- 900 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Duaların Hikmeti
Bir an, karşımda gözlerimde parlayan bir çift far, ardından şiddetli bir çarpışma… Koşuşan, bağrışan insan sesleri, buharlaşan antifrizli suyun kokusu, araba yanıyor diyerek kaçışmalar, kardeşimin;
---Murat, Murat…
Diye ağlamaklı sesi ve telaşlı hareketleri arasında bir çift el, kollarımdan tutarak beni oturduğum koltuktan dışarı çıkarıyordu. Canım yansa da o an sadece duyuyor, hissediyor, fakat öylece bakıyordum. Gecenin serin havası vücudumu sardığı anda kendimi kaybetmiştim.
Safra kesesi ameliyat olan zihinsel engelli ablamı, Samsun Devlet hastanesine ziyarete gitmek üzere ikamet ettiğimiz ilçeden Samsun’a gitmeye karar verdik. Ben ve iki erkek kardeşim, bir kardeşimin hanımı ve üç çocuğu, bana ait arabayla neşe içerisinde yola çıktık. Hareketimizden yaklaşık üç saat sonra Samsun’a, akabinde hastaneye varmıştık.
Ablam gayet iyi durumda, kendinde ve güler yüzle bizleri karşıladı. Çok sevinmiş, kendini ziyaret eden kardeşlerine bildiği ve dili döndüğünce dualar ediyordu. Yanında biraz kalıp onun sevincine ortak olurken, gözlerindeki mutluluğu görmemek mümkün değildi. Annem, ablama refakat ettiği için, biz fazla oyalanmadan veda edip ayrıldık. Ziyaretimizin ardından eve gelip bir müddet dinlendikten sonra, akşam namazını eda ederek, geri dönmek üzere yola çıktık.
Havza Merzifon arasındaki yolun bir kısmı dar, virajlı ve tek şeritti. Yıllarca bu yolu kullandığımız için her yerini ezberlemiş durumdaydım. Kendimden çok emin olmanın rahatlığı içinde yol alırken, nedenini hala tam anlayamadığım bir konuda önde oturan kardeşimle aramda şiddetli bir tartışma çıktı. Bir müddet böyle yüksek sesli konuşmalar arasında, tehlikeli bir virajı akşam karanlığının da etkisi ile son anda fark ettiğim an, geç kalmıştım. Frene basmamla beraber arabanın yana kayması bir oldu. Karşıdan araba geldiğini önceden gördüğüm halde, o an bunu unutup, istek dışı bir hareketle arabanın yönünü yola doğrulttum. Fakat savrulmanın etkisi ile kendi şeridimizden karşı şeride geçmiştik ve gelen kamyona kafadan çarptık.
Arabada bulunan ben dâhil yedi kişiden hiç birine önemli bir şey olmadı. Sadece önde oturan kardeşim kırılan camlardan yaralandı ve bir miktar kan kaybetti. Diğer araçta ise kimseye bir şey olmamış, ertesi sabah aracını tamir ettirip yoluna devam etmişti.
Benim arabamın sağlam yeri yoktu bu nedenle hurdaya gitti. Karakol komutanının ifadesinde;
---O virajda oluşan kazlardan hemen hepsi ölümle sonuçlanıyor, sizin kazada kimseye bir şey olmaması çok garip geldi bana. Arabaya baktıkça kurtulmanızın büyük bir mucize olduğu ortada. Sizleri Allah korumuş.
Kaza epeyce şiddetliydi ve buna rağmen Azrail bizlere yaklaşmamıştı. Yaratıcının verdiği ömür elbette zamanı geldiğince bitecektir. Lakin dua almak, gönül kazanmak, insanı sevindirmek gibi güzel hasletlerin, insanları pek çok beladan, kazadan ve musibetten koruduğu da dinimizce bilinen bir gerçekti.
Aylarca rüyalarımda, düşlerimde hep bu kazayı görür, zaman zaman korkardım. Kullandığım araba ikinci eldi ama iyi bir arabaydı. Lâkin bu arabadan ürküyor, sanki her an bir kaza yapacağım korkusu taşıyordum. Korkularım ve kâbuslarım gerçek olmuştu. Kazadan sonra, bir daha o korku dolu düşleri görmedim ve bir başka arabamdan da bu kadar çok ürkmedim. Hani derler ya altıncı his diye. Tarifi imkânsız bazı duyguların, yaşandıkça gerçek olduğuna kanat getirdiğim olmuştur. Tıpkı bu hikâye de olduğu gibi.
Mehmet Macit
1997 yılı Tosya
Anılarımdan
13.02.2013
Samsun
YORUMLAR
Yaratıcının verdiği ömür elbette zamanı geldiğince bitecektir.
Lakin; dua almak,
gönül kazanmak,
insanı sevindirmek gibi güzel hasletlerin,
insanları pek çok beladan, kazadan ve musibetten koruduğu da dinimizce bilinen bir gerçekti.
insanı önce kendinden koruyor dua..
karşıdaki için iyi insan olmak mükellefiyeti, onun duasını almak ihtiyacı, ona tekrar ulaşmak içgüdüsü, onu sevindirmek sevinci..
Allaha emanet olasın Hocam!
çok büyük geçmiş olsun dileklerimle birlikte üzüntümü belli etmeliyim ki kazalardan korkarım.
her şeye rağmen yüce mevlam korumuştur.şükürler olsun aziz dost.
başınızdan bu anın geçmesi bir yana her ne kadar yazılarınızdan hoşnut olsam da bu bana biraz
buruk geldi yinede koruyan ALLAHA şükürler olsun
“Kaza” denilen olgu, insanın bir anlık dalgınlığının sonucu değil mi? Ama bu dalgınlığın sebebi ne? İşte burada “kader” dediğimiz yazgımız var.
İnancımıza göre “az sadaka çok belâ savar.” Sadakanın en asgarîsi de güler yüz ile verilen bir selâmdır. Ve selâmlandığında selâm almak farzdır. Aynen duaya âmîn demek gibi… Ve, “mü’min’in mü’min’e ettiği dua makbuldür” hadis-i şerîfini unutmamak gerek… Dualar insanlar tarafından insanlara edilir… Ne mutlu “insan” olana..
Muhabbetle …
Hasta duası anne baba duası mazlumların duaları gıyaben din kardeşlere yapılan dualar en tez Kabul olunan dualardır.En olmaz anda insanı kurtarmaya vesile olurlar.Geçmiş olsun ablanızada.Hastahanede insan kapıyı gözlüyor öyle ki biri gülümsese merhaba deyip o ona morel veriyor.Oan dil ve kalp o kişiye duaya yöneliyor.Bende Samsun danım.Güzeldi yazınız .Selam ve dua ile.
İnsan gerçekten de bazı olayları hissedebiliyor .yaşadığında ancak anlıyor..ya da önlem almak istemiyor. yani olacakların önüne geçilmiyor..
Ben son beş yıldır asla kötü ihtimal düşünmüyorum. .Aklıma gelse bile hemen düşünceyi unutmaya çalışıyorum...inanın çok faydasını gördüm...
Güzel ve düşündürücü bir paylaşım..neyse ucuz atlatmışınız..geçmiş olsun...
saygılar...
Herkesin doğduğu gün ölüm günü de belirlenmiştir derler ya bence doğru bu. Ne yaparsak yapalım ölüm anımızı ne bir saniye önce ne de bir saniye sonra yaşayabiliriz. Bellidir ve sadece olur...ama bu arada en kalıcı şey yaşamda Dua' dır diye düşünmekteyim;kazanın büyüğünden veya kötüsünden insanı korur...size de öyle olmuş sanırım... Büyük bir tecrübe ve güzel bir paylaşım. Gerçekten ufak atlatmışsınız.
Saygılarımla