Düş Duvağımı Açan Aşkın Gelinisin Şulenar
hayrettin taylan
Dağın ile aşkın dağında kavuşmanın filizi yeşermiş. Kavuşan dağlar gibiydik seninle.Volkanik bir dağ gibiydim, içtepik bir rüyanın son sahnesinde kendimi gördüm, sen ben kadar bana yakındın.
-İnsanlığın dağından, aşkın çağına giden algılar şurasına katıldım.Bildirim, temiz benlikler üstüne.Kirli emellerin Emeli ile süt içine fişlerin yazgısız yazılarında sustum.
*Hatırlamanın kentinde kendimle yarıştım , kendimle barışık yarınlar okudum.
Çiçek mayasından sevda ekmeği pişiren anacıl duruşunda kızarmış sevgiler yedim.
-Seni sevmenin tokluğuna alıştım.Zaman ekmek kadar, ekmek emek kadar içsel bir direniş süsledi.
Düş duvağımı açan aşkın gelini olarak nikahlı yarınların yar aynasıyım. Seninle aynı ömre taranmaya geldim.Hücrelerime bıraktığın hicretin gül yolcusuyum.Kırmızılarımda saklı özlemlerimin yarınıyım.Geleceğin gündeşine teslim ettim sevdanı. Sen kadar aşkımıza yakın şule kentiyim bilesin.
-Afrika çölleri gibi aşk ile su arasında susuyorum sana.Ürkek bir ceylan gibi yeşil gözlerinin ormanından safarime geliyor dünyan.
Varoluş müfredatının yeni konularına varlığının tümü içimdeki çocuğun okuluna ders oldu.Artık tavrın içsel bir ders.Seni okuyor, seni ezberliyor dünyam.
Şimdi gülümser yıldızlar arasında gülüyor şiirler. İçimdeki m’ana odaların penceresini kapatan imgelerim var.
-Derin bir dünya ile derinleşmiş sevda bağı arasında kısmetin kıymetini yazdım.
-Susturulmuş üvey okyanuslarda Yunus olup şiir şiir yüzdüm.
“Gözüm seni görmek için, elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum, yarın seni bulmak için”
Ve sonra menfi denizleri kirleten çıkar fabrikaların atıkları arasında birbirine atıp tutanların tufanlarını gördüm.İrkildim, dünya çok güzelken, güzelliği öğrenemeyen çıyanlar var.Aşk sularımıza kadar benliğimizi kirleten bu kendini bilmezlerin kirli kıyılarından kaçtım. Haz ile kendine vasıfsız makamlar bulmuşlar.
-Yaşamayı hedonist özne yapıp yaşamın tümünü yüklem yapmışlar.
Kendisi tanımadan kendisi için yaşayan acizler atıklarıyla kirlettiği sevda denizinden kaçtım.
-Nemalanan sülüklerin derin oyunlarını bilip yaşadım bilinç kulelerinde.
Yıldızların oyaladığı aşk gecemi heceleyen sensin.Sensin yıldızlara dansı öğreten zaman.Sensin sabahla uyanışımı özetleyen yarınlar yari.
Ülkem kadar bir kaderi yaşamak istemedim .Gözü dışarıda, içi dışa bağlı içeride .Oyun içinde oyun.
Kırk ayakların ayaklarını yıkayan derin sistemin tilkileri bağrımıza sülükleri salmakta.
Kavramların fahişeliğinde kutupları seviştiriyorlar. Herkes kendi kavram fahişesiyle güzel demler yaşamakta.
-Herkes o fikre maşalık yaparken mutlu.-Hayatı, kendi fikri sananların samanlığından kaçtım.
Her fikir kendi eşeklerini, hamallarını üretmekte.Emekçileriyle ,elitleri arasında uçurumlar uçmakta.
Kimi emeğine fedalarını sunar.Kimisi makamları için kendi kişiliğini feda eder.Fikir güzel bahane, çıkar güzel bir şahane.
-Bu fikri cep neden boş? Kimin eli kimin cebinde? Her şey bir çıkara gebe.Bu doğan isimsiz, vatansız, kaos kimin?
-Ebeveynlerini kaybetmiş berraklar temsilcisiyim.Su ile susamış bilinç arasında algı dalgalarım başlar.
-Sana emanet, güzel düşlerim var. Esaret sözsüz romanlarda bitiyor.Sözlü yarınlarda kitap gibi okunuşun sızıyor.
-Bir ben kadar manidar bir düş oluyorsun Şulenar.Bir sen kadar , kalıyor ömür.Orada kalmanın muktediriyim bilesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.