- 874 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK YAMALI ELBİSE 11. bölüm
11. bölüm
bir manastır kenarında çöktü bukleler,
şarkın güzeli oldu ayrılıklar.
Şakağıma kar yağsa,gönlüm ateş.
Yasıma yağmur yağsa aşkım ateş.
Masumiyetim ağlar seni görmeyince
telaşıma bilet kalmamış
bir tek sen değil,aşkım kalmamış.
Asya eve geldiğinde , Fatma ablası çoktan gelmişti ne kadarda huzur dolduruyordu bu kadıncağız yuvalarına düşündü kaç yıl geçti beraber dedi.
Elindeki poşetleri masaya bıraktı.
Baranın sevdiği tüm abur cuburlar burada bu gece dedi,
Fatma abla söylendi, eğlen kızım bizi merak etme.
Biraz kendine gel, soldun sen günlerdir,oğlunu düşün.
Çalan telefona baktı Asya , Melekti arayan o da , gece için onu davet ediyordu.
Asya; canım biz zaten bu gece Ezgilerle oradayız görüşürüz dedi.
Gece için aldığı elbiseyi giymek için , odasına yürüdü.
Elbise kırmızı ve Asya nın tarzının ötesinde dekolteye sahipti,neredeyse tüm hatları ortadaydı.
Aynada birden Demiri gördü , ya da hatırladı , bu oda ,anılar canlanmıştı gözünde ikisi beraber hazırlanırlardı , Demir ona renkleri giyeceklerini danışırdı tatlı tatlı.
Canım dedi bir anda yaş geldi gözlerinden, neden , neden Demir ..neden bitti, neden bu kadar kolay terk ettin beni.
Gözyaşları sel olmuştu ,kapısının çaldığını bile duyamamıştı,
Fatma ABLA kızım iyisin değil mi ses ver dedi.
İyiyim dedi ama çok düz çıkmıştı sesi.
Çıkacağım şimdi Ezgilerle kuaförde buluşacağız Baranı öp benim yerime.
Bar tıka basa doluydu o gece , sanki tüm istanbul buradaydı, Bahadır çok heyecanlıydı hem ilk gecesi, hemde sevdiği kız bu gece onun şarkılarını dinleyecekti, tam bunları düşünürken içeriye Hülya girdi.
Selam bebeğim , dedi kızarmıştı Bahadır
merhaba güzelim dedi.
O sırada kapıdan sırayla Melek, ve Murat , Tuğba ve Kerim ve Efsun girdi, masalarına yerleştiler.
Melek çok huzursuzdu, ama güzelliği ve sadeliğiyle masada göz kamaştırıyordu, öyle ki Kerim yanında Efsun olmasına rağmen , gözünü Melekten alamıyordu.
Tuğbaysa Bahadıra bakıyordu göz ucuyla , içinden Hülya bakalım nasıl biri kim bu güzel kız kardeşimi bu kadar heyecanlandıran dedi.
Sanki Bahadır ablasının içinden geçenleri duymuş çasına Hülyayı masaya getirdi, gerçekten o gece bir başka güzeldi genç kadın .
herkesle tanıştı masaya oturdu, erkekler bile Bahadırı takdir ettiler arkadaşından dolayı.
Melek aniden kapıya yürüdü Asya ve Ezgiler gelmişlerdi , Kadir o gece Hanife de yanlarında bu üç güzel bayana eşlik ediyordu.
Asya gerçekten muhteşem görünüyordu .
Melek ; canım çok güzelsin dedi.
Canım senin güzelliğin...
Onlar kendi masalarına yerleştiler konser başlamıştı . Bahadır bu gece şarkıları ayrı bir güzel söylüyordu , Hülyanın gözlerine bakarak.
Herkes konserde eğlene dursun , ipek Demiri sabırsızlığıyla sıkıştırıyordu.
Geç kaldık aşkım, bak o modacı kız var ya oda gelecek nişan elbisesi için görüşmüştüm geçen gün.
Bu gece açılışa bizi bırak tüm İstanbul gelmiş şu doluluğa bak , umarım davetiyelerimiz sahneye yakındır.
A canım bak sevgili kız kardeşinde orada.!
Demir sakin ol İpek ön masada yerimiz, Meleği de çok kafana takma zamanla oda alışacak,kabul edecek durumumuzu.
Rahatlamıştı İPEK Melekle selamlaşıp ve hızlı bir şekilde yerlerine oturdular.
Tam o sırada Hanife bu durumu fark etmiş , Ezgiyi sıkıştırıyordu Asya durumu fark etmemişti acaba kalksalar mıydı, BİR KARAR VERMELİYDİLER.
Bir anda Hanife Asyayı meşgul ederken , Ezgi telaşle Kadire danışıyordu, Kadir gayet sakindi.
Bırakın görsün alışsın , görmeli ki kendi canını düşünmeli.
Bunu söyler söylemez arkadaşının masasına yöneldi ve sohbete başladı işte tam o sırada Asya İpeği fark etmişti bile, yangın yerindeydi kalbi, çatlıyordu, sanki, nefesi duracak sanıyordu.
Gecelerce onları hayal etmişti yan yana nasıl olduklarını düşünmüştü , şimdi bunu canlı yaşıyordu, ihanetin güzel bir resmiydi gördükleri. Bir anda dikenler giriyordu kalbine, batma yoktu, acımasızca giriyordu.
Kim ne derse desin ihanet hiç iyileşmeyi göremeyecek bir yaraydı.
Kabuk bağlaması mümkün olmayan bir acıydı, belki bir yama daha sonra diğer yamalar acıyı hafifletir miydi....bilinmez ama ayrılık kapıdaydı.
Daha ilk hamleyi sindiremeden Demir, İpeği dansa kaldırmıştı bile , Asya kör ve sağır olmak istiyordu ateşin içinde bir türlü küle dönüşemiyordu.
İçinde küçük yalnız kız çocuğu uyanmıştı onu bile duyamıyordu.
Gözyaşları ince bukleleri sarmıştı masumiyet acı bir şekilde üşüyordu.
Masadaki herkesin tadı kaçmıştı Ezgi bu duruma fazla seyirci kalmak istemiyordu,ama kocasına bu gece bir şey olmuş Ezgiyi duymuyordu.
Kadir çok soğukkanlı duygularına çok yenik düşmeyen ve çok duygusallıklara gelemeyen gerçekçi ve mantıklıydı.
Güce inanırdı erkeğinde kadınında güçlü olması gerektiğini düşünürdü.
Melek sinir içindeydi , Kerim masada sarhoş olmuştu , Efsun varlığıyla onu çıldırtmıştı, Meleğe bu kadar yakınken onunla dansa bile kalkamıyordu.
Bir anda Hülyayı dansa kaldırdı , Kızcağız gözleriyle Bahadırı aradı.
Şarkı bitmeden Bahadır Hülyanın yardımına yetişmişti, o sırada İpek Demire Hülyayı tanıtmakla meşguldü ve İPEK onu masalarına davet etti ,
Demire işte nişan elbisemizin yaratıcısı güzel bayan dedi.
Hülya bir anda garip hissetmişti, çünkü Demir geçmişteki onu terk eden nişanlısına çok benziyordu.
Aynı duygular garip bir şekilde Demirde de cereyan etmişti, adamı tarifi imkansız bir garip bir duygu sarmıştı.
Demir bu kadar kötü müydü ya da güzellik onu bu kadar çabuk mu esir alıyordu.
Asyayı unutmak için bir oyun muydu.
Kader ağlarını nasıl örecekti kim mutlu olacak ya da kim aşık kalacaktı.
Kadın diz çöktü , manastır çoktan harabe olmuş.
Islak şiirler yağıyordu tepeden.
gözün bir rengi , yeşil olmuştu.
Güneş kaçıp ağlamıştı.
Adam suskundu , yalancı bir sarışındı hastalığı.
Bu dert ifla olmazdı, kadın kanarken şifa bulmazdı.
Efsunlu geceler biter miydi ,kadın susarken de acıtır mıydı.
Gözler tütünlü sabahlar çiğ bir yalnızlık mıydı.
Bu şehir adamı da kadını da öldürür müydü.
Her gözyaşı balçıklı bir yalan gibi sarmıştı ihaneti.
İhanet en son şarkıyı söylemiş
notalar , yalandan çıldırmıştı.
Yüreğin paltosu çoktan yırtılmış, yama çoktan alev almıştı.
Gözler bayat bir gecenin son kadehini tutuyor.
Gün kadının saçlarında çoktan ağarıyordu.
Acı ; hoyrat bir siyaha teslim olmuştu bile.
Elbise tanıdık bir yalanla sırıtıyordu, kadının yüzünde.
Hatice Nilüfer Dirilen
YORUMLAR
ÖF ÖF ÖF BU NE GÜZEL BİR ANLATIM BU NE KADAR AKICI BİR DİL..ADETA NESİR YAZI DEGİL ŞİİR TADINDA BİR ANLATIM...
Her gözyaşı balçıklı bir yalan gibi sarmıştı ihaneti.
İhanet en son şarkıyı söylemiş
notalar , yalandan çıldırmıştı.
Yüreğin paltosu çoktan yırtılmış, yama çoktan alev almıştı.
Gözler bayat bir gecenin son kadehini tutuyor.
Gün kadının saçlarında çoktan ağarıyordu.
Acı ; hoyrat bir siyaha teslim olmuştu bile.
Elbise tanıdık bir yalanla sırıtıyordu, kadının yüzünde.
İHANET SON ŞARKIYI SÖYLERMİŞ..İHANETE ACABA SON SÖZÜ NE SÖYLER NELER SÖYLEMİŞTİR..BİLMEM...ÇOKŞEY SÖYLEMİŞTİR AMA ANADOLU KÜNT VE GELENEGİNDE ÇOGUNLUKLA NAMLU SÖY-LER-MİŞTİR..NE İHANETLER OLSUN..NE İHANETTEN ARDA KALAN HÜZNLER..VE BAZEN NAMLULAR ..HEP DİLSİZ OLSUN NAMLULAR HİÇ KONUŞMASIN NAMLULAR..BU DİLEGİN GERÇEKLEŞMESİ DE BİRAZ BİZ İNSANLARIN ELİNDE SANIRIM...
Tebrikler efendim uslup ve akıcı dil için tebrikler..Harika bir yazı okuma ile mutlu olduk.Çünki pek duyguyla sözü ustaca birleştiren kalamdı maalesef...