olan ibadethaneyi gezen Fatih Sultan Mehmet orada ‘’ Terleyen Direk ‘’ denilen bir direğin dibinde bir ışık görür. Oraya yaklaşınca da göğsünde kendi kanı ile ‘’ Ya Vedud’’ Yazılı olan Ya Vedud Hazretlerinin naaşı ile karşılaşır. Hemen emreder. ‘’Bu mübareği yıkayıp defnedin’’ İşte o anda bir ses duyar : ‘’ Merhum yıkanmıştır’’ Bunun üzerine cenaze bir tabuta konur. Ancak tabut içinden bir ses cenazenin nereye götürülmesi gerektiğinin talimatını vermektedir taşıyanlara.
Cenaze önce Eminönü iskelesine getirilir. Sonra yine tabuttan gelen talimatlar doğrultusunda bir kayığa konur ve Haliç’e salınır... Kayık Haliç’te yol almaya başlar. Bir müddet sonra Bu günkü Eyüp-Defterdar Feshane yakınlarında bir yerde karaya yanaşır. Tabutu kayıktan alırlar. O anda çok yakınlarda bulunan açık bir mezardan ‘’ Ya Vedud, Ya Vedud ‘’ Diye sesler duyulur. Bunun Üzerine Ya Vedud Hazretlerini oraya defnederler.
Bu kabir 1875 Yılında Sultan Abdül Aziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından Türbeye dönüştürülür.
‘’Bu bir hikaye…Evliya Çelebi Seyahatnamesinde geçen çok abartılı hikayelerden biri.’’ Denilebilir ki çok bilmiş pek çok kişi tarafından ‘’ Yahu tamamen palavra...Olur mu böyle saçmalık?’’ Diye yorumlanır.
Ben şu kadarını söyleyeyim. Bedrettin Dalan ile başlayan Haliç ve çevresini kurtarma operasyonu esnasında Alibeyköy’den Eminönü’ne uzanan o sahil şeridinde yol genişletme çalışmaları yapılırken Ya Vedud Hazretlerinin türbesinin , bulunduğu yerden nakledilmesi söz konusu oldu. Ama kepçe dediğimiz araçlar türbenin bulunduğu alanda çalışmaz oldular. Ve bu gözler gördü orada kepçelerin acizliğini. O yüzden de yol türbenin etrafından geçirildi…Nitekim orayı bilenler bu acayip yol güzergahının farkındadırlar. Bilmeyenler için ise adres veriyorum: Gidip görebilirler:
ADRES:Yavedud cad. No:12 (Haliç köprüsün altında Ayvansaray ayağında) AYVANSARAY-EYÜP / İSTANBUL
Son bir kaç cümle ile bitireyim.
Bu gün Hiç bir hıristiyana ‘’ Arkadaş saçmalama..Hazreti İsa Çarmıhta ölmedi..Ölse bile tekrar dirilip göğe möğe çıkmadı. Böyle bir saçmalık olamaz.’’ Diyemezsiniz. Hıristiyan bilimde , ilimde, medeniyette seni beni çoktaaan sollamıştır ama öte taraftan Hz. İsa’nın çarmıhta öldükten sonra tekrar dirildiğine inanır. O halde biz neden inanmayalım Ya Vedud Hazretlerinin Hikayesine? Neden ille de ‘’ Bunlar safsata ‘’ Diyelim…Varsın süzme gerçekler, bilimle izah edilebilecek şeyler olmasın… Bu hikayeyi bu şekilde kabul etmenin kime ne zararı var? Hele de insanların vahşi hayvanlar gibi birbirinin etini yediği ülkemizin işte böyle acı bir gününde ’’İnsanlar ölmesin, Gavurcuklarım da olsa insanlar ölmesin’’ Diye kendini feda eden ve dilinde hep ‘’ Ya Vedut ( En çok seven ) olan bir insanın -Gerçek dışı olsa bile- hikayesinden alacağımız hiç mi ders yoktur?
Yarın akşam Mübarek Regaip Kandili…Tüm Dünya için hayırlara vesile olsun İnşallah. Ülkemde ve tüm dünyada sevgi, dostluk, barış ve hidayete vesile olsun inşallah
Edebiyat defteri Sitemizdeki tüm arkadaş ve dostların, yaralı ülkemin, İslam Aleminin ve tüm insanlığın Mübarek Regaip Kandili kutlu olsun.
YORUMLAR
Hocam zaten bu anlatıların hususiyeti ders almak değil mi?
Böylece bize nasıl davranmamız nasıl olmamız gerektiği konusunda kültürleme yapılmış oluyor.
Bu mübarekler de daima bizim gibi geri kaldırılmış ülkelerde iş buluyor. Gelişmiş ülkelerde çalışan bir evliya yok.Erzurumda bizzat beş altı tane mübarek evliya ile tanıştım.Bazıları yer evliyası bazıları hava bir tane de su evliyası vardı...
Bir zaman da Kadıköyde bir derviş ile münakaşa etmiş,dünyaya düşen yağmur tanelerinin sayısını bilen asrın Kutbu hazretin Kocaelinin Karamürsel ilçesinin bir köyünde yaşadığını anlattığı mübareğin Hama ve Humus ta Hafız Esat'ın zindanlarında işkence ve tecavüze uğrayan müslüman kadınlara yardım etmeyip köyde damla saymasının ne s....me yaradığını sormuştum da mübarek derviş bana "çappulusunnnnnnn" diye tehditte bulunmuştu.ben de asıl evliyanın bizzat karşısında durduğunu ,şu anda cebindeki paraların nerden geldiğini görebildiğimi gerekirse söyleyeceğimi açıklayınca yüzü kızarmış ve etraftaki müminler bana doğru gelerek "Mübarek bizi bi oku,sen ne mübareksin ey Allahın Veli kulu" diye intisap etmek istemişler fakat bendeniz Allah’tan çok korktuğum için cesaret edip “Gelin kullarım,dervişlerim..herkes hayır işleriyle uğraşacak yarın her biriniz on bin dolar getirecek ve şu fani evliyaya teslim edeceksiniz “ diyemedim.
Bir de değerli hocam bu misaller toplumu yönlendirir. Faydaları vardır.
Kandiliniz kutlu olsun…
Bu kandilleri de resmileştirdik…
Kandil kutlama programımız oldu…Kurallar konuldu..
Bi kural da ben koyacam hayırlısıyla…
Ellerinden öptüm Hocam..
evet dostum şimdi bak ben sana ne hikaye anlatayım
uhut harbini biliyoruz değil mi evet
ne tembihledi peygamberim dağın art yüzeyine okcular koydu ve burdan ayrılmayınız dedi
neden bakınız size sırlardan bahsedeyim biraz:)
karşı taraftaki sonradan müşlüman olan hz. halit ibni velit vardı ve atcılarıyle savaşa girmedi
dua etti diyelim o okcuların ordan çekilmesi için ve onun o duvası peygamber ef. e rağmen kabul oldu ve kazandığımız savaşı neredeyse kaybediyorduk savaş ortada kaldı
ve düşman çekildi gitti halbuki çekilmeseydi iş orada bitiyordu fakat bu sefer peygamberimin duası devreye girdi
daha sonra halit hz. ri müslüman oldu ki muhteşem kumandandı müslim ordusuna muhteşem faydaları olmuştur
saygılarımla....