meselci'ye MEKTUPLAR -42
Selam meselci.
İyi olduğunu, keyfine diyecek kelime bulamadığını umuyorum.
Öyle ol. Ben de istiyorum sen mutlu olasın daim. Biliyorsun bencil değilim. Nasıldır bilmiyorum. Hani bilmek için merak etmiyorum bencilliği. Zaten birçok ben var üzerimde taşıdığım. Omuzlarımda dolaşan ben’ler yeter de artar bana...
Bu mektubumu Kürtçe aşk kokan bir şarkıyı dinleyerek sana yazıyorum. Dışarıda gök gürültülü sağanak yağış var. Yağmur yağdıkça yağmak istiyor, benim de sana yazdıkça yazmak istediğim gibi. Biliyorsun sana yazmadığımda canım sıkılıyor, yüreğime binlerce sıkıntı yerleşiyor. Ruhum daralıyor, nefesim kesiliyor gibi oluyor Sevgili Meselci, sana karşı edebi yanımı engellediğimde...
Bu fakir satırlarımı kalemle yazmıyorum. Oğlum, teknoloji çağındayız! :). Klavye ile cümlelerimi tamamlıyorum. Kağıt kokusu etrafımda yok. Mürekkep kokusunu unutmuşum galiba. Hoparlör, kasa, masa gibi az aşina olduğun malzemeler var. Bir de okumak için masanın üstüne aylardır bıraktığım kitaplar var. Ancak isterdim ki bu tümcelerimi sana dışarıda susmaksızın yağan Nisan yağmuru altında yazayım. Öyle coşkulu, öyle aşkla, öyle şiirle yeryüzüne düşüyor ki damlalar, görmelisin. Görseydin gözlemlediğim yağmuru, benimle aynı fikirde olurdun tereddüt etmeden.
Yağmur yağıyor. Ve ekinler bayram ediyor. Mezopotamya Ovası daha bir kendine geliyor, daha bir yeşil denize dönüşüyor. Kızıltepe bembeyaz bir gelin gibi poz veriyor gözlere. Esmer bakışlar rengarenk oluyor. Manzara, şahaneleri oynuyor. Manzara, şairleri konuşturuyor. Doğa, tertemiz bir havaya bürünüyor. Yağmur iyidir, candır Meselci. Yağsın. Her zaman yağsın. Bereketi getirir. Bize bereketler, bize böylesi apak günler, bize barış lazım. Hem de acilen. Hem de gecikmeden bir an, bize güvercinlerin kanadında uçan barışlar gerekli...
Konu, konuyu açıyor. Yağmur dedim, nelerden bahsettim. Belki de bu dediklerim, içini güldürür, somurtkan yüzünü neşelendirir. Yağmurda ıslanmak vardı şimdi, dediğini duyar gibiyim Dostum. Ben de aynı düşüncedeyim...
Lakin cesaret yok. Cesaretim yok yağmura kendimi teslim etmekten. Islanmaktan korkuyorum. Şimşeklerden ödüm kopuyor. Sen yokken yalnızım. Hiç güçlü değil kollarım. Yollarım çıkmaz adres. Yollarım köy tanımaz şehir...
Gözlerinden öper, senden uzun uzadıya cevap beklediğimi unutma Meselci...
Mehmet Selim ÇİÇEK
22 Nisan 2013, Kızıltepe