- 591 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sol İdeolojinin Tepegözü
Sol ideoloji içerisinde filizlenip bu ideolojinin omuzlarında yükselerek belli bir büyümeyi gerçekleştirdikten ve belli bir evreden geçtikten sonra aslına dönerek Türkiye’yi terör batağına çekip yıllarca tüm kurum ve kuruluşlarıyla uğraştıran ve on binlerce cana mal olduktan sonra basiretsiz yönetim tarafından muhatap kabul edilen sol ideolojinin tepegözü. Diğer bir adlandırma ile solun, anasına ihanet eden gayrimeşru çocuğu, terör örgütü…
Türkiye’de solun zirve yaptığı dönemler; yani şöyle otuz beş yıl gibi geriye dönüp baktığımızda, o yılların gençleri olarak, sol bölüngü içerisinde Kürt etnik kökenli örgütlerin olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Sol ideolojiyi benimsemiş gibi görünen bu örgütlerin içerisinde sayısal olarak çok az miktarda elemanı olan terör örgütü PKK diğer Kürt kökenli örgütleri de bünyesinde toplayarak bir kimlik değişimine gitmiştir.
Türkiye solu bu terör örgütünün beslenip büyümesinden birincil derecede sorumlu olmasına rağmen örgütün kimlik değişimine sanki çanak tutarak kendi tepegözünü de yaratmıştır. Terör örgütü ise beslenip büyüdüğü ideolojinin omuzlarında daima daha ileriye doğru yürüyerek bütün ırkçı ve bölücü eylemlerinde solu kullanmıştır.
Kullanıldığının farkına varan bazı sol kesim örgütle olan bağlantısını koparmış ama ne yazık ki bir kısım sol görüşlü insanlarımız hala terör örgütü ile olan bağlantısını sürdürmektedir. Bunun, tarafımızdan haklı görülmeyen değişik nedenleri var elbette.
Olayların gelişimine baktığımızda bunu net olarak görmek mümkündür. Özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinde faaliyetlerini sürdüren örgütün ve diğer etnik örgütlerin mücadelesi seksen ihtilalı öncesinde bölgenin feodal yapısıyla ilgili idi. Dolayısıyla ağalık düzeni ve ağalarla mücadele içinde bulunuyorlar ve Türk askeri ile çarpışmalar yaşanmıyordu. İhtilaldan sonra bütün etnik kökenli örgütler tek çatı altında birleşerek bir kimlik değişimi yaşadı ve mücadele alanı değişti. Dolayısıyla sol örgüt görünümünden ırkçı ve ayrılıkçı örgüt konumuna geçti.
Gerek doğuş ve beslenme, gerek büyüyerek ırkçı ve ayrılıkçı terör örgütü konumuna geçiş döneminde olsun Türkiye solunu hep kullandı ve onun omuzlarında hayat buldu. Hala solun hayat damarlarından besleniyor. Oysa Türkiye solu o görkemli zamanını yaşarken bahsi geçen terör örgütü sayısal olarak bir bölüngü oluşturacak kadar bile elemen sayısına sahip değildi. Sol kendisini tükettikçe bu terör örgütünü besleyip büyüttü. Terör örgütünün kimlik değişiminin farkına varamayan ve günümüz itibariyle halkların kardeşliği gibi sloganlarla gündemde kalmaya çalışan ve terör örgütünün ırkçılığını anlayamayan bazı sol görüşlü insanlar hala solu kullandırmaya devam ediyorlar.
Diğer taraftan mevcut yönetimin izinden ayrılamayan basın yayın kuruluşları da bu duruma yardımcı olma çabası içerisindeler. Son yıllarda üniversitelerde meydana gelen öğrenci eylemleri karşıt görüşlü öğrenci eylemleri olarak haber yapılıp halka duyuruluyor. Halkın belleğinde karşıt görüşlü deyince ilk akla gelen ülkücü ve devrimci öğrenciler geliyor. Oysa terör örgütü mensupları bu olayların hemen hemen tamamında varlar.
Terör örgütü elemanları bu olaylarda dahi solun maskesini giyinerek eylemlerini sürdürüyor. Tabi ki eylem birliği yaptıkları sol görüşlü öğrenciler de mevcut. Türkiye solu ya besleyip büyüttüğü tepegözünden tamamen kendisini soyutlayarak Türk solu haline gelecek ya da kendisini kullandırmaya devam ederek işlenen günaha ortak olacak. İşlenen günaha ortak olduğu sürece ve son gelinen noktaya göre de mevcut yönetimin en azından bayramı beklemeden elini öpmesi gerekecek.
Ey Türk kökenli devrimciler; sizlerinde hoş görmediği başta ABD olmak üzere birçok emperyalist güç tarafından desteklenen tepegözün sadece ve sadece Kürt ırkçılığına dayalı söylemlere sahip olması ve yaptıkları ırkçı-bölücü hatta Anadolu’yu işgalci eylemleri sizleri aydınlatamıyor ise bizim bu yazımızın aydınlatmasını beklemiyoruz tabi ki.
Osman Öcal
YORUMLAR
‘‘ Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yirmi yıl daha yaşasaydı Kazakistan Türklüğü diye bir şey kalmayacaktı.’’
SSCB yönetimi altında tuttuğu milletleri kendi potasında öyle bir eritiyordu ki Rus olmayan topluluklar kendi öz benliklerini kaybedip adeta Ruslaşıyordu. Kültürün her alanında sürdürülen asimilasyon çalışmalarına bir de cumhuriyetler içindeki nüfus dengesi ile oynanması yurdun asıl sahiplerini vatansızlaştırıyor, öz yurtlarına Rus asıllı olanlar yerleştiriliyordu.
Rejime direnmek isteyenlerin cezalandırılması yönetimin işini kolaylaştırıyor, rejim taraftarlarından seçilen cumhuriyetlerin yöneticilerinin tutumu ve uygulamaları ise işin tuzu biberi oluyordu
bu sizin yazınız.empati kurmanınızı öneririm tüm ırklar için.