SINIFIN YERİ-Denetim Günlüğü
09.05.2013
Bugün Ankara Çankaya (Kolej) Semtinde bulunan bir ilkokulda teftiş yapıyoruz. Okula 1. Kanaat Döneminde rehberlik yapmıştık. Rehberlikte öğretmenlerimizden branşlarına göre Teftiş ve Rehberlik Yönergesine göre neler istenildiği üzerinde konuşmuştuk. Sınıfta rehberlik sonu gözümüze çarpan kazandırılması gereken davranışların neler olacağı, tek tek ele alarak birlikte değerlendirmiştik.
Bu iki ders öğretmeni izleyip, değerlendirmek amacındayım. Türk Milli Eğitiminin Genel ve Özel amaçları doğrultusunda nelerin yapılıp nelerin yapılamadığı, nasıl tamamlanabileceği, hem rehberlik hem teftişi birlikte yürütüyorum. Gayet uygarca teftişini yaptığım öğretmenimle birlikte konuşuyoruz.
İlk defa girdiğim ders matematikti. Öğretmenin ders boyunca program bilgisi, uyguladığı yöntem ve teklifler, öğretmenlik yeteneğini , öğrencilerle olan iletişim bilgilerini gözledim. Teneffüse çıktığımızda; öğretmenden Türkçe kitabından okunmamış bir metin açılarak birer ikişer cümle okutularak, öğrencilerin okuduğu cümleden ne anladıklarının açıklatılmasını, dersin son on dakikasının da benimle sınıf arasında konuşmamızın sağlanmasını istedim. Derse birlikte girdik. Önceki ders oturduğum arka sıraya oturdum.
Öğrencilerin okuma düzeyini, anlama ve anlatım düzeylerini tespit ettim. Sınıf yaşantısının ne olduğunu, demokrasinin uygulanıp uygulanmadığını gözledim. En önemlisi
karşılıklı iletişimde anlama ve anlatımdı. Okuma hızı azdı sınıfın. Okuma hızı az olunca öğrencilerin düşünme, algılama, anlama , anlatım güçleri istendik düzeyde değildi. Çocuk cümleyi özetleyemiyor, ezberlemeye çalışıyordu.
Dersin bitimine on dakika kala ben öğrencilere; "Bu okulun hangi okul olduğunu sordum. İki üç öğrenciden sonra doğru yanıtı aldım. Sonra bu sınıfın yerini sordum. Öğrencinin birisi,
-Okula gelirsin, ikinci kata çıkarsın. Duvarda sınıf işte. Diye cevapladı. Yakın çevreye karşı ilginin olmadığı ya da iletişim kurma ve düşüncelerini dilimiz kurallarına uygun kullanamadıklarını gördüm.
YORUMLAR
Eeeee.. meslek olunca ilgi daha bir farklı oluyor işte..
Ne yapılabilir parmak basılan problemi çözmek için?
Okuma hızını artırıcı çalışmaların yanında, anlatım yeteneklerinin geliştirilmesi için ne yapmak gerek?
Ben, meslekten emekli olalı dört tam yıl geçti. Şu ân müfredatta neler var bilmiyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'ün başlattığı bir "Okuyorum" etkinliği vardı. Halen sürdürülüyor mu bilmiyorum. Ben, fiilen görevde olduğum dönemde bu uygulamayı gerçekten ciddiyetle ele almış, uygulamış ve samîmî çabanın sonucunda iyi bir tablo izlemiştim.
Okumanın yanında haftalık müfredattaki türkçe derslerini belli alanlara ayırmıştım. Her hafta, türkçe derslerimizin iki saatinde drama ve doğaçlama skeç etkinliklerine yer veriyordum. Dersin belli kısmını (10-15 dk.kadar) bu etkinliklere ayırıyordum. Şiir yazma yeteneği olan çocukları destekliyordum. Öykü yazma, fıkra anlatma ve yazma, bilmece sorma, diyalog metinleri okuma ve bu diyalogları hem tek kişinin ses taklitleri ile canlandırmasına hem de karşılıklı okuyarak oyunlaştırma yapmalarına imkân veriyordum.
Bu çalışmalarımın gerçekten ne derece etkili olduklarını şimdi daha iyi farkedebiliyorum. Çünkü, bu çalışmaları bir normal ilkokul bünyesinde son kez üçüncü sınıfta uygulamış ve emekli olmuştum. O öğrencilerim bu sene yedinci sınıf okudular. Kendilerinden ilgimi kesmedim. Sürekli görüşüyoruz. Bir tanesi ile şimdiye kadar hiç görüşmek nasip olmamıştı. (Ben emekli olunca İzmir'e gittim. İzmir'den yeni döndüm memleketim Denizli'ye.) Geçenlerde bir belediye otobüsünde karşılaştık öğrencimle. Maşallah benim boyumu geçmiş boyu. Delikanlı olmuş. Selâm verip elimi öptü ve
"-Hocam, tanıyabildiniz mi?" dedi. Sima olarak birine benzettiğimi ama çocuk simasından delikanlılığa geçiş dönemi içinde olduğundan dolayı karıştırabileceğimi söyledim. Kendisini tanıttı. Otobüsten indiğimiz durağa kadar otobüsün içinde konuştuk. İnince de gideceğimiz güzergâh aynı olduğu için yolda sohbet ettik. Öğrencim bana bir ara ne dedi biliyor musunuz? "-Hocam, siz bize ne çok şey kazandırmışsınız ya..!!"
"-Nasıl?"
"-Sizden evvel ben öğretmenlerime bir şey sormaktan çekinir, korkardım. Siz, bize korkmamayı öğretmişsiniz. Ben şimdi merak ettiğim her şeyi öğretmenlerime sorabiliyorum."
......
Nerde kalmıştık?..
Müfredat ve uygulama...
Yöntemler, teknikler..
Özgüven...
İnsan...
Güzel konu için teşekkür ediyorum Öztürk Hocam.
Sıhhatiniz daim ola...
Başarılarınız, milletin başarısı olacaktır..
muhacir bozkurt tarafından 6/9/2013 12:20:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
maalesef hocam.Öğrencilerimize okuldan çok çevre ve aile rehberlik etmekte.bunların pek çok nedeni elbette var.Ama öğretmene çok iş düşmekte.
paylaşım güzeldi.bu güzel değerlendirmelerin öğretmenlere yönelik kitaplarda toplanması sanırım iyi bir çalışma olacaktır.
kaleminize sağlık.