- 824 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Yolculuğun Resmi...
Bir yolculuğun resmiydi denize olan bağlılığım! Denizi seyrederken bütün bağımlılıklarımdan vazgeçer gibi kendi köşeme çekilip düşüncelere dalıyordum. O düşünceler ki var ettiğim denizin soğuk anlarından gelen çığlıkları gözlerimin önüne seren...
Deniz; görkemli anında, duruşunda ve maviliğinde damarlarımda gezinen o derin sancıların verdiği büyük sızıları canlandırıp, solduruyordu. Gördüğüm her sızı, her acıyla kaplı an bana huzuru aşılıyordu. Düşüncelerim, hislerim ve olmak istediğim an hep kıyıya vuruyordu. Dalgalar yüreğimin boyunu aşıp beni derinliklere itiyordu! Sorgusuzca, sualsizce denizin derinliklerine dalıyordum. Parmaklarım denizin kumlarına tutunmaya çalışıyordu lakin ayaklarım derin bir yolculuğu benimsemişti artık...
Yolcu olmuştum denizin derinliklerine. Acaba kâbuslar mı görüyordum ya da bir halüsinasyonun tam ucundaydım! Vakit geçtikçe denizin derinliklerine doğru sefer halinde olduğumu görüyordum. Vurdumduymaz canlılar bedenimi tırmalıyorlardı. Vücudumdan kırmızı şaraplar akıyordu mavi gök kuşağına karışıp! Mavilikler kana karışıyordu, katilleşmiş gibi beyazlığa doğru hırçın dalgalar yaratıyordu. Lakin denizimden denize karışan o yar kanları ıztıraplar çektiriyordu bütün canlılara...
Deniz sorgusuzca karanlığına çekiyordu beni, canlıların haykırışına, ölümlerine aldırış etmeden bedenime sardığı o ıslak örtüleri sımsıkı sarıyordu... Üzerimden gemiler geçiyordu, insanlar hayretler içinde yüzeye vuran kırmızı şarabın sarhoşluğuna karışıyorlardı!. Titrek bir beden giymişti yaşayan her varlık... Derinlikler affetmiyordu beni. İnadına yokluğun kor köşelerine çekiyordu...
Vakit zamansızlığın karası, olmayan bir sorgunun son yarası...
Kulaklarıma maviliğin tınıları çalınıyordu, sanki bir bulutun üzerindeymişim gibi göğün gözlerini izliyordum. Aslında göğün gözlerini izliyordum denizin karasıyla!.
Sonunda karanlığın kolları arasındaydım, vakit zamansız bir rüya!. Üzerime dökülüyordu içimden akan kan şarabı. Canlılar saldırıya geçmiş, bedenim eriyordu. Ruhum bir örtünün içine gizlenmiş tenime yapışan hain insanların yüzlerini izliyordu!. Kanıyordu içime gizlediğim, dolup taşan o derin sular. Kanıyordu yarin hazmedemediği o kara yazgılı kelimeler!..
Parmaklarım susmuş, hareketsizce ruhuma odaklanmışlardı, gözlerim ağırlaşmış bir düşün seyrinde... Kokular karışıyordu burnuma, yokluğun ümitsiz kokuları... Uykulara dalar gibiydim, üşüyordum, üşütüyordum… Soğumuştu denizim, karanlık bir denizin ortasında…
Bir an… ruhum bedenimi terk ediyordu, ışıklar görüyordum denizin üstünden üzerime yağan. Işıklar ruhumu içine çekiyordu, o yükseldikçe gözlerimi derin uykular sarıyordu, gittikçe bedenim buz kesiliyordu!.. Ansızın kayboldu ışıklar ve beni boğan denizim karanlık denize dökülüyordu gözlerimden hüngür hüngür…