- 1587 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK YAMALI ELBİSE 15. BÖLÜM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
DAFİNA 15. BÖLÜM
Yaz hep kışımı takip edecekti.
Rüzgar yokmuydu bu sonbaharda.
Bahar ilk mi ; sonmuydu aşkta.
Selamı , mevsimler yalandan çalmış.
Kapı bilerek açık kalmış.
Tavan arasındaki aşık unutulmuş.
Umutların tozu alınmamış.
Hazan vakitsiz gelen baharmış.
İsimler ve yaşananlar gerçek.
Belki yaşanan şehir yalan.
Adımlarına sesleniyordu genç kadın bugün her zamankine göre fazlasıyla hüzünlüydü.
Sahile gidip yürüyüş yapacaktı ama önce kıvrımlı sokaklara girmeliydi; köy yolundan giderdi çoğu zaman sahile , çok severdi dar sokakları , şirin eski evleri , onların pencerelerini izlerdi pencere önündeki değişiklikleri takip ederdi .
sıvası dökülmüş duvarlara bakıp onların yerine hayal kurardı mavi nasıl olurdu acaba düşünürdü Dafina.
Sokaktaki yüzlere bile aşina olmuştu , onlar onun kurtarıcısı sayılırdı, kimi zaman gülün kokusunda doğardı ya da menekşenin renginde yanardı.
Beynimdede böyle kıvrımlar olmalı , düşünce sokağı hep aydınlık, gece yok burada sabah ve gündüz dolanmış.
Bugün neden böyleyim, adımlarım acıyor ah rüzgar ses ver bana ..! bak iyice açtım gözümü ve kulağımı sana ip ucu gönder , ya geçmişime ait olsun ya da geleceğime çağrışım yapsın.
Durgunum çünkü kalbime bir fidan lazım kurumamalıyım ,tekrardan üşümeyi öğrenmeli bedenim.
Elifler sustu bende dudaklarım göz pınarlarım ıslanmak ister aşk içinde yol almak ister.
Çoktan sahile inmişti Dafina ayakkabılarını çıkardı kumlara basmak oldum olası mutlu etmişti onu yansada ayakları basardı, kanasada vazgeçmezdi.
Çünkü bunlar olmadan ayılamazdı, ya da nefes alamazdı.
Tek tük yürüyüş yapanlar vardı bir çift elele ve konuşarak geçti yanından ,iki öğrenci gülerek,yaşlı bir adam kolunun arasında gazetesi ve elinde ekmek poşeti geçti.
Oturduğu yerde sadece onlara bakıyordu evet mola vermişti çünkü yorulmuştu.
Eskisindende çabuk yoruluyordu aslında halen gençti ama umutlarının sandığa kilitlenmesi ve yaşadığı hayat durdurmuştu onu.
Mabed de huzursuzluk vardı; ama Cahit , onu hiç kırmamalıyım dedi onu sonuna kadar sevmeliyim gönülden bakmalıyım bu adama.
Çünkü ben vefayı seviyorum aşktanda önce, her şeyden kendimdende önce.
Güneş yaktı bir anda onu karıncalar gelmişti koluna gülümsedi , yanlış rotadasınız dedi yavaşça kuma bıraktı onları...gittikleri yönü izledi, küçük bir su şişesi yamulmuş tamda o yöneydi adımları.
Hepimiz mi öyleyiz dedi yönümüz yamuk mu.?
Gülümsedi karınca ona cevap verebilirmiydi., ilerideki yengeç ne kadarda sağa sola bakıp öyle hızlıca ilerliyordu.
Krallıkmı yapıyordu bu öğlen sıcağında ya da okuduğu kitaptaki baş rolümü kapmak istiyordu.
Çok beklerdi bu şımarık yengeç ancak beynimdeki sokaktaki yengeç olabilirsin dedi,söylediğine gülmeye başladı.
A...bir yengeç onun sessizliğini kırmıştı ve gülmüştü kadın.
Saate baktı evet kalkmalıydı Kerim amcasıyla Sadet teyzesi gelmişti İstanbuldan eşinin akrabalarıydı ve kendisini kızları gibi severlerdi.
İstanbula evlendiğinden bu yana hiç gitmemişti çünkü Ömeri görmek isteyebilirdi gözleri ya da adımları zincirlerini kırarak ona koşabilirdi .
o yüzden gidememişti bu büyük şehire.
Ama o aslında sesli şehrin sessiz insanıydı kalabalıklar, trenler vapurlar hatta dolmuşlar evet onlar bile heyecan veriyordu Dafinaya .
O aynı zamanda çevirmenlik yapıyordu çalışmasını istememişti eşi ama bunu olduğu yerde yapma imkanı olduğundan dili çok iyiydi zaten , üç dili ana dili gibi konuşuyordu.
O yüzden bu işi hevesle ve aşkla yapıyordu okuduğu romanlarda gezerdi ruhu gitmediği ülkelere giderdi ayakları.
Çoğu zaman özgürdü kimi zaman terkedilendi ama hep aşıktı.
Saman kokulu sayfalarda bırakırdı hatıralarını,titrerdi ağlardı , üşürdü o ..!
Dafina aşkın sevdalısıydı şiirleri sığınak yapmıştı .
okumak ve yaşamak iki iyi dost.
Kerim amca uzaktan farketmişti onu ve düşüncelerini , çiçekleri suladığı hortumu bırakıp çeşmeyi kapattı ve eşine seslendi.
Güzel kızımız geldi hadi koş Sadet.!
Hoş geldin yavrum ne kadarda güzelleşmişsin.
Hoşbulduk teyzeciğim amcacığım.
Cahit Bey nasıl halen aynımı unutuyormu her şeyi.
Unutuyor o yüzden onu yalnız bırakmayı sevmiyorum, sizi davet etmek istedim.
Mutlaka bekliyoruz ,biliyorsunuz sizi pek sever.
Kızım gel şöyle masaya geçelim orada devam ederiz sohbete , bak sevdiğin simitleri getirdim sana.
Dafina çok severdi İstanbul simitlerini ,onlar her geldiklerinde ona getirirlerdi.
Ayrıca Asyanın imzalı şiirleriydi onu mutlu eden burada ne kadar onun dergileri çıksada o her gelişlerinde bu kadının canlı imzasını ve hüznünü almak isterdi.
Onu tanımıyordu fakat bu karı koca çok bahsetmişlerdi onun yaşadıklarından, zaten şiirleri konuşuyordu aşkı ve hüznü.
Ve en son başladığı bölüm yayınladığı hikaye çok bağlamıştı onu .
Yinede bir gizem vardı bu hikayede aşikarlığın örttüğü bir gizem, avuçların o kadar masum olmadığı, asfaltların yalancı olduğu suçsuzların gölgede kaldığı.
Yalanın güldüğü
masumun yaşadığı
aşkın kanatlarının kırılmadığı,içindeki tüm vagonların boşalıcağını ve trenin son garda duracağını.
Kadının terkedilmediğini anlatan bir gizem.
Kafası çok karışıktı susturdu soruları,bu yaşlı karı koca çok üzülüyorlardı ona gençliğine ve çocuksuz bu yaşamı sürdürmeyi böylesine naif bir şekilde kabul edişine hüzün doluyorlardı.
Dafina bir ilaç gibi eriyordu suyun içinde,belkide buda bir nevi terk edişti.
Kadın zaten gitmişti hüsranı bile yolda bırakmıştı bedeni.
Bedenin dili yoktu kemiği vardı onuda kıran kırmıştı.
Bir yalana kefil olmuştu dalgalar, kalanlarsa köpüktüler artık.
Martıları eskiden severdi şimdiyse bir yanardağ umutsuzluklar.
Sussammı ,vursammı kendime delinir düşünceler.
Ya da toplanmaz bir bohça gibi dağılır sevdalar.
e... kızım anlat bize neler yapıyorsun görmeyeli, çiçeklerimiz kurumamış sayende domateler çiçek açmış maydonozlar kokuyor sık sık geldiğin belli emanete iyi bakmışsın yavrum.
Sadet teyze derin süzüyordu genç kadını, hiç mi şikayet bilmezdi bu Dafina.
İltiması yoktu kendine .geçmişi bozgunmuş ,yolları çamurmuş ,yorganı kısaymış,iltihap yarayı açmış bilmez genç kadın.
Çok konuşmayan sultanmış, sağırlık ve disizlik mağlup olmuş bu çölde.
Sürgünlüğe sevdalı gözler onunmuş.
Okunmamış satırlar ve dilsiz cümleler onun
kelimeyi yaya bırakan terk edişler onda.
Gözyaşları en güzel müebbeti onda yaşar.
ve aşk ulaşılmaz bekler, son rafta.!
Hatice Nilüfer Dirilen
YORUMLAR
güne gelen yazınızı tebrik ediyorum...
naçizane önerilerim olacak...
kabül ederseniz...
evet bir yetenek mevcut...çok anlamlı hoş cümleler kuruyorsunuz..lakin biraz anlatım karmaşası mevcut..imla hataları ve cümleler arası geçitlerde daha dikkatli olursanız çok daha güzel bir öykü ortaya çıkabilir..
sevgilerimle..