meselci'ye MEKTUPLAR -44
Dünya küçülmüş meselci.
Yalanım yok.
Hem yalan konuşmaktan nefret ediyorum.
Bu satırları yazarken Mardin’deyim. Saatler 12.03. Mardin Havalimanı’ndan sesleniyorum şiir tutan kulağına.
Ve saat 13.20’de uçağım var Ankara’ya. 15.00’de Ankara’da olacağım kısmetse, Allah izin verirse...
Eskiden atalarımız Mardin-Ankara yolunu aylarca haftalarca ancak gidebiliyorlardı.
Şimdi teknoloji çağı. Şimdi bir yerden bir yere gitmek, bir diyardan başka diyara varmak birkaç saatle sınırlı. Zamandan kazanç bu olsa gerek meselci.
Meselci senden ayrılıyorum diye üzülme. Topu topuna 14 gün Ankara’nın bağlarını dolaşacağım. Yine Şehr-i Mardin’e, yuvama, senin dost kokan yanına geleceğim İnşallah.
Havadayken sana uzun soluklu BİR SELAM çakarım. Endişen olmasın, geçtiğim dağları, şehirleri de sonra sana detaylı anlatırım...
Senden uzakta olacağım diye yazmamazlık etmeyeceğim sana. Sen ki mektup arkadaşım. Sen ki edebi yoldaşım. Sen ki şairliğimin mihenk taşı. Sen ki canımın esmer ciğeri. Sen ki yurdumun en üretken kalemi. Sen ki edebiyata gönül veren nadir insan. Sen ki muhabbetine doyumsuz kaldığım can. Sen ki öve öve bitiremediğim saygıdeğer yürek.
Ve ikimizin arasında geçen nameler yolculuğuna ara vermeyeceğim hiç. Seni koyu yalnızlığında kapkaranlık bırakmayacağım. Naçizane kelimelerimle, yine içimden geldiği gibi yalnızlığını dağıtmakla gurur duyacağım meselci.
Kimbilir belki günübirlik sana mektup yazarım. Seni mutlu etmek için söz verdiğimin bilincindeyim.
Biliyorsun seni seviyorum. Seni sevince işlerim rayına giriyor. Seni sevince, ülkeme ve bütün halklara huzur bulaşıyor. Seni sevince doğa neşeleniyor, börtü böceğin ömrü uzun oluyor ve kelebekler her su başında rahatça dans ediyor. Seni sevince aşıklar neden aşık olduklarını anlıyorlar. Seni sevince MAYIS ayı otuz bir gün boyun emekçinin yanında takvimini sayıyor. Seni sevince kurşun sesi yerine, kalemin mürekkep kokusu değiyor gençlerin avuçlarına. Biliyorsun seni sevince, insanlar bizi örnek alıyor ister istemez...
Galiba ilk kez bir mektupta uzun konuştum şahsına. Başını ağrıttıysam affola. Kendimi tutamadım, karaladıkça karaladım. Yazdıkça yazasım geldi...
Kal sağlıcakla meselci.
Güvercin kenti Mardin, sana emanet.
Ve BARIŞ’a da iyi bak iki gözüm...
Mehmet Selim ÇİÇEK
5 Mayıs 2013, Mardin Havalimanı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.