- 1953 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NURAN ÖZTÜRK BENLİ(101 KADIN 101 YAŞAM HİKAYESİNDE YAYINLANMIŞ HİKAYEM)
Nuran 1960 yılında Doğu’nun güzel bir ilçesinde doğdu. Ailede aşırı disiplinden dolayı yaşaması kolay olmasa da yinede güzelliklerle yaşamaya çalıştı. Yaşamda keşkeleri olmasaydı daha güzel olurdu. Bu keşkelerin en önemlisi idi" Keşke okusaydım" ı, Kaymakam olmak en büyük hayaliydi. Küçük bir kız iken annesine kaymakam olma hayalini anlattıdığında, annesi "ülkemizde hanımlar kaymakam olmuyor""askerlere komutan olurum bende" dediğinde "askerde olamazsın" demişti annesi. Bu onun en büyük hayal kırıklığı idi. Oysa Lider kişiliği nedeniyle bu meslekleri çok arzuluyordu. Küçük ilçelerde yaşadıklarından en çok ta Kaymak idi idolü.
Hayatı doğuda kız çocuğu olarak yaşamak zordu Hiç bir şey kız çocuklarının istediği gibi gitmiyordu. Baba otoriter usule uyar iş ahlakı ve disiplini için taviz vermeyen sert bir beydi okuyamamıştı nedenleri çoktu babasının aşırı stresi evdekileri çok huzursuz ediyordu otoritesi baskıya dönüşüyordu yükleri ağırdı iş baskısı evde huzursuzluğa dönüşüyordu dürüst bir adamdı. Rüşvete açık bir görevi vardı, “Tapu Müdürü”’idi. Fakat ülkenin alışılagelmiş memurlarından değildi. Rüşvet almaz ve elindekini ihtiyaç sahibi olduğunu düşündüğü kimselerle paylaşırdı. Doğunun alışılmış baskısı Ağaların Usulsüz iş tekliflerini tehditlerini hiçe sayar gözü kara bu adam siyasi oyunların kurbanı olur tayin adı altında ağaların yüzünden o ilçeden diğer ilçeye sürdürülürdü. Sıkça Öğretmen-Okul değiştirmekten bu çocuklara eğitim külfet olmuştu. Ayrıca eğitim için itina gösterilmesine rağmen öğretmensiz ilçelerde eksik eğitimlerle başarılı olamamıştı. 3 kız 2 oğlan 5 kardeş idiler Nuran 2 numaraydı. Kızlar büyük olmaları nedeni ile farkında olmadan ezilen onlar oldu 2 oğlan Doğu’nun bu ıstıraplı yaşamını tanımadılar. Bir gün babasının bir milletvekili adayının kuyruğuna basması onların tekrar tayinlerinin çıkmasına (bu kez batıya bir daha ağaları rahatsız etmesin diye Çanakkale’nin bir ilçesine) atanmalarına neden oldu. Bunu Nuran bir nimet diye düşünürken maalesef böyle olmadı; Nuran alışılmışın dışında bir sistemin içinde bulur kendini o saygılı sınıf arkadaşlarından eser yoktu. Okul eğitim öğrenim yuvasıdır onun için fakat bu gençliğe atılan ilk adımların yıllarında bu okul öğrencilerinin aşırı özgür ve alaycı şımarıklığı onun sadeliği, mahcubiyeti uyum sağlayamamasına sebep iken (öğretmen olan fakat bu kimliği hakkıyla taşımayan bazı kimselerin hedefi olmakta )arkadaşlarından kabul görmemekten dolayı üzgündü. Ayrıca Eksik eğitimleri yüzünden adapte olamayışı başlı başına bir sorundu. Sonuç olarak ise Ortaokul son sınıfta eğitimine son verdi. Pişmanlığını hala yaşadığı eğitimine noktayı koydu. Babasının ısrarlarını bağırıp çağırmalarını kulak ardı edip belki de hayatında ilk olumsuzda olsa kararını verdi. Bu babasının herkese usul öğreten kimliğini yok sayarak mektepli devri kapatıp alaylı yoluna devam etti. Bu isyanı ülkenin sınıflandırılmasına, ataerkin toplumun yıkılmamasına, kişi hakkına sahip çıkılmamasına çocuk haklarına ,özgürlüğüne bir duruştu. Yıllar sonra bir başka ilçede komşuları olan bir ortaokul müdürünün isteğini kırmayarak 20 yaşında girdiği sınavla okul diplomasını alıp rafa kaldırdı. 1978 yıllarından bu yana önce bireysel sonraları toplumsal hak mücadelelerine başladı. 1982 yılında evlendi eş seçimini kendisi yapıp sakin güzel huylu bir beyle hayatını birleştirdi. Bu onun aldığı ikinci karardı zira babası önce onaylamamış yıllar sonra bu genci kızından daha çok sever olmuştu. Damat ailenin tek kıymetlisi idi hala bu konumunu korumakta Nuran artık evli bir hanım olarak hayatına devam ederken bu evlilikten 3 oğlan evladı oldu. Çocuklarını tek tek büyütmek istedi. Onları özenle tadına vara vara büyütmeliydi ve buda nasip oldu çocuklarının aralarında 5,6 yıl var. Hayali hep çocuklarından birinin kız çocuğu olsaydı(yıllar sonra kendi güzel, huyu güzel bir gelini olması onu çok mutlu etti). Ev ve çocukları ile çok itinalı ilgili idi onları büyütüp kendini hazır hissettiği gün aktif hayata atıldı. Bu arada evde boş durmuyordu araştırmalar yapıyor çevredeki olumsuzluklara isyan etmeden haksızlıkları ilgililere yazışmalar ile bilgilendirip sorunları bertaraf ediyordu. Toplum kadınlarını her vesilede aktif olmaya yönlendirmeler yapması, herkesin toplumda sorumluluklarının olduğunu bilmesi gerekliliğini anlatması onun uğraşı idi. Yaşam boyunca dostlarının “hangi üniversite mezunusunuz?” sorusuna “sizce, der sonrada Üzgünüm, cevapsız bırakacağım sizi de üzmemiş olurum.” diyip geçiştirmesi, en çok ezildiği noktalardan biri oldu. Her zaman der ki “Diplomanız varsa diplomanız sizi anlatır. Önemli olan, yoksa siz kendinizi yorulmadan anlatabilir misiniz?” Bu soru onu yormuyor yalnızca üzüyordu çünkü çevresine ilgili biri idi herkes tarafından çalışmaları desteklenir iş bitirici yönü ile tanınıyordu çok faal aktif sosyal biri idi. Zira okumanın insanı adam etmediğini bilmesi onun eğitimine tekrar dönmesine engel oldu o yıllarda yılmadı kendini anlatabileceği çok güzel zemin hazırladı. Kadın hareketini benimseyip, gönüllü çalışmaları oldu, yıllarca gönüllü çalıştı hala çalışmakta Bu çalışmalarını da hep fotoğraflarla belgeledi. Hanımlara lider vasfıyla önder oldu. Onların sorunlarını dinleyip ilgililerle görüşmelerini sağladı. Kadın hakları, engelli hakları, çocuk hakları ile ilgili programlar hazırladı, projeler yazdı. Ülkemizin üçüncü büyük şehri İzmir’de söz sahibi olmanın hazını yaşadı. Bazı projeleri gerçekleşti, bazıları onay bekliyor(ülkesinin kardeşliğini pekiştirecek semtinde bulunan 7 göller dinlence alanına hazırlamış olduğu”7GÖLLER 7 BÖLGE 7 GÜN” projesi çok teferruatlı bir proje olacağı kanısında bir panayır niteliğinde olacak bu projeye İZKA desteği alınacak). 2003 yılında yaptığı bütün etkinliklerini hanımlara örnek teşkil etsin diye fotoğraf sergisi ile tanıttı. Buca ilçe kaymakamından aldığı övgüler hayatında en mutlu olduğu anlardan biri oldu bu güzellikleri örnek olarak hanımlarla paylaştı. “Sizlerde yapınız. Birlikte Başarmalıyız.” İlkesini savundu. 7 arkadaşı ile birlikte bir kadın kültür eğitimi ile çalışmalar yapan derneği kurdu. 36 yıllık emeği olan şiirlerini bir kitapta topladı. İlk şiirinin adını (YALNIZ VARDİYAM) kitabına verdi. Bu şiirleri bir kaçı kendini diğerleri sivil toplumda yaşadıklarını anlatmaktadır. Hanım arkadaşlarıyla müşterek bir çalışma olmasını istediği kitabında bir arkadaşının amatör ruhla gerçekleştiği çizimi kitabının kapağına yerleştirdi. Diğer hanımlara örnek teşkil eder düşüncesi ile kitabında konuk şairlerim bölümünü oluşturdu. Bu bölümde bayan arkadaşlarının şiirlerine yer verdi; paylaşmak onun duygularını anlatmanın yollarından biriydi. Bir TV programının ardından İzmir’deki bütün TV programlarına katılıp kendini çalışmalarını ve kitabını tanıttı. İlçesi Buca belediyesi kültür müdürlüğünün katkısı ile imza etkinliği düzenledi ve kapak çizimini yapan arkadaşını bu vesile ile tanıtma imkânı yakaladı. El dokumalarının ehemmiyetini anlatırken eskisi kadar kullanılmayan pazarının yok olmasının endişesini yaşadığı sofra bezinden hazırladığı elbiseleri butik tadında sundu. Başarısı alkışlandı. “Kadın isterse neler yapar.” Konulu söyleşide görüş bildirdi. Kadın hakları ile ilgili söyleşilerde okullara konuk edildi. İzmir’de farkındalık yaratan İKMM’nin bir programına Kendi hazırlamış olduğu “Kent yaşamında engelliler” isimli programı hazırlayıp moderatörlük yaptı. Bunlar onun çalışmalarının doğru yolda olduğunun bir ispatıydı. Ve doğu Anadolu’nun öğretmensiz bir ilçesinden İzmir’in güzelliklerine mazhar olmuş bir hanım olmanın gururunu yaşamaktaydı. Kuaförlük ve cilt bakım eğitimini tamamlayıp usta öğretici belgesini aldıktan sonra öğretici kimliği ile büyük şehir belediyesinin eğitim merkezinde görev aldı. Bu kısa sürdü zira o yıl ilk mezunlarını veren 2 yıllık üniversiteden öğrencilerin bu göreve getirilmesi kararı alınmıştı. Sivil toplumda kapasite geliştirme proje döngüsü, insan hakları, ahşap süsleme Trabzon hasırı ve nebati hasır örücülüğü eğitim kursları aldı kendi derneğinin hazırlamış olduğu tiyatrolarda küçük roller aldı, küçük işletmelerin desteklendiği KOSGEB e sunduğu proje "gelin hamamı" ile hibe hakkı kazandı, birçok gelişim eğitimlerine isteyerek zaman ayırıp gitti. Her zaman topluma yararı oldu yatalak hastaların güzel bir gün geçirmesi için "mutluluğu yakalayalım" dedi. Evlerine konuk oldu ve hala devam etmekte ayrıca güzellik uzmanı ve kuaförlük mesleğini gönüllü yapmakta huzur evlerine köylere mezralara hizmet için gider bir defasında tutuk evindeki hanımların toplu nikâh etkinliğinde bulundu. Bu onun için büyük bir farkındalıktı onları süslerken çaresizliği tanıdığı gün onlara hizmet vermenin gönüllüğünün kıvancı ile ilk söyleşini onlarla şöyle yapar. “Ne olursa olsun hayat devam ediyor, lütfen hayatınıza bir yön veriniz. Günlük tutunuz, şiir yazınız, meslek öğreniniz. Yeter ki kendinizi geliştiriniz ve ben şiir yazıyorum kitap çıkaracağım sizler böyle bir şiir denemeniz olursa sizlerin şiirlerinizi de bastıracağım kitabımda yer vereyim” diyerek yüreklendirdi. Bu söyleşiden 4-5 yıl sonra kendi kitabını bastırdı(2011 yılında). Her zaman keşke okusaydım demekle olmuyor. Evet, çok üzülüyordu ama yine de çok araştırıyordu belki bunu diploma ile belgelendiremiyordu ama sosyal çalışmaları buna bir aynaydı. Nuran Öztürk Benli, bu samimi insan, toplumda vericiliği ile tanındı. Aynı zamanda kadına her alanda değer verilmeli.Ve kendisinde toplumumuzunun aslında gizli anaerkin bir toplum olduğu bilgisi hâkim. Kendide her zaman düşündüğü ve dile getirdiği gibi kadınlarımızı iyi yetiştirmeliyiz. Çünkü bu topluma fert kazandıran bizleriz der ve bizlerin yetiştirdiği evlatların omuzları üzerinde ülkemiz yükselecektir. Toplum ruhu var olduğu müddetçe bu uğurda çalışmaya devam edecektir. Çocuklarını okutuyor, maddi güçlük çeken öğrencilere küçük burslar sağlıyor, ülkemize konuk olmuş yabancı öğrencileri konuk ediyor, ülkesinin güzelliklerini tanıtıyor. Allah’ın izni olduğu müddetçe, gücünün yettiği kadar insana el uzatmaktır gayesi. İşte bir hayat, işte bir başarı öyküsü. Fırsat eşitliği olmayışı, sorgusuz yargı onu mutsuz etmişti fakat hayata küstürmemişti. O var olmanın azmi ile "BU DÜNYAYA GELDİYSEM MUTLAKA BİR ÖNEMİM VAR"düşüncesi ile birçok mesleği sonradan kazanmanın güzellik uzmanı ,yazar,şair anne olarak, gönüllü çalışmanın mutluluğunu yaşıyor ve çevresini mutlu ediyor. Her gittiği yerde konuşmasının sonunda söylediği gibi
"Elinizden kitap, yüreğinizden inanç, merhamet, paylaşım, bedeninizden sağlık eksik olmasın."