Kimsesizliğin bankı
Çocukken ne zaman üzülsem canım sıkılsa moralim bozulsa kendimi kimsesiz hissetsem kimsenin oturmaya tenezzül etmediği tarlaların ortasından geçen bir yolun kenarında ki bankta bulurdum kendimi saatlerce oturup düşünürdüm yaptıklarımı yaşadıklarımı hatalarımı mutluluklarımı ve kendimi kendimce düzeltmeye çalışırdım çoğu kez başarırdım ve o bank ne kadar yıpranmış eski çürümeye yüz tutmuş olsa da bana huzur verirdi bana benziyordu belkide bu yüzden her başım sıkıştığında gidiyordum ve sorunlarımı kendi kendime çözebiliyordum orda sonra bir şeyler oldu ve acizliklerimi anlattığım sanki bir dostummuş gibi gördüğüm o bankı terk ettim unuttum yıllarca gitmedim ve hep bir boşluk içerisinde kaybettim kendimi huzursuzluk içimi kaplamıştı ve yine çocuklukta olduğu gibi o bank geldi bu gün aklıma gittim ama anladım ki çok şey değişmiş çocukluğumdan bu yana boş tarlalara binalar dikilmiş o toprak yola parkeler döşenmiş en acısı da çocuklukğumdan kalan tek şey kaldırılmış yerine cafcaflı görkemli bir bank koyulmuş soğuk itici insanı sıkan bir bank oturdum önce ama yapamadım çocukluğumdaki heyecanı bir şeyleri başarma isteğini yitirmiştim düşündüm yine saatlerce gece içimi karartsada bir çözüm arıyordum pervasızlığıma ve bulmuştum sonunda çok şey değişmemişti aslında çocukluğumdan bu yana sadece ben değişmiştim o masum gözlerinde umut dolu çocuk değildim artık acılarını gizleyebilen kimseden korkmasada kendinden çok korkan bir aciz haline gelmiştim ben ve bunu anlamak bana çok şey kazandırmadı aksine çok şey kaybettirdi. Mutlu olmak falan değilmiş benim derdim sadece o kaybettiğim masumiyeti bir daha bulamayacak olmanın verdiği korkuymuş...