- 2699 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
MEKTUPLAR-19
Selam can.
Belli belirsiz bir sabahın sessizliğinden ve karabasanların beni ihlal ettiği gecelerden selamlar olsun.
Ben yine gülümse diyorum her mektubum gibi. Gülümse ki gülüşün sura üflenen bir kıyamet olsun içimde.
Bir üfürüş mü sura aşk, bir sur mu yoksa kuşatılması imkânsız, Bir ateş mi ki cehennem, bir nur mu ki yoksa cennet, yoksa bir nazır, bir ruh mu aşk. Bakınca gözlerine bu nasıl bir güzelliğinin resmidir. Bir işve bir sel mi beni alıp götüren denize, bir ay yarısı mı çağıran gökyüzüne, yoksa gönlümdeki sultan ben köle miyim, bu nasıl bir hükümdür YA RABBİ. Hayalin sürekli bana yazdıran bir kâtip, hafızamda bu aşka bir defter oldu. Sayfalar dolusu mektupları sığdırıyorum, seni düşündüğümde doğan bilinmeyen hislere…
Selam can.
Yeniden selamlar.
İlahi aşkın tecellisi gibi karşımda duran bir aynaya benzersin. Ben sana bakar yazarım, sen kendine bakar göremezsin. Sen benden uzak bir yerde, aydınlık bir güneşin yanında bir mum gibisin, bir güneş aydınlığında mumun ne ışığı olur ki, oysa ne çok muhtaçtı içimdeki karanlık o küçücük ışığına.
Zaman yoktur içimde sana olan aşka… Ben doğmadan olmuş olabilir, her nefesimdeki seni sevmelerime içime çekerek sevdim seni. Ben Dünya sen içimdeki denizdin. Yoksa sen mi dünya ben mi denizdim. Ne zaman birbirimize bir söz, gözümüzden bir bakış düşse, ne zaman yüzün bana dönük haydi gel desem. Bin yeminle imkânsız dersin. Musa olup kızıl denizi ikiye ayırsam da faydası yok. Yüreğim kabarır, zaman yavaşlar ve gece düşer içimdeki tüm aydınlık yanlarıma. Ahh ne acıdır bilinmeyeni anlatamamak. Görünüşleri çoklukta ve içleri birlikte olanlar, dıştan bakıldığında ayrılıkta gibidirler tıpkı biz gibi. Ama gerçekte içleri vuslata ermiş birer âşıktırlar. Aşkınla öylesine doluyum ki dünya üzerinde başka aşk var mı yok mu bilmiyorum. Dalga gibi olduğum denizinde, bilmelisin ki can, dalga ancak deniz ile vardır. Başka denizde yok gülüm. Denizi gösteren dalgadır, ama sen beni sahile attın.
Yer ve mekânda değil hep kalbimde gördüğüm, sığınıp sardığım, belki bir kere sevdiğim, ama binlercesini gölgede bıraktığım bir aşk… Mevlana kıskanıyor, mecnun susuyor, Ferhat şaşkın şaşkın bakıyor. Git gide uzaklaşıyor benden yazılan tüm şiirler, söylenen kelimeler ve vaatler. Bu yüzden artık şiirleri aramıyor, bakmıyor, okumuyorum. Hep seni arıyor, seni okuyor seni bekliyorum sevgili.
Güzellik esintim.
Bir tebessümüne unutulmayan sancılara sarıldığım bir andayım yine. Çakılıp kalan zihnimde nedense hep acıların gelip geçiyor. Hiç seni mutlu ettim mi? Bilmiyorum. Ağlayıp susuyorsun bana. Ağlayıp sesleniyorum sana.
Seni seviyorum.
Seni özlüyorum.
Senin acılarınla ben binlerce kez ölüyorum.
Ne yere nede göğe sığarız bu aşk, bu ateşle. Ne cennete olur, ne cehennemde yanarız. Arafta sürüklenir gideriz. “Yarabbi” ten perdesi aramızda kalktığında, bizim ne ay alınlı olduğumuzu o zaman seyreyle. Biz senden bize sunulan armağanla seviyoruz birbirimizi derdim. Sen gittin ben kaldım, tek kanatla kuş bile uçmazken, düştüm uçtuğum yüreğinden.
Ki kulağına bir kez olsun seni seviyorum diyemeden. Ve çaldığım hiçbir kapının ardında ne çıktın, nede sesime geldin. Kaç geceyi böldüm oysa orta yerinden, yarısında seni uyuttum, diğer yarısında seni düşünüp sevdim. Ağlayarak ve haykırarak, hangi dua olup da dudaklarımdan avuçlarıma düşmedin ki. Bir susuşuna ne çok gözyaşım var bilir misin? Suskunlukların dizelere damgasını vurur, bana geri dönen hep yalnızlık olur. Hasret hep hırçınlaşan dalgalar misali kıyılarıma vurur durur. Ben yine seni mutlu düşlerim. Bir çiçeğe konan kelebek misali, bir şiire satırlar misali. Ve sana aitse düşlerim, sana aitse yüreğim, sanaysa her sözüm, seslenişim, her gülüşün bir masaldır bana gece boyunca okuduğum gözlerinde. Bir aşk gözüyle baktığım sana, hayattan sökülüp atılan benim şimdi. Yarım kalacak her şey adına arkandan ağılıyorum sevgili. Bilmelisin can, imkânsızlaşıyor direnişim, dargın küsüşlerinden, acılar veren yürek çırpıntıları giriyor kanıma. Senden bana gelen güneşinin güzelliğindeki ışık, başkaları ise gölgeliğindir.
Ahh sevgili bu dünyaya yüzünü seyretmeye geldim. Yoksa bu gurbet yurdunda ne durayım ki faydası yok beklemelerimin. Bu dünyada ve diğer dünyada benim canım sen olmayınca ne faydası var varlığımın. Seninle bulmuşsa bir yarım kendini, yine seninle yok olacaktır sevgili.
Eyyy sevgili, senin güzel yüzünü istemekteyim. Mehtabından bana fayda yok. Eğer yoldaşım sen olmazsan, yolculuğa çıkmakta bana fayda yok. Güzelliğim; Bana insanlığımı aşma gücünü ver de bir melek olayım. Melekleşmedikten sonra sana bir faydam yok. Hadi aşk, sana olan aşkımla insanlığımı aşma gücünü ver de bir melek olarak hizmetinde olayım.
Gelmelisin gülüm. Başka ilacı yok sensizliğin.
Bir dilekse seninle, sevginle, bir gülüşüne hazırlanan aşk.
Lambadan çıkan yalancı aydınlığın umuduna tutunuyorum şimdi.
Gelmelisin. Başka ilacı yok bu sessizliğinin ötesinde. Gelmelisin ki gelişine adını ben koymalıyım. Soyadım sana gelsin. Tek yastıkta tükenecekse bu ömür. Annemin, annenin sakladığı çeyizler gibi bir sandıkta kutsallaşan anlamlara varsın. O aşk gülüşüm zamansız sergilensin gözlerinde. Ki gözlerini kapatsan bile…
Ne zaman olduğu bilinmeyen, neresi olduğunu bilmediğim bir yerde başladım seni sevmeye. Günlerden Pazar mevsimlerden hazan ve gözleri ıslak bir gündü. O zamanlar küçüktüm, belki aşka inanacak kadar, küçücüktüm hep sevgiye ağlayacak kadar, ya da büyüktüm aşktan korkacak kadar. Tam olarak kestiremiyorum neydi aşk felsefem… Tam olarak hatırlamıyorum gerçek olduğun kadar. Sensiz her günü bin yıllara böldüm çünkü.
Ben ki… Kayan bir yıldız oldum gecelerinde. Ben ki… Sağanak bir yağış oldum baharında. Süzülüp toprakta yaz mevsimin güneşinde kurudum. Açtırdığım çiçeklerde solacak, aşkın kaderi mi? dünyanın hali mi? öğrenecek kadar daha büyümedim. Başka birinin başka bir dileğine tutunayım diye… Gökyüzünden kayboldum. Gökyüzlüm, ay yüzlüm güzel sevgili. Şimdi dünyayı gömüyorum, yokluğunla içimde açılmış boşluklara. Duyulmamış yaslar, yaşanmamış acılarla kıvranıyorum Mevlana kıskanıyor, mecnun sustu, ateşe atılan İbrahim yanmak istiyor, kuyuya düşen Yusuf bakıyor, çarmıha gerilen isa ağlıyor. Ayrılık cehennemden yana. Hadi uzat ellerini sevdiğim. Aydınlık ancak seninle gözlerimi açtığım bir sabahta olur. Haydi, uzat ellerini sevgili. Cennet ancak seninle uyuduğum bir gecede gelir. Tebessümlerin hep göz pınarımdan sulardı güzel masalları. Özlenmeyi seviyorsun ki bu kadar mı? Aç gözlülüğüne yan şimdi sevgili. Hangi şiirde geçmedi ki adın, hangi duayla bükülmedi dudaklarım, hani nefes sensiz serpildi içime. Anlamıyor musun can. Gönül yangınıma şifayem sensin. Dileklere takılan dudaklarımdaki arzu sensin. Hala çoğalıyorsun ve ben yeter demiyorum. Geleceği karartan ayrılıkların olmazsa, peki gülüm dinle sen ayrılığı. Cennete buluşalım olur mu? Yeniden, yeniden defalarca ölüp dirilelim. Hep gelecekte kalalım. Sarılıp kokunla daha büyülenmedim. Mezarımı da seçtim, beni gözlerine göm.
Kapıldığım tüm rüzgârlara ömrümü sor sevgili. Koşuşturuyor mu şimdi emekleyen çocuklar? Seni sevdiğim zamandan geldim. Geçti artık, büyüdü artık doğmuş tüm çocuklar… Durun demiyorum, büyümeyin diyemiyorum, ben seninle büyümeyi beklerken… Kimse utanmadı çocukluğundan, ben hiç utanmadım seninle çocuk olmaktan. sen dert etme sevgili..Bu çocukluğumdan kalan sapan bende olsun. Geleceğimi vururun… Vurur kırarım çocukluğumda kırdığım tüm camlar gibi kendimi vururum.
Dünya seninle kutluluk ve sevinçle büyümüşse, öyleyse sen niçin beni böyle kederler içinde uyutmaktasın.
Uyan geceden ve gülümset gözlerini, gözlerimde…
Üşüyorum gözlerinin olmadığı her geceden.
YORUMLAR
Çok iyi gerçekten rast gele tıkladım bir mektup tu fakat içinde bulunduğum duygularıma tercüman oldunuz
matrix1971
Onur verdiniz
Her insanın içinde akan ırmak aynıdır fakat bir birimizi anlamakta hep zorlanırız
Anlayan yüreğiniz var olsun
Seçtiğiniz imgelere,söyleyiş biçimine,kurguya tebrikler. Kaleminizin gücü süreğen kalsın.Sayfanıza her gelişimde doğru bir tercih yapmış olmanın keyfiyle ayrılıyorum.Dildeki yetkinlikte açık ara farkınızı ortaya koyan yazılardan biriydi.Yazar okurun duygu dünyasında fırtınalar koparabiliyorsa,bir kıvılcımla bir yangın başlatabiliyorsa gönül evinde o zaman yazılan mükemmeldir derim ben.
Ne zormuş kendinin bile bilmediğin çözümsüzlüklerde yaşamak aşkı.
Yaşayan bilir işte zorluğunu...
Sahi ben seni neden daha çok sevemedim ki…
NEDEN? İşte bunun cevabı bulunsa çözülecek belki de herşey...
içinde kendi duygularımımı buldum yoksa bana mı öyle geliyor acaba...
Yazılarını nerdeyse yaşayarak okuyorum..
Sen hep yaz,bizler hep okuyalım...
Yüreğine sağlık...
Saygi ve selamlarimla..